El emeği ve göz nuru döküp mesleklerini icra edenlere hayranımdır. Terzilik mesleği de onlardan biridir. Her ne kadar konfeksiyon ürünlerinin piyasaya çıkmasından sonra diğer mesleklerde olduğu gibi terziler de beklenen ilgiyi görmüyor da olsalar bazı kişiler yine de terzilere gidip ölçülerini verip elbise diktirmeyi sürdürüyorlar. Terzilik mesleği beklenen ilgiyi görmeyince bu mesleğe yönelenlerin sayısında da önemli bir azalma oldu. Yeni yetişen gençlik iş yapamayan ve para kazandırmadığına inandıkları bu mesleği benimsemediler ve böylece terzilik mesleği eskilere kaldı.
Giydiğiniz elbiseyi ister hazır giyimden alın ister bir terziye diktirin. Bazen satın aldığınız ya da diktirdiğiniz elbise ya dar, ya da bol gelmesiyle üzerinize oturmayabilir. Bu durum sadece elbiseyle de sınırlı değildir. Bu durum işle de ilgilidir. Bir insanın sırtına kaldıramayacağı yükü yüklerseniz o insan o yükü taşıyamaz. Nitekim Belediye basın müdürü de Başkan Bilal Soykan’ın kendisine tevdi ettiği o anlamlı görevin yükünü maalesef kaldıramadı ve yüzüne gözüne bulaştırdı gitti.
Belediye basın müdürü bana göre bir güç zehirlenmesi yaşıyor. Akyazı’ya geldiğinde ulaşamadığı bir payeye sahip olunca kendisini çok güçlü hissetti ve verilen o unvanla hiç hakkı ve de haddi olmamasına rağmen bana ahkam kesmeye kalktı. Bunu yaparken unuttuğu en önemli konu her kuşun eti yenmez gerçeğini atlamış olmasıydı. Zira 53 yıllık meslek hayatımda ben ne Selçuk efendiler gördüm ve onlarla mücadele ettim. İşte Selçuk efendinin bilmediği buydu.
Selçuk efendi ardı ardına bana attığı mesajlarında adamlıktan, haysiyetten, doğruluktan, dürüstlükten, görevini kötüye kullanmamaktan,papuç bırakmamaktan dem vurdu ve benim kendisini itibarsızlaştırmaya çalıştığıma kadar her konuda havasını attı ve sonunu da HODRİ MEYDAN’la tamamladı.
Selçuk efendi çok önemli bir hususu atladı. Eğer itibar, adamlık, doğruluk, dürüstlük pazarda satılıyor olsaydı Selçuk efendinin parası vardı aldı diyecektim ama maalesef o sayılanların hiçbiri pazarda ya da marketlerde satılmıyor. Satılmış olsaydı parası olan zenginlerde o fırsatı değil Selçuk efendidahil kimseye vermezlerdi. İtibar, doğruluk, dürüstlük, şan şeref gibi önemli payeler insanın yaşayışı, o insanın karşı tarafa yaklaşımı, kısaca kişiliğiyle ilgilidir. O payelerbulunduğu toplumda yaşayanlar tarafından verilir, ya da alınır.
Devam edeyim; Ben şahsen geçmişte abi dediğim birini kırmamaya ve ona hakaret etmemeye özen gösteririm. Oldu ya, haklı ya da haksız bir sebeple kırdım veya hakaret ettim. Ona adıyla soyadıyla hitap ettim. Efendi dedim. Şartlar ne olursa olsun o kişiye bir daha abi demem. Diyenlerinde samimiyetine asla inanmam.
Tarihten Edebiyata, iletişimden basın yayına, spordan tasarıma, organizasyondan ağırlamaya kadar ben her konuda ustayım diyen Selçuk efendinin kısa sürede gördük ki basın yayın ustalığı tamamen boş ve kof çıktı. Demek ki ustalık söylemle değil icraatla oluyormuş.
Gelelim şu hodri meydan işine; Ben de hodri meydana aynı söylemle karşılık veriyorum ve savaşmaya her zaman hazırlıklıyım diyorum. Kötü sözlerin tamamını misliyle kendisine iade ediyorum. Başkana da madem tarafını seçtin o zaman Salim Özyılmaz ve Kenan Certel’i Belediye basın grubundan çıkar diye ricada bulunuyorum. Bakalım bu işin sonu nasıl olacak diyerek de yazımı noktalıyor ve konuyu kapatıyorum.