Başlıktaki sözün anlamı şudur “ Birbirlerine yakın olan insanlar veya gruplar arasında olabilecek sorunların bir bütünlük içerisinde konuşulması ve halledilmesi” dir. Bu sözün içindeki “yen” eski dilde elbise anlamı taşıyor. Başlıktaki sözün ne anlama geldiğini hatırlattıktan sonra şimdi gelelim benim neden böyle bir başlık kullandığıma;
31 Mart günü yapılan seçimde Akyazı Belediye Başkanlığı el değiştirdi. Akcan’ın yerine Soykan geldi. O da mazbatasını aldı ve görevine başladı. Ama gelin görün ki, göreve büyük bir azim ve enerjiyle başlayan Bilal Soykan, Belediyenin mali durumunu gördükten sonra maalesef daha işin başında adeta pes eder noktaya geldi.
Her ne kadar resmi bir ağızdan Belediyenin ve ona bağlı olan Ak-Belde A.Ş. nin borcu şu kadardır denmiyorsa da gayri resmi ağızlardan alabildiğim bilgilere baktığımda borç miktarının en az 120 milyon lira dolayında olduğu şeklindedir. Net bir açıklama yapılmadığı için bu konuda ki bilgilerin kirli bilgiler olduğunun da altını çizmeliyim. Kirliliği ortadan kaldıracak olan da şu anda iş başında olan Başkan ve yönetimidir.
Borç yiğidin kamçısıdır derler. Bu söz sadece iş yapanlar için geçerlidir. Çalışan ve ticaret yapanlar zaman zaman borçlanabilirler ama aldıkları o borç parayla mutlak surette bir yatırım yapmış olmaları gerekir. Böyle bir durumda borç elbette ki yiğidin kamçısı olabilir.
Bizim Belediyenin borcu maalesef bir yatırım için yapılmış değildir. Borç olarak alınan o para yatırım yerine başka şekillerde harcanmıştır. Yani Belediyenin o kadar borcu var ama ortada ne bir eser vardır ne de bir yatırım. Bu o paranın parayı alma ve kullanma yetkisinde olanlar tarafından hoyratça harcandığını göstermektedir.
Aynı şey Ak-Belde içinde geçerlidir. Bilebildiğim kadarı ile Ak-Belde’nin bahse konu borcunun önemli kısmı yıldız konutlarıyla ilgilidir. İşin aslına baktığınızda ve yapılan satışları dikkate aldığınızda Ak-Belde’nin Yıldız konutlarına yaptığı masrafların yapılan satışlarla karşılanmış olması gerekirdi. Çünkü o konutların yüzde 97’sinin satışının yapıldığı konuşulmaktadır. Bu durumda elde ya 3 bilemediniz 4 konut kalmıştır. Hal böyleyken satışlardan elde edilen tahsilatlar mevcut olan borcu kapatmak için harcanmadığı için olsa gerek mevcut borç olduğu gibi yerinde durmaktadır. O zaman sorumlu olan yetkililere “ Kardeşim satışı yapılan konutların parası nerede diye” sormazlar mı? Kimse sormuyorsa ben buradan soruyorum. “Ey yetkililer o paralar nerede” O yetkililerinde bu konuyla ilgili bir açıklama yapıp kendilerini temize çıkarmaları artık beş vakit namaz gibi farz hale gelmiştir.
Bunu neden yazıyorum ve o soruyu neden soruyorum. Sebebi Belediye Başkanı Bilal Soykan’la birlikte İlçesini seven, gönül veren Akyazılıların yaşadığı haciz şokudur. Yıldız konutlarının asansörlerini takan firma parasını alamadığı için alacağını icra kanalıyla almaya çalışması ve icra kanalı ile Ak-Beldeye giderek fakir fukaraya yiyecek dağıtan Şirket araçlarına haciz işlemi yaptırması kabul edilebilecek bir durum değildir. Diğer alacaklılar tarafından da aynı yolun izleneceği endişesini taşıdığımı ifade etmek isterim.
Bilal Soykan göreve başladığının ilk günlerinde yaptığımız ziyarette bize “En kısa zamanda bir basın toplantısı yapıp Belediyenin mali ve personelle ilgili son durumu sizlerle ve kamuoyuyla paylaşacağım” demişti. Aradan geçen zaman dilimi içinde Bilal Başkan’dan basın toplantısı ve o beklenen açıklamalar gelmedi. Bundan sonra da geleceğini düşünmüyorum.
Şimdi gelelim kullandığım başlığı neden kullandığıma; Bir önceki başkan ve yönetimi döneminde yapılan yanlışlar, Belediyenin bu kadar borç batağına sürüklenmesinin mutlaka bir açıklaması olmalıdır. Belediyenin mali ve personel durumunu bilmek her Akyazı’lının en temel haklarından biridir. Eğer geçmişte yetkili olanlar, yaptıkları ile ilgili hesap vermezlerse bugün iş başında olan Başkan ve yönetimi önceki gün olduğu gibi yarında aynı şokları yaşamaya devam ederler.
Kırılan kol kesinlikle yen içinde kalmamalıdır. Herkes yaptığının hesabını vermeli, onlara hesap sorulmalı, onlarda hesaplarını vermelidirler. Belki bugün Akyazı’da ayyuka çıkmış olan tüm söylemler belki de dedikodudan öteye gidemeyecek söylentilerdir. Bir önceki yönetim belki de kendilerini aklayacaktır. İnsanlar belki de boşu boşuna onların günahını alıyor olabilirler. Onun için diyorum ki, herkes yaptığının hesabını vermelidir. Eğer bu işlem yapılmazsa bugün Bilal Başkanın eline verilen pimi çekilmiş bomba her an patlayabilir. Endişem de budur.