Her nedense insanoğlu bir konuyu anlatırken isim vermeden ortaya konuşmaya bayılıyor. Hatta tek isim vereceği yerde isimleri çoğaltarak insanların dikkatlerini dağıtmaya çalışıyor.
Böyle yapanların başında siyasiler, siyesilerin başında da belediye başkanları geliyor.
Siyasiler ya da belediye başkanları birine kızdıklarında kızdıkları ile birlikte yedi sülalesini de o işin içine sokuyorlar. Bunu adeta gelenek haline getirmişler.
Aynı durum biz gazeteciler içinde geçerlidir. Bize kızan birisi saydırmaya başladığında hiç ayırım yapmaz. Hepimize saydırır.
Belediye başkanlarının bir bölümü de aynı yoldan ilerliyor. Onlarda özellikle biz gazetecilere kızdıklarında ayırım yapmaksızın hepimize giydiriyorlar.
Sıradan birileri olsalar aldırış etmeyeceğim ama onlar sıradan biri değil, onlar üzerlerinde belediye başkanlığı gibi anlamlı ve de sorumluluk yüklü olan ve de sıra dışı insanlar.
Ben şahsen Akyazı’nın ilk belediye başkanı Maksut Öztemel’in dışında kalan diğer belediye başkanlarının tamamını tanırım. Birçoğu ile de mesleğim icabı birlikte çalışmışlığım da var.
Son zamanlarda belediye başkanlarımızda bir gazeteci düşmanlığı var. İşlerine gelen konuları yazdığında ve kendisini biraz da pohpohladığında onun için senden iyisi yoktur.
Aksi bir durum söz konusu olduğunda ise veryansın etmeye, hiçbir ayırım yapmadan tüm gazetecileri kapsayacak şekilde karalamaya varan uygulama içine girerler. Bu durum geçmişte de böyleydi, bugünde böyle.
Bir önceki belediye başkanı meclis üyeleri ile birlikte gittiği Afyon tatilinde yaptığı bir konuşmada bize giydirmiş, özellikle de para musluklarını kestim onun için bana saldırıyorlar demişti.
Ben de onun bu açıklaması karşısında belediyeden kim ya da kimler para alıyor, kimin ya da kimlerin para musluklarını kestin isimlerini açıkla sorusunu sormuş bir türlü cevap alamamıştım.
Bunun üzerine yazdığım yazılar ve yaptığım yorumlarda bu konuyu işlemiş ve her seferinde de o zamanın belediye başkanını isim açıklamaya davet etmiştim.
O belediye başkanından isim açıklamasını beklerken kendimizi Cumhuriyet Savcımızın karşısında buluvermiştik. Zira belediye başkanı iki arkadaşımla birlikte beni de Cumhuriyet Savcılığına şikayet etmiş ve hakkımızda suç duyuruşundu bulunmuştu.
Yukarıda da belirttim ya, özellikle belediye başkanları karalama veya biz gazetecilere suç isnat etmeye çalışırlarken sürekli olarak bir kısım gazeteciler ifadesine yer verirler.
Bu durum dünde böyleydi bugünde aynı. Nitekim Belediye başkanı Bilal Soykan dün sosyal medya hesabından bir basın bildirisi yayınladı.
Bildiride başkan Soykan “bazı yayın kuruluşları tarafından hakkımda algı operasyonları ve yalan haberler” yapılıyor dedi. Dedi ama algı operasyonu ve yalan haber yapanları açıklamadı.
Görüldüğü gibi bu açıklama Akyazı’da hatta Sakarya’nın genelinde gazetecilik yapanları tamamını zan altında bırakan bir açıklama oldu.
Siyasilere ve belediye başkanlarına anlata anlata dilimizde adeta tüy bitti. Onlara “Açıklamalarınızı net ve kesin bir dille yapın. İsim belirtin ki aynı işi yapanlar acaba biz de bu suçlamanın içinde miyiz ?” diye düşünmesinler ve size başka bir gözle bakmasınlar dedik ama maalesef dinletemedik.
Aynı hatayı Soykan başkan da yaptı. Yaptığı açıklamada isim belirtmedi herkesi zan altında bıraktı.
Ben, olmadı başkan hatta sen de mi brütüs (brutus) diyor ve kendisinden daha net bir açıklama bekliyorum.