Cumartesi günü futbol oynamak için Diyarbakır’a giden SAKARYASPORUMUZ gittiği yerde futbol yerine canını kurtarmanın derdine düştü ve büyük yaralar alarak İlimize döndü. Böyle futbol karşılaşması olur mu?. .. Elbette olmaz. Futbol ve Spor için kardeşliğin pekişmesine, dostlukların artmasına neden olur derler. Hani kardeşlik hani dostluk. Bunun adına tabiri caizse SAVAŞ denir.
SAKARYASPORUMUZ Diyarbakır’a savaşmaya değil futbol oynamaya gitti. Kafilemiz ne yazık ki canını zor kurtardı. Bu duruma sebep olanlar bulunup cezalarını çekmelidirler. Aksi halde bu tür olaylar alır başını gider kimse de durduramaz. Onun için karşı karşıya kaldığımız ve ağır yara aldığımız olayların sorumluları derhal bulunmalı ve bulunan o sorumlular mutlaka en ağır şekilde cezalandırılmalıdırlar.
Bu maç birinci derecede risk taşıyan bir maçtı Böylesine kritik bir maç için alınan tedbirlere bakıyoruz adeta devede kulak. Saldırı, kışkırtma, yumruklaşmalar daha soyunma odasına girmeden koridorda başlıyor. O bölümde risk durumuna göre tedbir alınmamış. İsteyen istediği gibi futbolcularımıza ve kafilemize saldırıyor ama onları durdurması gereken ve kafilemizi koruması gerekenler ortalıkta yoklar. O koridora girmemeleri gerekenler ellerini kollarını sallayarak girmiş ama onlara burada ne işiniz var buraya nasıl girdiniz diyen de olmamış.
Gerek içeride ve gerekse deplasmanlarda oynadığımız maçlarda en küçük bir taşkınlığımızda ceza almamıza neden olan raporları düzenleyenler bakalım bu maçla ilgili nasıl bir rapor düzenleyecekler ve bize cehennemi yaşatanlara nasıl bir ceza verilecek. Merakla bekliyorum. Bir korkum var onu da ifade edeyim. Oradaki olayları o raportörler (gözlemciler) sakın ha bizim yaptığımızı yazıp yine bizim ceza almamıza neden olmasınlar. Çünkü ben bu saatten sonra onlardan her türlü olumsuzluğu bekliyorum. Yediğimiz cezalara baktığımızda ne demek istediğim anlaşılır.
Maçın hakemi İzmir Bölgesinden Ferhan Kestanlıoğlu. Bu kadar korkak ve aciz bir hakem risk oranı hayli yüksek olan bu maça verilir mi?., Verilmez. Ama Merkez Hakem Komitesi vermiş. Hangimiz ne diyebildik. Hiçbirimiz bir şey diyemedik. Diyebilmiş olsaydık bu hakem bizim maça verilebilirmiydi. Tabi ki verilmezdi. Biz hakkımızı futbol arenasında arayabilmiş olsaydık Kestanlıoğlu düşüncesinde ve yapısında olan hakemler bizim maçları yönetebilirler miydi ve bizi sürekli olarak doğrayabilirler miydi. Asla. Buna cesaret bile edemezlerdi.
Şayet gözlerinde görme bozukluğu yoksa o hakem gerek koridorda gerekse saha içinde olan her şeyi yakından gören kişi. Yahu kardeşim rakip oyuncular ve yöneticiler veya ne oldukları bilinmeyenler futbolcularımıza koridorda saldırırken sen neredeydin. Korkudan odandan mı çıkamadın da o olayları görmedin. Hadi odandan çıkamadın koridordaki olayları göremedin diyelim., Peki ısınmak için sahaya çıktığında başlayan olayları ve maç oynanırken rakip oyunların oyuncularımızı jilet ve diğer kesicilerle doğranışlarını, sahaya atılan ve öldürücü özelliği olan o yabancı maddeleri de mi görmedin be kardeşim. Görmemiş olman mümkün değil. O zaman neden maçı durdurup anons yaptırmadın, şayet yaptırdıysan atılan maddeler hala atılıyorsa neden maçı yarıda kesip soyunma odana gitmedin. Ya da maçı neden tatil etmedin diye adama sormazlar mı? Kimse sormuyorsa ben soruyorum Kestanlıoğlu. Aynı soruyu maçın gözlemcilerine de “siz ne iş yaparsınız” diye soruyorum.
Evet Sayın Kestanlıoğlu sen elindeki o düdüğü artık duvara asmalısın. Asma zamanın gelmiştir. Başka canlar yakmadan düdüğünü duvara as ve bu meslekten ayrıl git. Bunu yap ki, hem kendini bundan sonra işleyeceğin günahlardan kurtarmış olursun hem de takımlar senden kurtulmuş olur. Tavsiyeme uy derim.
Ben Milletvekillerimizi bu konuda göreve davet ediyorum. Sadece Milletvekillerimizi değil Ankara Lobimizi de bu konuda ellerini taşın altına koymaya davet ediyorum. Milletvekillerimizin özellikle de maçı canlı izleyen ve gerçekleşen tüm olayları ve kafilemizin neler yaşadıklarını ve canlarını nasıl kurtardıklarını canlı olarak gözleriyle gören Milletvekilimiz Kenan Sofuoğlu’na da “bu işin peşini bırakma” diye çağrıda bulunuyorum.