Gazetecilerle yönetici konumunda olanlar arasında yıllar boyudur devam edegelen bir çekişme vardır. Özellikle yerel yöneticiler basını fazla sevmezler ama basınsız da yapamazlar. Onların basını sevmeme nedeni söz verip de yapamadıkları ya da yaptıkları yanlışlar haber yapılınca ortaya çıkar. Aksi olması halinde basını yere göğe sığdıramazlar ama iş eleştiriye geldiğinde basın bir anda tu kaka oluverir.
50 yıla yakın bir zamandır bu mesleği yapıyorum. Bu 50 yıl içinde doğru bildiğimi yaptım. Yeni Haber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve Sakarya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı sevgili kardeşim Sezai Matur’un da dün köşesinde yazdığı gibi kimseye eğilmedim. Her zaman dik durdum. O nedenle ayaktayım ve gittiğim her yerde sevgi ve saygı görüyorum.
Yazdığım yazılarımdan ötürü bir çok kez güzel yurdumuzun bir çok Vilayetinde yapılan şikayetler, suç duyuruları ve açılan davalar nedeniyle Cumhuriyet Savcılarımızın ve Hakimlerimizin karşısına çıktım. Allaha şükür ki, hiçbirinden ceza almadım. Çünkü ben insan haklarına inanan ve o hakları savunan, doğrunun yanında yanlışın karşısında olan biriyim. 50 yıllık meslek hayatımda kimsenin onuru ve gururuyla oynamadım. Bundan dolayı da son derece mutluyum. Şikayet edildiğim köşe yazımda da durum aynıdır.Yine 50 yıllık meslek hayatım boyunca yaptığım işle ilgili olarak kimseden delikli tek kuruş almadım. Buna Belediye de dahildir. O nedenledir ki, dik duruyorum ve kimseye boyun eğmiyorum.
Beni Savcı ve Hakim karşısına çıkaranlar arasında Milletvekilleri de oldu. Fındık tüccarları da oldu. Kelli felli insanlarda oldu. Bunlar arasında bilmem kaçıncı dönem Akyazılı Sakarya Milletvekilini de sayabilirim. Ama sonuçta bana bir şey olmadı. Çünkü yaptığım haberler ve yazdığım köşe yazılarımda isimlerini yazdığım kişilerin onurunu, gururunu kıracak ve kişilik haklarını zedeleyecek ifade kullanmadım. O nedenle yapılan suç duyuruların tamamı takipsizlik kararı ile son buldu.
Şimdi Belediye Başkanı Hasan Akcan hem benim hem de meslektaşlarımdan Alaattin Onur hakkında yazdığımız köşe yazıları nedeniyle Akyazı Cumhuriyet Başsavcılığına Avukatı aracılığıyla suç duyurusunda bulundu. Biz de gittik kendimizi savunduk ve yazdığımız yazılarımızda onur kırıcı ve hakaret içeren tek bir satırın dahi olmadığını verdiğimiz ifadelerimizde belirttik.
İş onur kırıcılığa, hakarete ve çamur atmaya geldiğinde her zaman ön planda olan Belediye Başkanı Hasan Akcan’ın benim ve Allaattin kardeşim hakkında yazdığımız birer köşe yazısı nedeniyle suç duyurusunda bulunmasına ben şahsen şaşırmadım. Akcan’ın bu şikayetini kendi yaptıklarını örtmek amaçlı olduğunu düşünüyorum. Onun için şaşırmadığımı söylüyorum.
Başkan Akcan Ocak 2018 ayı başlarında Afyon’da birlikte gittiği Belediye Meclis Üyelerine hitaben yaptığı konuşmada hiç ayırım yapmadan Akyazı’da görev yapan gazeteciler tümü hedef göstererek sarf ettiği sözler hala hafızalardadır ve kayıt altındadır. O ses kaydı incelendiğinde kimin onur kırıcı konuştuğu, kimin hakaret ettiği bütün çıplaklığı ile ortaya çıkar.
Ben Başkan Akcan’ın göreve geldiği günden bugüne kadar geçen zaman içerisinde kırdığı potların ve gafların hesabını tutamadım. Yaptığı hakaretler aldı başını gidiyor. Sayısal bir rakam vermek mümkün bile değil. Gerçek bu kadar net olmasına rağmen Akcan’ın bizim hakkımızda suç duyurusunda bulunmasına söyleyeceğim tek söz daha fazla yazmayalımla ilgilidir. Ama gösterdiği çabanın yetmeyeceğini kendisi de biliyordur diye düşünüyorum.
Hasan Akcan yazdığımız yazılardan ötürü bizim hakkımızda suç duyurusunda bulunurda biz çok iyi yaptın mı diyecektik. Elbette ki demedik. Ben, arkadaşım Kenan Certel ve kardeşim Alaattin Onur’la birlikte Cumhuriyet Başsavcılığına giderek Afyon konuşmasından dolayı Akcan hakkında suç duyurusunda bulunduk.
Akcan’ın Afyon konuşmasında bizim için neler söylediğini artık herkes biliyor. Tekrar yazmama gerek duymuyorum. Defalarca talep etmemize rağmen makama gelerek kendisinden haksız bir şekilde para isteyen ve bu nedenle hakaret ederek kovduğunu iddia ettiği gazeteci ya da gazetecilerin isimlerini açıklamasını istedik. Kendisi ise sadece lekeyi sür izi kalsın düşüncesinden hareket ederek o ismi ya da isimleri açıklamadı. Ama şimdi Savcılık makamına o isimleri açıklamak zorunda. Açıklar açıklamaz da bizde o ismi ya da isimleri (varsa tabi) sizlerle paylaşacağız. Gerçekten böyle biri varsa ve hak etmediği bir parayı almaya çalışıyor ve ortalıkta da ben gazeteciyim diye dolaşıyorsa ona da mani olur ve elini kolunu sallayıp dolaşmasına izin vermeyeceğimiz gibi bünyemizden söküp atarız. Bunun da bilinmesini istiyorum.
Son sözüm şu olacak; Salim Özyılmaz, Kenan Certel ve Alaattin Onur olarak bizler Akcan’ın gazetecilerin tamamını hedef alan ve töhmet altında bırakan o açıklamasını asla kabul etmiyoruz. Bir kez daha kendisini şiddetle kınıyor ve o ismi ya da isimleri açıkla isteğimizi yineliyoruz.