Süleyman Seba’nın vefatı ile Türk Sporu çok önemli bir değerini kaybetti. Gerek Ulusal basın ve gerekse Yerel basın günlerden beri Süleyman Seba’yı yazıyor. Köşe yazarları Süleyman Abi’nin kişiliğini, doğruluk ve dürüstlüğünü anlata anlata bitiremiyorlar.
Süleyman Abi Türk sporunda bir ilkti. Beşiktaş Spor Kulübünde aralıksız olarak yıllarca başkanlık yapmak ve başkanlık yaptığı yıllar içinde sayısız şampiyonluklar ve başarılar kazanmak öyle her babayiğidin harcı olmasa gerek. Ama Süleyman Abi bunu başaranlardan biriydi.
Tüm basın bir olmuşçasına Süleyman Seba’nın vefatı ile Türk Sporunun çok önemli bir kişiyi kaybettiğinde hem fikirler ve sürekli olarak da bu durumu işleyip durdular. Halbuki Süleyman Abi’nin vefatı sadece Türk Sporu için değil biz Abhazlar içinde büyük bir kayıptır. Özellikle bunun altını çizmek isterim.
Duruşu, insanlara karşı sevgisi ve saygısı, beyefendiliği ile Süleyman Abi herkese örnek olmuş büyük bir değerdi. Bu meziyetlerinden dolayı adı spor tarihine altın harflerle yazılırken, Abhaz camiasında da durum aynıydı ve o büyük meziyetlerinden ötürü Süleyman Abi bizim camiamız içinde de adını altın harflerle yazdırmayı başaran ender insanlardan biriydi.
Süleyman Abi’nin vefatı Ülkemiz insanlarının tamamını derinden üzdü. Duyulan derin üzüntü vefat haberi ile birlikte ön plana çıktı. Devletimizin üst kademelerinde yer alanlar, Siyasiler, Spor Dünyası vefatı nedeniyle yayımladıkları taziye mesajları ile Süleyman Abi’yi ne kadar sevdiklerini ve de saydıklarını net bir şekilde gösterdiler.
Süleyman Abi’nin vefatı her kesimi derinden üzdü ama yukarıda da belirtmeye çalıştığım gibi bizim camiayı daha derinden üzdü. Abhazlar da doğumundan ölümüne kadar dik duran ve dik duruşunu asla bozmayan, doğruluktan ve dürüstlükten ödün vermeyen, sözünün eri gibi birçok değerlere sahip olan önemli bir insanını kaybetmenin üzüntüsünü yaşadı.
Süleyman Abi’nin cenazesine katılımın yüksekliği de bu sevgiden ve saygıdan kaynaklanıyordu. Türkiye’nin birçok yerinden İstanbul’a akın akın gelen insanlar Süleyman Abi’ye son görevlerini yapabilmek için adeta bir yarış içindeydiler. Sakarya’dan da çok sayıda seveni, dostu ve akrabası cenaze törenine katılmak için İstanbul’a adeta aktı. Tuttuğu takıma bakmadan Türkiye’mizin her tarafından binlerce insan Süleyman Abi’ye son görevlerini yapabilmek için İstanbul’a akmışsa orada durmak ve bunun nedenini bilmek gerekir.
Süleyman Abi’yi yıllardan beri tanırım. Beşiktaş’ın efsane başkanlığını yaparken, kendisi gibi sıkı bir Beşiktaşlı olan merhum dayım İrfan Özhan’da E-5 karayolunun Harem-Bolu dağı arasında trafiğinden sorumlu bir emniyet mensubuydu. Merhum dayım bir pazar günü Mithatpaşa stadında oynanacak Beşiktaş Fenerbahçe maçına beni de götürmüştü. Kapıda Süleyman Abi’yle karşılaşmıştık. Efsane başkanı ilk kez o zaman görmüş ve tanımıştım. Süleyman Abi dayıma yanındaki kim diye sormuştu. Dayımda yeğenim demişti. Herhalde Beşiktaşlıdır dediğinde ise dayım maalesef o Fenerbahçeli diye cevap vermişti. O cevaptan sonra Süleyman Abi dayıma yeğenimizi en kısa zamanda Beşiktaşlı yap demişti. Süleyman Abiyle ilk tanışmamız böyle olmuştu. Aradan yıllar geçti merhum dayım beni Beşiktaşlı yapamamıştı ama Süleyman Abi’nin o kendinden emin konuşma şekli beni etkilemiş ve içimde bir Beşiktaş sevgisi bırakmıştı.
Süleyman Abi’yle son konuşmam ise iki yıl öncesinde Sapanca Öz-Kum tesislerinde oldu. Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Şinasi Bayraktar’ın büyük kızı Seda’nın nişan yüzüklerini Süleyman Abi takacaktı. Bende yüzükleri takması için Süleyman Abi’yi davet etmiştim. Yanıma geldiğinde sözü şu olmuştu. Yeğen sen hala Beşiktaşlı olmadın mı? Bende sıkılgan bir tavırla olamadım Süleyman Abi. kusura bakma ben hala Fenerbahçeliyim diye cevap vermiştim. İşte son konuşmamızda o zaman oldu. Nur içinde yat Süleyman Abi. Seni Beşiktaşlılarla birlikte Fenerlisi, Galatasaraylısı kısaca Türk Sporu ve Abhazlar asla unutmayacaktır.
Mekanın cennet olsun Süleyman Abi.