Sakaryasporumuz Kastamonusporu yendi ve liderliğini korudu. Teknik patron İsmail Ertekin’in gelmesiyle birlikte 11 maçta 10 galibiyet ve bir beraberlik alarak tarihi bir başarıya imzasını atan takımımızın pazar günkü rakibi en zorlu olanıydı.
Maça iyi başlayamadık diyebilirim. İlk önemli atağımızda golü de bulduk. Ferit’in sağ kanattan alda at denilebilecek güzellikteki ortasından gelen topu Zahit kafayı vurdu ve takımımızın ilk golünü rakip ağlara bıraktı.
İkinci golümüz tabiri caizse müthiş bir goldü. Gol makinemiz Berk İsmail kazandığımız faul atışında yaklaşık kaleye 35 metre mesafeden öyle bir vurdu ki, o topu bırakın kaleciyi biz bile göremedik. Böyle goller her zaman izlenmez. Onun için bu golü izleyenleri şanslı olarak değerlendiriyorum.
İkinci golümüzü attığımızda dakikalar 37’yi gösteriyordu. Golden sonra iki net pozisyon yakaladık ama golü bulamadık. Hele hele 41. Dakikada Ferit’in sağ taraftan yaptığı sert orta da rakip oyuncu Yakup ters bir vuruş yaptı o top kalecisini geçti ama üst direkten geri geldi. O an bizim için şanssız rakip için büyük şans anıydı.
İlk yarının sadece 5-10 dakikasında rakibine fırsat tanıyan takımımız geri kalan bölümde iyi bir futbol ortaya koldu. Etkili futbolunu ikinci yarının başından itibaren sürdürmeye başlayan takımımız 55. dakikada hakemin es geçtiği bir penaltıyla hakkı yenen taraftı. O pozisyonda Dilaver’in resmen biçilmesine seyirci kalan hakemi yüce mevlaya havale ediyorum.
Son 10 dakikaya kadar takımımız iki net pozisyondan daha yararlanamadığını gördük. Son 10 dakikaya girildiğinde işler değişti ve takımımız 79. Dakikada yediği golden sonra anlamsız bir şekilde geriye yaslanınca bütün alan rakip takıma kaldı ve onlarda zaman zaman yüreğimizi ağzımıza getiren pozisyonlar yakaladılar. Değerlendirememeleri bize üç puanı getirdi.
Yazımdan da anlaşılacağı üzere maçın her iki yarısında da 35’er dakikası üstün olan, rakip kale önünde gol arayan, pozisyonlar bulan ve iki de gol atan taraf bizdik. Her iki yarının 10’ar dakikasında ise rakip takım bize oranla üstündü ve onlarda pozisyonlar buldular ama onlar üstün oldukları o dakikalarda tek gol atabildiler ve böylece maçı da zorlansak da kazanan taraf biz olduk ve yolumuza emin adımlarla devam etmeyi sürdürdük.
Kastamonu gerçekten güçlü bir takımdı. Maça da iyi başladı. 16 v e 20. Dakikalarda yakaladıkları iki önemli fırsatı değerlendirebilmiş olsalardı bu maç bizim için çok daha zorlu olabilirdi. Bereket her iki net gollük pozisyonda kalecimiz iyi yer tuttu ve rakip oyunculara gol şansı tanımadı.
Seyircimiz Muhteşemdi. Muhteşemlerimiz bu maça beklenen ilgiyi gösterdiler ve tribünleri doldurdular. Maçın başlama düdüğünün çaldığı anda bütün tribünlerden yağmur gibi yağmaya başlayan konfetiler stadımıza apayrı bir güzellik kattı.
90 dakika durmaksızın takımımızı destekleyen muhteşemlerimiz yaptıkları o müthiş tezahüratla maçı izlemek için gelen Kastamonu taraftarını da kendilerine hayran bıraktı. Kastamonu taraftarı ile taraftarlarımız arasındaki sıcak diyalog ve karşılıklı iyi niyet gösterileri fair/play adına güzel görüntülerdi.
Tribünlerdeki güzellikler saha içinde yansıdı. Ufak tüfek sertliğin dışında futbolcular birbirlerine gayet centilmence davrandılar. Yaptığı faulle yerde kalan oyuncuyu faul yapan oyuncunun elini uzatıp onu yerden kaldırması ve özür dilemesi gerçekten mükemmel ve özlediğimiz görüntülerdi. Bu konuda titiz davranan her iki takım oyuncularını yürekten kutluyorum.
Maçın hakemine bu maç ağır geldi. 55. Dakikada Dilaverin biçilmesinin karşılığı penaltıdır. Birilerinin bununu hakeme anlatması ve öğretmesi lazım. Maçın berabere olduğunu ya da geride olduğumuzu ve bu durumda da hakemin penaltıyı vermemesi halinde nelerin olacağını inanın düşünmek bile istemiyorum.
Zorlu bir maçı daha geride bıraktık. İlk yarının tamamlanmasına iki maç kaldı. Bunlardan birini deplasmanda son maçımızı da sahamızda oynayacağız. Her iki maçın ne kadar önemli olduğunu anlatma gereğini bile duymuyorum. Biz kazanalım ve yolumuza emin adımlarla devam edelim. Onun için yazıma istikamet ileri marş marş başlığını attım.