Belediye Başkanı Bilal Soykan’ın son günlerdeki sessizliğini “söz gümüşse sükut altındır” ilkesine bağlayanlar olsa da ben şahsen Başkan Soykan’ın bu ilkeden daha ziyade ortalık fazla karışmasın düşüncesiyle hareket ettiğini ve bu nedenden dolayı sessizliğe büründüğüne inananlardanım.
Aylar öncesinde Belediyeye bağlı olan Ak Belde Şirketinin kasasında olduğu belirlenen ancak ne kasa da ne de bir başka yerde bir türlü bulunamayan 4 milyon liranın buhar olup uçmasıyla ilgili çok şeyler yazıldı çizildi ve söylendi. Hatta bir ara Başkan Soykan bu konuyla ilgili olarak basın toplantısı yapıp açıklama yapacağım demesinin üzerinden bir hayli zaman geçmesine rağmen bir türlü o toplantıyı yapmamasını ben dahil Akyazılıların büyük kısmı kol kırılır yen içinde kalır sözünden hareketle tepeden gelen “KONUŞMA” talimatı ile sessizliğe bürünerek yapmadığını düşünenlerdenim. Hatta konunun adli mercilere intikal ettirilmesine rağmen bu durumun bile açıklanmıyor olmasını ben yukarıdan gelen emre bağlayanlardanım.
Şimdi de yayla meselesi çıktı. Yaylada göle nazır yapımına başlanan betonarme üç binayla ilgili yine çok şeyler yazıldı çizildi ama cevap vermesi gereken Başkan Soykan bu konuda da sessiz kaldı. Yıkım kararı olmasına ve Başkan Soykan olayın sıcaklığında “o binalar kesinlikle yıkılacak” açıklaması yapmasına rağmen o binaların hala yıkılmamış olmasını ve konuyla ilgili bir aç ıklamanın yapılmamasını da anlamış değilim. Yapılan binalar yasalara uyuyorsa yasal diyeceksiniz, değilse ne yapacağınızı söyleyeceksiniz. Olay bu kadar basit.
Bana göre bu sessizlik pek hayra alamet değildir. Sessizliğe bürünüp saman altından su yürüterek inşaatların devam etmesi halinde faturanın kime kesileceği bellidir. Bunu bilmek için kahin olmak gerekmez. Çünkü fatura kesinlikle Belediye Başkanı Bilal Soykan’a kesilecektir.
Onlarında yaptığının yanlış olduğunu ifade ederek milletin çevirdiği çitleri yıkanların üç betonarme binayı yıkmada ağır kalmalarına anlam veremiyorum. Zira binaları gelen misafirlerimiz rahat etsinler ve onları daha iyi ağırlayalım diye biz yapıyoruz açıklaması yaptığı söylenen Dernek Başkan ve Yönetiminin bina yapmak hele hele betonarme bina yapmak asla görevleri değildir. Eğer o bölgeye bina yapılması gerekiyorsa onu Devlet yapmalıdır.
Yıkım uzadıkça olayın başka mecralara doğru kaymakta olduğunu görüyorum. Hele hele bir eski siyasetçinin İlçede görev yapan bazı basın mensuplarını ziyaret ederek konun üzerine gitmeyin şeklindeki telkinlerini asla kabul etmem.
AK Parti Sakarya Milletvekili v e Genel Başkan yardımcısı Ali İhsan Yavuz, Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce, AK Parti İl Başkanı Yunus Tever’in Belediye Başkanı Bilal Soykan’ın ev sahipliğinde geçtiğimiz Perşembe günü bahse konu yayla ve gölünde içinde olduğu bölgeyi gezmeleri ve inceleme yapmalarını manidar buldum. Yapılan o gezinti belki iyi niyetli bir gezintiydi ama zamanlaması yanlıştı. Hele hele gölü ve yapımı süren betonarme binaları arkalarına alıp resim çektirmeleri ve sosyal medya hesaplarından o resmi yayınlamaları da bana göre yanlıştı. Acaba o resimle binaları yapanlara bir mesaj mı vermek istemişlerdi diye de düşünmeden kendimi alamadım. Belki niyetleri iyiydi ama dediğim gibi zamanlamanın yanlışlığı beni böyle düşünmeye itti diyebilirim.
Belediye Başkanı Bilal Soykan sessizliğini bozup düzenleyeceği bir basın toplantısı ile gündemde olan konularla ilgili ne biliyorsa ne yapmayı düşünüyorsa onları kamuoyu ile paylaşması kendi yararına olacaktır diye düşünüyorum. Hatta Başkan Soykan bir yıllık icraatının artılarını ve eksilerini de yine
aynı toplantıda paylaşırsa hem kendi rahatlar hem de Akyazılıların merakı giderilmiş olur. Uzadıkça bu işlerin cılkı çıkar ve sonrasında hiç kimse bu işin altından kalkamaz. Konularla ilgili bilgileri paylaşmak en hayırlı ve de akıllı yoldur