TARİH : 03.02.2012
Kıymetli Mü’minler!
Bu akşam iki cihan güneşi, ahir zaman Peygamberi Efendimiz Hz. Muhammed (sav) in doğduğu gecenin sene-i devriyesini idrak edeceğiz inşallah.
Bu kutlu doğum insanlık tarihinin en büyük hadiselerinden biri olmuştur. Asırlardan beri insanlık âlemi Onun gelişini bekliyordu. Zira Peygamber Efendimizin geleceği Hz Musa (as)’ya indirilen Tevrat ta ve Hz. İsa (as) ya indirilen İncil’de müjdelenmişti.
Bu hususu Kur’ân-ı Kerimde Rabbimiz şöyle bildirmiştir: “Hatırla ki, Meryem oğlu İsa: Ey İsrailoğulları! Ben size Allah’ın elçisiyim, benden önce gelen Tevrat’ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek, Ahmed adında bir peygamberi de müjdeleyici olarak geldim, demişti.”
Ancak İsrailoğulları müjdelenen ahir zaman peygamberinin kendi içlerinden birinin olacağını düşünüyorlardı. Böyle olmayınca da Resulullah (sav) e düşmanlık ettiler ve O nun peygamberliğini kabul etmediler. Hâlbuki Peygamber Efendimiz bütün insanlık âlemine aydınlatıcı bir nur olarak gönderilmişti.
Allahu Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor : “Ey Peygamber! Biz seni şahit, müjdeci ve uyarıcı; Allah’ın izniyle O nun yoluna davet eden ve ışık saçan bir kandil olarak gönderdik
Peygamber Efendimiz (sav): 571 tarihinde rebiu l-evvel ayının 12. pazartesi gecesi dünyaya teşrif etmiştir. O gece miladi takvime göre 20 Nisana tekabül ediyordu. Bundan dolayı her yıl 14-20 Nisan tarihleri arasında Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri yapılmaktadır.
Bu gece, 1441. yıl dönümünü idrak edeceğimiz Mevlid Kandilini Kur’an ve Sünnete uygun bir hayata dönüş için vesile kılabiliriz. Bu geceyi ihya etmek mevlid okutmak, gül suyu döküp şeker dağıtmaktan ibaret olmamalıdır.
Bu gece Rasulullah (sav) e olan sevgimizi, muhabbetimizi, bağlılığımızı yeniden gözden geçirmeliyiz. O’nun sevgisi canımızdan, malımızdan, evladu ıyalimizden daha aziz olmadıkça gerçekten iman etmiş sayılmayız. Çünkü bir hadisi şerifde şöyle buyurulmuştur: “Nefsim yed-i kudretinde olan Allaha yemin ederim ki, sizden herhangi bir kimse beni ana-babasından ve çocuğundan daha çok sevmedikçe (gerçek manada) iman etmiş olamaz.,
Kıymetli Mü’minler!
Hz. Peygamber (sav) Efendimizi sevmenin alameti ona bağlı olmak, onun ahlakıyla ahlaklanmak onun yolunu takip etmektir. Hayata bakışımızda ve yaşayışımızda onu ölçü almaktır.
Bizi O nun yolundan alıkoyan, O’nun güzel ahlakından uzaklaştıran her şeyi terk edebilecek bir şuura sahip olmaktır. Bunu merhum Necip Fazıl Kısakürek bir mısrasında şöyle dile getiriyor:
Müjdecim, Kurtarıcım, Efendim Peygamberim
Sana uymayan ölçü hayat olsa teperim.
Kıymetli Mü’minler!
Rabbimiz :“ Peygamber size neyi getirdiyse onu alın, size neyi yasakladıysa ondan da kaçının” Bir başka ayeti kerimede de “De ki, Allah’ı seviyorsanız bana tabi olun ki Allah da sizi sevsin, günahlarınızı bağışlasın
Diğer bir ayeti kerimede de Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: “Allah ve melekleri Peygamber e salât ederler. Ey mü minler! Siz de Ona salât ve selam ediniz ” yani O’na saygı gösterin ve sevin, tam bir teslimiyetle O’na bağlanın.
Özellikle bu akşam çokça salatu-sselam okuyarak Peygamber Efendimize olan sevgi ve bağlılığımızı daha da artırmaya gayret etmeliyiz..
Canım kurban olsun senin yoluna
Adı güzel kendi güzel Muhammed
Es-salatu ve-sselamu aleyke ya Habiballah
Es-salatu ve-sselamu aleyke ya Seyyidel-evveliyne vel-ahiriyn