1956 yılında başlayan ve talihsiz bir olay sonrası bir müddet yapılmayan, bundan birkaç yıl önce tekrar başlatılan ve Akbalık (Ayşecik) güreşlerinin 53.sü Cumartesi günü yapıldı.
Yağlı Pehlivan güreşleri arasında çok önemli bir yere haiz olan Akbalık güreşlerinin bu yıl ki organizasyonu eski güreş organizasyonlarını aratmayacak düzeydeydi. Geçen yıl ki organizasyonla bu yıl ki organizasyonunu mukayese ettiğimizde bu yıl olumlu yönde hayli mesafe alındığını gördüm.
Ben bu yıl ki güreşleri ve organizasyonun önce olumlu yönlerini, sonra da olumsuz yönlerini sizlerle paylaşmak istiyorum. İlk olarak da olumlu yönlerini sizlere aktarayım. Bir defa güreş alanında yapılan çalışmalar mükemmele yakındı. Güreş sahası ve özellikle de tribünleri güreş severlere yakışacak güzellikte ve nitelikteydi. Bunun altını hemen çizmeliyim.
Çevre düzenlemesi mükemmeldi ve güreş alanının hemen yanı başına kurulan ağa konuk evi hem mimari açıdan hem de tertip ve düzeni bakımından kusursuzdu.
7 Haziran seçimine az bir zaman kala gerçekleşen bu organizasyon da güreş alanı içinde hiçbir partinin bayrak ve flamasının asılmamış olmasını çok olumlu bulduğumu ifade etmeliyim.
Güreş ağası güzel kardeşim İdris Caymaz da güreşlere çok iyi hazırlanmış. Güreşlere davet ettiği tüm misafirlerini mükemmel karşıladı, ağırladı, yedirdi ve içirdi. Kısaca mükemmel bir ev sahipliği yaptı. Kendisini kutlarım.
İdris kardeşim ağalı sevmiş olacak ki, 2016 yılının da ağalığını aldı. Hem de 100 bin lira vererek. Hayırlısı diyorum ve kendisine gelecek yıl ki ağalığında da başarı diliyorum.
İdris Ağa’nın yaptığı konuşma güzeldi. Konuşma metnini özenle hazırladığı açıkça belli oldu. Konuşmasında güreşlerin kurucusu merhum Zülküf Karabulut ile Başpehlivanlarından en önemlisi olan ve kabri de güreş alanının hemen yanı başında bulunan Ordulu Mustafa’nın birer heykelini yaptırmak suretiyle onları unutulmazlar arasına sokacağım ifadesi beni sevindirdi. Ancak güreşlerin unutulmazları arasında başka isimlerinde olduğunu unutmamasını öneririm.
Akyazı Belediyesi ve başkan Hasan Akcan ile ekibi güreş alanında aylar öncesinden başlattıkları çalışmaların meyvesini Cumartesi günü mutlak surette almışlardır. Çünkü güreşleri izlemeye gelenler sahadaki değişiklikleri görmüş ve alanı bu hale getirenleri kesinlikle içlerinden de olsa kutlamışlardır. Ben de tebrik ediyorum.
Olumsuz yönlerine gelince; Bir defa saha içinde gerekli emniyet tedbiri alınamadı. İsteyen elini kolunu sallayıp güreş alanına girdi. İşte o rahat giriş nedeniyle güreşçisinin haksızlığa uğradığını iddia eden birinin güreşi yöneten hakemin boğazını sıkmasına ve içlerinde hanımlarında olduğu bir kalabalık grupta yine güreşçilerinin rakibini yenmesine rağmen hakemin güreşi devam ettirmesini önce güreşi yöneten hakeme sonra da kule hakemlerine hakarete varan söylemde bulunma şansını yakaladılar. Buna kesinlikle meydan verilmemeli ve etkin bir denetimle görevi olmayan tek bir kişi bile alana sokulmamalıydı. O bakımdan bana göre Zabıta Müdürü başta olmak üzere saha içinde görev yapan Zabıta Memurları ile diğer Güvenlik güçleri sınıfta kalmışlardır. Gelecek yıl bunun önlemi alınmalıdır.
İkinci olumsuzluk ses düzenindeki aksaklıklardı. Böylesine önemli bir organizasyonda ses düzenini gerçekleştireceklerin daha fazla alet edavatla alanda olmaları gerekirdi. Mikrofonların sık sık arızalanması af edilecek gibi değildi.
Bir diğer olumsuzluk ise tuvaletlerin yetersizliği ve kadınlar için tuvaletin olmayışıydı. Bunu önemli bir eksiklik olarak gördüğümün de altını çizmeliyim.
Son olumsuzluk Akbalık güreşlerinin yükünü yıllarca çeken, hiçbir Devlet desteği almadan yıllarca güreşlerin yapılmasını sağlayan Akbalıklı büyüklerin devre dışı bırakılmasıydı. Başkan Akcan konuşmasında onlara teşekkür etti ama bana göre o teşekkür yetersizdi. Başkana tavsiyem şudur. Önümüzdeki yıldan itibaren Akbalıklı büyüklerle bir araya gel, onların gönüllerini kazan ve desteklerini al. Aksi halde belirlediği hedefe varamazsın. Hatırlatmakta yarar gördüm.
Güreşlere gelince; Uzun zamandan beri böylesine kalabalık güreşçinin katıldığı güreş izlemedim desem sizleri yanıltmamış olurum. Küçüklerin yaptığı birbirinden mükemmel güreşlerin yanı sıra Baş ve Başaltı başta olmak üzere diğer boylarda yapılan güreşlerinde mükemmel oluşu güreşleri izlemeye gelenleri adeta mest etti.
Bana göre güreşlerin yıldızları bizim bölgenin güreşçileri ile Başpehlivan olan Recep Kara’ydı. Başaltını kazanan Abdülhamit Altun’a ayrı bir parantez açmak istiyorum. Müthiş güreşler yaptı ve bileğinin hakkıyla da Başaltı birincisi oldu.
Abdülhamit Altun’u takdir ettiğim bir ikinci husus ise rakibini yenip birinci olduktan sonra koşar adım tribünde kendisini izleyen hasta babasının yanına koşması ve onun elini öpmesi ve ödüllerini aldıktan sonra da yine koşar adım sevincini ve mutluluğunu babası ile birlikte tüm ailesinin yanına giderek paylaşmasıydı. Zaten Abdülhamit Altun’un gerek Akyazı’da ve gerekse şu anda bulunduğu Kocaeli’nde bu kadar çok sevilmesinin altında yatan gerçekte onun bu güzel meziyetleridir.
Gözlerinden öpüyorum Hamit, hep böyle ol, böyle kal. Bizde, güreş severlerde seni böyle analım ve hem başarılarınla hem de bu güz el ahlak ve meziyetlerinle sürekli alkışlayalım.