Pazar günkü maçta gençlerimiz süper lige çıkma mücadelesi veren Kasımpaşa karşısında öyle bir mücadele örneği gösterdiler ki, aslardan ve ünlülerden kurulu rakibine 76 dakika adeta kök söktürdü ve rakibine tabiri yerinde ise dokuz doğurttu.
Kasımpaşa Adapazarı’na gelirken böyle bir direnişle karşılaşacağının hiç tahmin etmemiş hatta bunun için bir tedbir de almamıştı. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı ve gençlerimiz rakipleri karşısında müthiş bir direniş göstererek aslardan kurumlu rakiplerine adeta futbol dersi verdi.
Gol atmak apayrı bir sanat. Bunu şunun için söylüyorum. Eğer gol atma becerimiz yüzde olarak 50’nin üzerinde olsaydı inanın bizim o gençlerden kurulu takımımız ünlülerden kurulu takımı yener ve direkt olarak süper lige çıkma umutlarını bitirebilirlerdi. Gol atma becerimiz diyorum, zaten bizim takımın en büyük eksiği gol atamamak, yakalanan pozisyonları değerlendirememek. Bu eksikliğimiz olmamış olsa idi ve iyi bir golcüye sahip olsaydık inanın bugün küme düşen takımlar arasında biz olmayacaktık.
Pazar günkü maçta da penaltıdan attığımız golden sonra birkaç net pozisyon yakaladık zaten onların birini daha değerlendirebilseydik rakibimiz Kasımpaşa umduğunu değil bulduğunla yetinmek zorunda kalacaktı. Ama olmadı yine gol atamama hastalığımız nüksetti ve rakibimizde bundan yararlanıp 4 dakika içinde bulduğu iki golle bizi yenip gitmeyi başardı. Tabi bunu başarırken de yazımın başında da ifade ettiğim gibi ölüp ölüp dirildiler ve adeta dokuz doğurdular.
Pazar günkü maçta gençlerimiz giydikleri formanın hakkını fazlasıyla verdiler. Etleri ve butlarından fazlasını sahaya yansıttılar ve rakip takımın ağzını açık bıraktılar. Zira o gençlerimiz yeri geldiğinde ünlü ağabeylerine öylesine çalımlar attılar ki; o ünlülerde çalımı yedikten sonra ellerini bellerine koyup bu işin sonu nereye varacak diye hayıflanıp durdular.
Kötü yönetim bizi bu hallere düşürdü. Transfer yasağımız ise bu işin tuzu biberi oldu. Zorunlu olarak gençlerimizle sahaya çıkıp mücadele etmek zorunda kaldık. Allahları var onlarda kendilerine zorunlu da olsa güvenenleri mahcup etmedi ve sahaya çıkıp adam gibi futbol oynayıp kendilerini hem bize hem de rakip takımın varsa taraftarına yoksa da oyuncularına kendilerini alkışlatmayı bildiler.
İnşallah bu gençlerimizi kaybetmeyiz ve takımda tutmayı başarırız. Bunu başaramazsak sonumuz bu seneki gibi yine hüsran olur. Başarırsak ben inanıyorum ki bu gençlerimiz bizi mücadele edeceğimiz yeni ligimizde utandırmayacak ve tekrar düştüğümüz lige çıkmamıza katkı vereceklerdir. Ben buna gönülden inanıyorum.
Cezamız nedeniyle maçı sadece kadınlar ve çocuklar izleyebildi. Numaralı tribünde yerlerini alan seyircimiz 90 dakika boyuncu durmaksızın takımımızı desteklediler ve yaptıkları tezahüratlarla futbolcularımıza moral vermeye çalıştılar. Sesleri tatangalarımız kadar çıkmamış da olsa yine de ince ama keskin sesleri ile stadı inletmeyi başardılar.
Sonuç olarak Pazar günü Atatürk stadında mücadele dolu bir maç izledik diyebilirim. O mücadeleyi sahaya yansıtan gençlerimizi bir spor yazarı olarak kutlamak istiyorum.