Herkes bilir ki, 10 Kasım Atatürk’ün ölüm yıldönümüdür. Atamızı ölümünün 79.yılında Ülkemizde ve Yurt dışındaki temsilciliklerimizde olduğu gibi Akyazı’da da bir kez daha minnet, şükran ve özlemle andık.
Atatürk bu yıl ki 10 Kasım da Ülke genelinde geçmiş yıllara oranla daha coşkulu bir şekilde anıldı ve yad edildi. Rical-i Devlet başta olmak üzere her kesimden insanlarımız bu yılki anma programlarına büyük ilgi gösterdi ve kalabalıklar Atasının huzuruna çıkarak onu bir kez daha yad etmenin mutluluğuna erişti.
Akyazı’da da Atamızı andık. Anma programı iki aşamalıydı. İlkinde anıta çelenkler konuldu, saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal marşımız söylendi. İkincisi ise Sosyal Gelişim Merkezinde yapıldı ve Protokol Anadolu Lisesinin hazırladığı programı izledi.
Anıt önünde gerçekleşen törende iki de olumsuzluk yaşandı. İlk yaşanan olumsuzluk Kaymakamımız ve Belediye Başkanımız yapılan çağrı üzerine anıta çelenkleri erken bıraktı. Törene katılanlar yine yapılan erken çağrı ile yaklaşık 8 dakika 20 saniye saygı duruşunda beklemek zorunda kaldı.
İkinci yaşanan olumsuzluk ise İlçe Milli EğitimŞube Müdürlerinden Tahsin Karakaya’nın saygı duruşu esnasında sürekli olarak cep telefonu ile meşgul olması ve onun bu durumuna gören sade bir vatandaşın kendisini ikaz etmesine rağmen meşguliyetini sürdürmesi ve tören sonrasında da aynı durumu gören MHP İlçe Başkanı Ali Doğan Eroğlu’nun İlçe Milli Eğitim Müdürü Recep Özdemir’e yüksek sesle gördüklerini aktarması ve sonrasında gelişen karşılıklı konuşmalar oldu.
Bu istenmeyen tatsız olay haber oldu ve sitelerle gazetelerde yayınlandı. Haberle ilgili olarak eğitim camiası ikiye bölündü. Yapılan o habere çok sayıda yorumda geldi. Yapılan yorumlarda iki şekilliydi. Birinde Şube Müdürünün iyi bir insan, çalışkan ve yiğit bir kişi olduğunu belirterek, biz basın mensuplarına Şube Müdürüne telefonuyla neden ilgilendiğini sormanız lazımdı. Yargısız infaz yaptınız şeklinde suçlamalar yapılırken, diğerinde ise Şube Müdürü daha dikkatli olması ve özellikle de saygı duruşunda telefonuyla ilgilenmemesi gerektiği hususunda birleştiler.
Bu konu sosyal medya üzerinden de hayli tartışıldı. Sosyal medya üzerinden tartışanlarda yapılan yorumlar gibi ikiye ayrıldı. Kimi yapılan o haber için basın mensuplarını kimi de Şube Müdürü suçladı.
Sosyal Medya üzerinden yapılan yorumlar arasında en dikkatimi çeken ise Serkan Ay isimli bir kullanıcının yaptığı yorum oldu. O yorumu yapan Serkan Ay Kaymakamımızın korumasıdır. Ay, yorumunda Allaha şükür Müdürümün kanında bozukluk yok. Hepimiz oradaydık. Saygı duruşu uzayınca öfleyen pöfleyenleri ve yanındakilerle muhabbet yapanları gördük. Bu haberi yapan kişi bunun gibi birçok kasıtlı yalan yanlış haber yapmıştır. Geçmişte örnekleri vardır şeklinde boyundan büyük laflar etmiş. Kendisine aynaya bakmasını, sadece Akyazı’ya geldikten sonra yaptığı yanlışları görmesini öneririm. (Serkan Ay, hesabından daha sonra o yorumu sildi)
Serkan Ay’a şunu sormak istiyorum; Akyazı’ya geleli daha ne kadar oldu da sen Şube Müdürünü basın mensuplarından daha iyi tanıdın. Yapılan haberin yalan olduğunu, o haberi yapanın bundan önce de yalan yanlış haberler yaptığından bahsediyorsun. Bunu ispatlaman lazım. Bu tür suçlamalarda bulunup da ispatlamayanlara ne dendiğini bilmen gerekir. Bilmem anlatabildim mi?
Yorumları yapanlar yapılan haberi doğru okumuş olsalardı haberde Şube Müdürü için tembel, kötü niyetli, dürüst, yiğit ve kansız denilmediğini anlarlardı. Ama onlar olaya at gözlüğüyle baktıkları için bu tür yorumlar yapmışlar. Önemli de değil.
Şimdi gelelim asıl konumuza; Şube Müdürü, saygı duruşu sırasında telefonla ilgilenmemin sebebi TRT’de çalınacak olan sireni bulmak içindi demiş. TRT’deki sirenden sana ne. Sireni Belediye çaldıracak. Aksaklık olursa sorumlusu Belediyedir. Önce bunu bilmen lazım.
Şube Müdürü için dürüst ve yiğit bir insan diyorlar yorumcuların bazıları. Öyle olsaydı o Şube Müdürü kendi Müdürünü ateşe atmazdı. Milli Eğitim Müdürünü günahım kadar sevmem ama bu olayda haksızlığa uğradığını belirtmeliyim. MHP İlçe başkanı gördüğü olumsuzluğu yüksek sesle İlçe Müdürüne anlatırken tören alanından sıvışıp gideceğine, hiç vakit geçirmeden ve en kısa yoldan MHP İlçe Başkanı ile Müdürünün arasına girip bugün açıklamaya çalıştığı nedenini onlara söyleseydi bu mesele de böylece kapanırdı. Ama o ne yaptı sessiz kalarak hiç günahı olmamasına rağmen Müdürünü zora soktu, ateşin içine atarak ona ben yanacağıma sen yan dedi. Şube Müdürünün yanında yer alıp yorum yapanlara bumudur adamlık, dürüstlük ve mertlik diye sormak istiyorum.
Gördüğünüz gibi Zülfiyare dokunduğunuzda neler neler ortaya çıkıyor. Kimin eteğinde ne varsa onu hemen döküveriyor. İşte böyle bir dünyada yaşıyoruz. Kimse kendi kusurunu görmüyor, sürekli olarak başkalarını suçluyor. Olaylara öğretmen evi müdürü başta olmak üzere bazı okul müdürlerinin sadece taraf olmak için baktıkları gibi değil, daha objektif bakarsak daha olumlu sonuçlar alırız.