Önceki gün ilginç bir maç izledik. Maç hem bizim için hem de rakip için gitti geldi. Özellikle maçın 60.dakikasından sonra bizim takım sahada adeta kayboldu, ortaya rakip çıktı ve takır takır futbolunu oynadı ve bizi çökertti.
Dediğim gibi maçın son yarım saatinde bizim çocuklar bırakın koşmaya, yürümeye bile takatları kalmamıştı. Biz yürüyemez hale gelince rakibimiz ayağa kalktı sahanın hakimi oldu ve bizden almak için geldiği bir puanı da aldı götürdü ve kaybettiğimiz iki puan bizi liderlikten de etti. Halbuki biz bu maçı kazanmış olsaydık hem liderlikten düşmemiş olacak hem de rakibimizin gardını düşürecek ve yakamızdan silkeleyip atacaktık. Şimdi rakip 38 puanda ve hemen ensemizde duruyor.
İkinci yarının ilk maçını izledikten sonra iç imi bir korku kapladı. Acaba biz bu yıl da boşa mı kürek çekeceğiz korkusuydu bu korkunun adı. İnşallah bende oluşan bu bir korku inşallah geçici bir korku olur ve asla gerçeğe dönüşmez diye de dua etmeyi ihmal etmiyorum.
Bu maçta bizim takım ilk yarının son maçları gibi oynasaydı rakibimizin tozunu atardık. Skor 1-1’e geldikten sonra üstün oyunumuzu sürdürürken 29 ve 30. Dakikalarda akıl almaz iki pozisyondan yararlanamadık. Hele hele Dilaver’in bir adım önünden geçen o topa nasıl dokunamadı hala anlamış değilim. Eğer o pozisyonları golle sonuçlandırmış olsaydık 35. Dakikada ki Zahit’in attığı golü de bunlara ekleseydik maçın ilk yarısı 2-1 değil 4-1 biterdi. O skordan sonra hem saha içinde futbolcularımız, hem saha kenarındaki teknik heyetimiz hem de tribünlerdeki Sakaryaspor sevdalıları rahatlar ve ikinci yarıda da rakibimiz aynı kararlılıkla üzerimize gelemez Keçiörengücünü tutanlar hariç Atatürk stadındaki herkes maçın ikinci yarısını rahat bir şekilde ve keyifle izleyebilirdi.
Bizim çok acele oyuncularımızı 90 dakika oynar hale getirmemiz lazım. Bunu yapamazsak şampiyonluk bizim için hayal olur. Nitekim önceki günkü maçta bu olumsuzluğu çok açık ve net bir şekilde gördük. Rakip son yarım saatte bizi kendi sahamıza hapsetti ve geliştirdiği ataklarla bize ecel terleri döktürdü. Öyle ki 1 forma numarası ile sahaya çıkan Sertaç Çam’ı bile durdurmada zorlandık.
Elbette burada görev teknik heyetimize düşüyor. Sevgili teknik patronumuzun bu olumsuzluğu ortadan kaldıracak alınması gereken her türlü tedbirleri almalı ve takımımızı 90 dakika aynı ayarda yorulmadan oynayacak seviyeye çıkarmalıdır.
Maçın hakemine bu maç ağır geldi. İzmir bölgesi hakemi çok kötü bir maç yönetti. Orta hakemin kötü yönetimine yardımcıları da ayak uydurunca ortaya berbat bir hakem triosu çıkmış oldu. Çaldığı düdükleri ile hakem ne bize ne de rakibimize yaranamadı. Her iki takımın kenar yönetimi hakemin çaldığı her düdük sonrası isyanları oynadı. Hakem ise bütün bu isyanlara gülüp geçti ve bildiğinden şaşmadı.
Bu hafta yine zorlu bir deplasmana çıkıyoruz. Rakibimiz bizden liderliği alan Sarıyer. Rakibimizle sahamızda oynadığımız maçı kaybetmiştik. Bu sefer yenmek suretiyle hem liderliği tekrar onlardan almak hem de ilk yarıda aldığımız yenilginin karşılığını vermemiz lazım. Onun için belki de sezonun en kritik maçı bu maç olabilir diyorum.
Borçlarımız nedeniyle ikinci yarı için henüz transfer yapamadık. Keçiören maçı gösterdi ki, bizim mutlak surette kaliteli yeni oyunculara ihtiyacımız var. Bu konuda yönetimin canla başla çalıştığını görüyorum ama o çalışmalar yeterli olmamış olacak ki, transferi henüz açamadılar. Bize kim yardım edecekse zaman geçirmeden ve ara transfer kapanmadan etmeli ve bizde takımımızı güçlendirelim. Zaman geçer ve transfer süresi biter de biz yeni oyuncular alamamış olursak o zaman işimiz hayli zorlaşır. Onun için kim taşın elini ya da gövdesini koyacaksa hemen koymalı.
Son sözüm muhteşemlerimize olacak. Bu maçta da görevlerini en iyi yapan yine onlardı. Hele hele oyundan düştüğümüz ve top rakibimizdeyken yaptıkları o kulakları çınlatan tezahüratlar unutulacak gibi değildi. Sahada gezinen oyuncularımızı o müthiş tezahüratlar bile yürütemedi ve koşturamadı.
Bu hafta sonu gideceğimiz İstanbul deplasmanında da onlara yine çok işi düşecek. Onlar sevdikleri, gönül verdikleri takımları için yine yollara dökülecekler ve takımımızı yürekten destekleyeceklerdir. İnşallah bu defa oyuncularımız onların desteğiyle bu zorlu deplasmandan üç puanla döner hepimizi sevindirirler. Bu da benim temennimdir.