Coronavirüs bütün dünyayı kasıp kavuruyor. Uluslar bu salgından en az hasarla çıkabilmek için olağanüstü gayret gösteriyor. Bunlardan biri de biziz. Yani Türkiye’dir.
Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca öncülüğünde ve Bilim Kurulu üyelerinin de katkıları ile tüm sağlık çalışanları canlarını dişlerine takarak sürdürdükleri çalışmalarına bugünlerde bizler tarafından sabotajlar yapıldığını görmekten son derece üzüntü duyduğumu ifade etmeliyim.
Sağlık çalışanlarımız gece gündüz demeden olağanüstü bir gayretin içinde bizlerin sağlığı ve baş belası haline gelen salgından korumak için canlarını dişlerine takarak çalışırken, insanların vurdumduymaz halleri, koronoyı takmama ve bana bir şey olmaz gibi tavırlar sergileyerek bu hastalığın daha fazla yayılmasına davetiye çıkarması asla af edilecek bir davranış değildir.
O düşüncede olan insanlara şöyle bir çağrıda bulunmak isterim“ Sizler zevk sefa içinde yaşamaya devam ederken sağlık çalışanlarımızın bu hastalığa yakalananları kurtarmak için sürdürmekte oldukları fedakarca çalışmaları sizlerin boş vermişliği ve vurdum duymazlığı ile bir kenara atamayız. Siz siz olun ve aklınızı kullanarak, zevk ve sefanıza ara vererek sağlık çalışanlarımızı da düşünerek vurdumduymaz hallerinizden vazgeçin. Yapmazsanız bir gün sizde o hastalığa yakalanır ve beni kurtarın diye umursamadığınız ve çalışmalarını dikkate almadığınız sağlık çalışanlarına yalvarır duruma gelebilirsiniz. O bakımdan yol yakınken ve hasta sayısı daha da yükselmeden bu uyarımı dikkate alırsanız kendinizi kurtarmış olursunuz”
İçişleri Bakanlığı üç haftadır denetim yapıyoruz diye bas bas bağırıyor. Denetim dedikleri uygulamayı ben de ilk iki hafta takip edenlerdenim. Bana sorarsanız yapılan DENETİM değil tamamen UYARIDIR. Bunun altını çizmeliyim. O nedenle yazımın başlığındaki gibi bu uygulamanın adını doğru koyup doğru okuyalım.
Yapılan uyarılar bir işe yarıyor mu? diye sormanız halinde cevap olarak HAYIR derim. Uyarılara uyanların sadece esnafın olduğunu sokakta, caddede gezenler ve parklarda oturan vatandaşların ise uymadıklarını görüyor ve bu duruma son derecede üzülüyorum.
Özellikle toplu taşıma araçlarındaki başıboşluk, doluluk oranının yüksekliği, bu araçları kullanıp seyahat edenlerin önemli kısmının maske takmıyor olması hastalığın yayılmasına davetiye çıkarmaktadır.
Artık bu duruma dur demenin zamanı gelip geçmektedir. Uyarı yerini gerçek denetime bırakmalı ve uymayanlar mutlak surette cezalandırılmalıdır. Yapılmaması halinde hem sağlık çalışanlarının emekleri boşa gidecek hem de bu hastalıktan kendimizi korumakta hayli sıkıntı yaşayacağız.
Son söz olarak hastalığın yayılmasında 65 yaş üstü insanların katkısı fazla diyenlere şunu söylemek isterim “ Sokağa çıkın. 65 yaş üstü insanların kurallara harfiyen uyduklarını, bu karşılık o kategoriye girmeyenlerin ise aldırış bile etmediklerini görürsünüz.”
Yetkililere demem o ki, sizler bizimle uğraşacağınıza 65 yaş altı ile uğraşırsanız ve kurallara uymayanlara yaptırım uygularsanız sonuca daha erken ulaşırsınız.