Akyazı Meslek Yüksek Okulu açıldığı ilk yıllarda öğrenci sayısı iki binlerle ifade ediliyordu. Bugün ise öğrenci sayımız ilk yıllardaki sayının dörtte birine kadar düşmüş durumda. İşin acı tarafı bu yıl Akyazı Meslek Yüksek Okulunun tercih edenlerin sayısı ise sadece 60.
Bu rakamlarda gösteriyor ki, Akyazı Meslek Yüksek Okulu her geç en gün öğrenci sayısı bakımından eriyip gidiyor ve bir müddet sonra da Sakarya Üniversite Rektörlüğünün talimatları ile de kapanıp gidecek.
Akyazı’nın ileri gelenleri Akyazı’ya bir fakülte açtıralım diye yırtınıp dururken, elimizdeki Meslek Yüksek Okulunu da kaybetmek üzereyiz. Sorunun bu tarafına bakan bile yok.
Akyazı yüksek eğitim konusunda neden buralara geldi diye bir soru sormamız halinde bu soruya verilecek olan cevap el birliği ile olabilir. Gerçekten el birliği ile Yüksek Okulumuzu bu duruma getirdik.
Meslek Yüksek Okulumuzun ilk açıldığı yılları şöyle bir hatırlayalım. Birçok Akyazılı Meslek Yüksek Okulunun Akyazı’da açılmasına karşı çıkmıştı. Karşı çıkanların savundukları tek konu Meslek Yüksek Okulu açılırsa Akyazı’da sosyal aktivite bakımından bazı şeylerin değişeceği ve kendilerinin bu durumdan zararlı çıkacakları şeklindeydi. Kısaca Akyazı’da kurdukları hegemonyalarının sona ereceği korkusuydu. Karşı çıkmayanları iki grupta değerlendirmemiz lazım. İlk grupta hiçbir menfaati olmadan sadece Akyazı’nın geleceğini düşünenler, ikinci grupta ise öğrencilerden maddi açıdan yararlananlar.
İkinci grupta yer alanlar birinci grupta yer alanlardan sayısal bakımından az oldukları için bugüne kadar onların dediği noktaya gelindi diyebiliriz. Meslek Yüksek Okulumuzdaki öğrenci sayımızın her geçen yıl daha da düşmesi ve bugünkü istenmeyen sayıya inmesini delil olarak gösterebiliriz.
İlçemizde durum böyleyken bir Milletvekilimiz ortaya çıktı ve Sakarya’ya ikinci Üniversite kurulacak dedi. Bu açıklamasıyla birlikte İlçeler arasında açılacak olan Üniversitenin Fakültelerinden birini ben istiyorum rekabeti başladı. Bizim yöneticilerimizden bazıları da bize bir yetmez en az üç Fakülte açılmalı diye açıklamalarda bulundular. Sakarya’mıza ne Milletvekilimizin belirttiği Üniversite kuruldu, ne de istenen Fakülteler İlçelere açıldı. Herkes söylediği ve istediği ile ortada kala kaldı.
Akyazı ve Akyazı’yı yönetenlerde yıllardan beri Fakülte konusu gündeme geldiğinde toplanıp soluğu Rektörün yanında aldık. Bu yıllarca sürdü. Benim hatırladığım en az 10 kez bu grup Rektörün yanına gitmiştir. Rektörün yanına gidildi de ne oldu. Elbette ki hiçbir şey olmadı. Gittiğimiz Rektörlerden güzel bir nasihat alıp geri döndük.
Fakülte için başvuruda bulunduğumuz Rektörler bize hep şunu söyledi.” Üniversite Rektörlüğü olarak İlçelerde açılması istenen Fakülteler için tek bir kuruş dahi veremeyiz. Çünkü bizim böyle bir paramız yok. “ Ama biz inatla hep onlara gittik ve her seferinde de aynı sözleri duyup geri döndük.
Geçtiğimiz günlerde de Oda başkanları toplanıp önce Kaymakama, sonra da Kaymakam ve Belediye Başkanını da alarak Rektörlüğe gitmişler. Bu sefer ki gidişin iki nedeni varmış. Birincisi Meslek Yüksek Okulumuzun öğrenci sayısını nasıl arttırırız. İkinci ise eğer Üniversite kurulursa Fakülte alabilir miyiz.
İlk nedenle ilgili Üniversite Rektörümüz Muzaffer Elmas giden heyet tarafından talep edilen yeni bölümlerle ilgili olarak olumlu yanıtlar vermiş ama o da heyetten bazı isteklerde bulunmuş. İkinci nedenle ilgili olarak da Rektörümüz diğer Rektörlerimiz gibi yine Siyaseti ve Ankara’yı işaret etmiş.
Demek oluyor ki, Fakülte isteğimizin yerine gelebilmesi için heyetlerimizin Ankara yolunu tutmaları ve özellikle de Cumhurbaşkanımıza ulaşmaları gerekiyor. Bazı İlçelerin yaptığı gibi.
Oda başkanlarının gerek Kaymakama gidişlerinde ve gerekse Rektöre gidişlerine ait resimlere baktığımda iktidar partisinin İlçe başkanının olmadığı gördüm. Rektörün söylediği gibi eğer bu sorun siyasilerle çözülecekse bu tür ziyaretlerde mutlak surette iktidar partisi İlçe başkanının da yer alması elzemdir. Ayrıca Akyazı olarak istediklerimizin alt yapısını yapmak zorundayız. Yani taşın altına elimizi değil gövdemizi koymak zorundayız. Aksi takdirde bu tür ziyaretler pansuman niteliğindedir bir işe yaramayacağı gibi sadece ve sadece havanda su dövülmüş olur. Bu da benim görüşümdür.
Konuyla ilgili son sözlerim şudur; Bu gidiş ve gelişler Akyazı’nın tamamını ilgilendiren hususlardır. Gerçekleşen bu toplantılarda yapılan konuşmalar ve o konuşmaların ardından yetkililerin verdiği cevapları kamuoyuna duyuracak olan sadece ve sadece basındır. Akyazı İlçeler içinde güçlü basına sahip olmasına rağmen bu tür toplantılara basın mensupları davet edilmiyorsa bunun ayıbı da her halde bize değil bizi çağırmayanlara ait olur. Bilmem anlatabildim mi?