Geçtiğimiz haftaya damgasını vuran olay Uşşaki tarikat lideri Fatih Nurullah’ın açtıkları kursta olan 12 yaşındaki bir kız çocuğuna yaptığı cinsel istismar olayı oldu. Bu olayda Kuzuluk Orta Mahalle ismi de karıştı. Sebebi ise Kartal yuvasını andıran tarikat binasının bu Mahalle sınırları içinde olmasıydı.
Bu olayda zerre kadar günahı olmamasına rağmen adının bu çirkin olayla anılıyor olması Kuzuluk Mahalle sakinlerini ve dolayısıyla beni de derinden üzdü.
Üzülmemek elbette mümkün değildi. Çünkü ne olayın baş pisliği olan tarikat lideri, ne de istismara uğrayan 12 yaşındaki kız çocuğunun Kuzuluk’la yakından uzaktan ilgisi yoktu. Dediğim gibi Kuzuluk adı sadece tarikata ait binanın bu Mahalle sınırları içinde olmasından kaynaklıydı.
Tarikat liderinin kız babası ile yaptığı konuşmaya ait ortaya çıkan ses kayıtları mide bulandıracak cinstendi. Utanmaz adam kız babası ile resmen pazarlık yapıyordu.
Bahse konu olan olay yeni olmuş bir olay değildi. Edindiğim bilgiye göre bu olay ramazan bayramı öncesinde olan bir olaydı. Cinsel istismara uğrayan kızın babası ve diğer aile fertlerinin bugüne kadar neden bekledikleri de benim kafamda soru işareti olarak duruyor.
Bu olayın neresinden bakarsanız bakın mide bulandıran, çok çirkin bir olay. Bu olayın parayla pulla örtbas edilecek tarafı asla yok. Bu olay ilk kez duyduğumuz bir olay da değil. Tarikatların açtıkları kurslarda çok sayıda bu tür olay duyulagelmiştir. Ne yazık ki, duyulan bu tür olayları yapanlar hak ettikleri cezaları almadıkları için bu olayların ardı arkası kesilmemekte, bilakis olaylar artarak devam etmektedir.
Böylesine mide bulandıran ve insanlık dışı olaylar artık yaşanmamalı ve duyulmamalı. Bunun gerçekleşmesi verilecek olan cezalara bağlıdır. Yargılanmasını ve alacağı cezayı merakla bekleyenlerdenim.
Kız babasına “sana istediğin kadar para vereyim bu işi örtelim” diyebilen pislik, bu iş ortaya çıkarsa “tarikat sahipsiz kalır ve yok olur gider, ben de ya bu diyardan giderim, ya da intihar ederim” demiş. Ben de pislik herife diyorum ki, “öyle yağma yok. İntihar etmek kolay yoldur. Önce cezanı çekeceksin sonra da hiç geç kalmadan intihar etmek istiyorsan edersin”
Pislik adamın geçtiğimiz günlerde “hele islami devlet olsun o zaman sarığın da cüppenin de en güzelini biz giyeceğiz” derken kendisine “sen bizim adımıza konuşamazsın, bizim öyle bir isteğimiz yok” demeyen tarikata ait Vakfın yöneticileri, bu çirkin olay sonrası “o adamın bizimle ilgilisi yok” açıklaması yapmasına inanan namerttir.
Konuyla ilgili olarak şu ana kadar sadece SESOB’a bağlı 5 Oda başkanı ile CHP ve MHP İlçe başkanlarından ses geldi ve olay şiddetle kınandı. Onlarda bu kadarla yetindi. Halbuki, Akyazı’nın Belediye Başkanı var hem de Kuzuluklu. Sesi sedası çıkmadı. Akyazı’da SESOB’A bağlı Odaların dışında başka Odalar yok mu? Neden ses vermiyorlar. Akyazı’da CHP ve MHP’nin dışında başka parti yok mu? Onlar bu olaya ses vermiyorlar.Akyazı’da Müftülük Makamı var. Sesi çıkmıyor. En küçük bir olumsuz olayda görevi olmamasına rağmen sesini yükselten Diyanet Sen diye bir sendika var. Bu olayda ses vermiyor. Neden diye onlara soruyorum. Cevapta bekliyorum.
Kuzuluk Orta Mahalle Muhtarı da sosyal medya hesabı üzerinden bir açıklama yapmış. Kendisine de yetmez Muhtar diyorum. Çünkü durum kuru kuruya yapılan açıklamaların ötesine geçmiştir.
Son sözüm Diyanet İşleri Başkanlığına olacak. Skandal sonrası Diyanetten yapılan açıklama da çirkin tarikat lideri için “Hain, Zalim ve Şeref yoksunu” gibi ifadeler kullanılmış. Yine Diyanet gözbebeğimiz olan çocuklarımızın istismara karşı korunması için herkesi sorumluluk almaya davet ediyorum demiş.
İlk önce sorumluluk alması gereken kurum Diyanet İşleri Başkanlığıdır. Bu tür olaylar ne ilktir ne de son olacaktır. Öyleyse bu söylemler sözde kalmamalı mutlak surette icraatı da yapılmalıdır. Bizler o icraatı görmeliyiz ki Diyanetin açıklamasına inanalım. Aksi halde sözde kalacak olan açıklamalara ben dahil kimseyi inandıramazsınız diyorum.
Şimdide ortaya Erol Mütercimler diye bir soytarı çıkmış bize yani tüm SAKARYA ve SAKARYALILAR için “ Hepsinin canı cehenneme” diyerek ağır ifadelerde bulunmuş.
“Asıl senin canın cehenneme” diye söylediklerini iadeli taahhütlü olarak kendisine aynen postalıyorum.
Sonuç olarak şunu söyleyeyim. Bu olay öyle birkaç kınamayla falan geçiştirilecek bir olay değildir. Öncelikli olarak iğneyi kendimize batırmalıyız. Sonra çuvaldızı batıracak kişileri buluruz. Neden önce kendimize. Çünkü o tarikatçılar Kuzuluk’a gökten inerek gelmedi. Birileri onlara yer sattı onlar da kartal yuvasını yapıp istedikleri gibi at oynatmaya başladı. Onun için yer satanlar satacakları insanları tanımalıdırlar. Her şey para değildir. Bunun bilinmesi lazım. Bu konuda Kuzuluklu olarak hepimiz suçluyuz.
Bir sorum daha var. O da Belediyemize ve Sedaş’a; O yerin tapusu var mı? O kartal yuvasının ruhsatı var mı? İçtiği suyun yaktığı elektriğin parasını ödüyor mu? Emlak ve Çöp vergisi ödüyor mu? Cevap bekliyorum.