Geride bıraktığımız haftayı Acelle yayla şenliği olacak mı? olmayacak mı? diyerek geçirdik. İçinde bulunduğumuz haftanın başında ise hafta içindeki gelişmelerin sonuçlarını çok daha net görme şansımız oldu.
Gördüklerimiz ve duyduklarımız karşısında ne oluyor beyler diye sormamız lazım. Zira bir tarafta Kaymakamlık yani Devlet, diğer tarafta Muhtarlık, Dernek Başkanlığı ve Organizatör. Devletin Kaymakamı son günlerde sürekli artış gösteren ve bir kez daha tehlikesini büyüten ve insanların sağlığını tehdit eder noktaya gelen COVİD 19’u işaret ederek şenliğin eğlence bölümüne izin vermiyor. Sadece mevlit okunması ve yöresel ürünlerin sergilendiği stantlara izin veriyor. Kaymakam bey neden izin vermediğini de gerekçesi ile birlikte ilgili kişilere yazılı olarak bildiriyor.
Şenliği düzenleyenler bir taraftan Kaymakamlığın bu kısmi iznine tamam diyor ama diğer taraftan ise sosyal medya üzerinden yaptıkları yayınlarla şenliğin iptal edilmediğini, eğlencenin ve kemençenin bütün hızıyla devam ettiğini ve çaldığını söylüyorve vatandaşları şenliğe davet etmeyi sürdürüyor. Bu davet ediliş ortalığı birden karıştırıyor ve kim kimin arkasında kim kimin karşısında uzun zaman anlaşılamıyor.
Yine organizatör efendi Kaymakamımızı Cumhurbaşkanımıza sosyal medya aracılığı ile şikayet ediyor.Şikayetinde “Reisim Akyazı Kaymakamı bize kök söktürüyor. Bir türlü aşamıyoruz” diyor.Yine aynı organizatör efendi Valimize ve Belediye Başkanına methiyeler düzüyor. Ben şahsen belediye başkanına yaptığı bu methiyeyi şenlik için organizasyona sağladığı imkanlar ve gizli de olsa verdiği destek için olduğuna, sayın Valimize yaptığı methiyeyi de Valimizin Trabzonlu ve hemşerisi olmasına bağlıyorum. Aksi halde Sayın Vali İlimizin tek hakimidir. Kaymakam beyin Valimizin bilgisi dışında böyle bir karar vermesinin mümkün olmadığını herkes bilir. Yarım yamalak ve istenenin alınamadığı ve fiyasko ile sonuçlanan bir şenlik bu curcuna içinde geride kalmış oluyor.
Organizatör efendinin para hırsı, söylemleri ve yaptığı paylaşımlar, organizasyonun diğer tarafının da ona ayak uydurması ile ortam bir hayli geriliyor. Konuyla ilgili açıklamalarda ardı ardına gelmeye başlıyor. En sert açıklama iktidar ortağı MHP’nin Akyazı İlçe teşkilatı ile MHP’li Meclis Üyesi Av. Furkan Çakıroğlu’ndan geliyor ve organizasyonun ısrarcı tutumu bir başkaldırı olarak değerlendiriliyor ve o değerlendirme “Akyazı Devlete meydan okunacak yer değildir” açıklaması ile devam ediyor ve Kaymakamın yanında yer aldıklarını net bir şekilde ifade ederek açıklamayı sonlandırıyorlar.
Bir açıklamada bir gün sonra CHP Akyazı İlçe başkanı ve teşkilatından geliyor. CHP’lilerde bu ısrarı bir başkaldırı olarak değerlendirdiklerini ve sorumluların cezalandırılması gerektiğini yaptıkları açıklamada ifade ediyorlar.
Ben hem MHP’lileri hem de CHP’lileri anlamı büyük destekleri ve açıklamaları için tebrik ediyorum. Çünkü ben de bu ısrarı bir başkaldırı olarak değerlendiriyorum ve Kaymakamımızı bu konuda haklı buluyorum ve ben de onun yanında yer alıyorum. Yalnız bırakanlar utanın diyorum.
Ben aslında aynı tarz açıklamayı iktidar partisinin Akyazı teşkilatı ile diğer muhalefet partilerinin ilçe teşkilatlarından ve STK lardan da bekliyordum. Özellikle AK Partiden konuyla ilgili tek satırlık bir açıklamanın gelmemiş olmasını manidar buluyorum.
Ortalığın karışmasında başrol oynayan organizatörün Akyazı’da artık işi bitmelidir. Organizasyonun diğer tarafından olanların bu durumu dikkat almaları, geçmişte olduğu gibi şenliği kendilerinin yapması gerektiğini unutmamalıdırlar. Aksi halde bu yıl yaşadıkları olumsuzlukların daha fazlasını gelecek yıllarda da yaşayabilirler. Benden söylemesi. Zira hiç kimse Devletimizden büyük değildir ve hiç kimse arkasına kimi alırsa alsın, onları kim desteklerse desteklesin Akyazı’da sağlanmış olan birlik ve beraberliği bozamaz. Bu böyle bilinmelidir.
Şimdi bu başkaldırının bir karşılığı olmalıdır. Zira Kaymakamımızda Makamın yazılı talimatlarını yerine getirmeyen ve aksine uygulama yapmaya çalışan organizasyon komitesine ve organizatöre soruşturma açtı. Bu soruşturma bakalım nasıl sonuçlanacak. Ben de merak edenlerdenim.
Son söz olarak da şunu ekleyeyim. Gerek Kaymakamlık ve gerekse Vilayet Dernekler Masası, şenliğe ev sahipliği yapan Derneğin gelir ve giderini sıkı bir denetimden geçirmelidir. Sağlıklı yapılacak sıkı denetim sonrasında ortaya ne gibi sonuç çıkacak işte bana göre bu çok önemlidir.
Hazır yeri gelmişken yıkım kararı olmasına rağmen yıkılmayan o betonarme binanın neden yıkılmadığını sormak istiyorum. Sakarya’nın bir numaralı gazetesi YENİGÜN bugün bu konuya manşetten değinmiş ve “yaylalar sahipsiz mi” diye sormuş. Aynı soruyu ben de soruyorum. Bir yetkili çıkıp cevap vermeli.
Yazımı bir dip notla tamamlamak istiyorum. Akıl ve ruh sağlığının yerinde olmadığını hissettiğim biri ikidir benimle ilgili çıkış yapıyor. Detaylarını sonraya bırakıp o şahsa şöyle bir hazırlatma yapmak istiyorum. “Sabrın da bir sınırı ve limiti var. Taşarsa neler olacağını ben bile kestiremiyorum. Sen önce bir boy aynasının karşısına geçip kendini yukarıdan aşağıya bir süz. Hafızanı yokla ve geçmişini hatırlamaya çalış. Memuriyetini, memuriyetin esnasında yaşadıklarını ve özellikle de HENDEK İlçemizi düşün ve ondan sonra benimle ya da başkaları ile ilgili atıp tut” Son hatırlatmam şu; “Hafızan belki o günleri hatırlamıyor olabilir ama arşivlerde silinmeyecek izlerin var” bilesin.