AKP’nin ilçe kongresi yapıldı bitti. Dedikoduları ise hala devam ediyor. Dedikoduların biri Mustafa Yıldırım’ın seçimlere sokulmaması, bir diğeri ise ilçe başkanlığına aday olup sonradan cayanlar. Mustafa Yıldırım’ın sudan sebeplerle seçime sokulmaması bana göre bir demokrasi ayıbı. Hatta adayların Ankara’ya çağrılıp bizim adayımız filancadır denmesi de yine bana göre bir demokrasi ayıbı.
Ben bugün Mustafa Yıldırım’ın seçime sokulmaması konusunu işlemeyeceğim. O konuyla ilgili görüşlerimi bir önceki yazımda sizlerle paylaşmıştım. Benim bugün anlatmak istediğim konu seçim öncesi “ben adayım” diye dolaşan, hatta biraz da ileri giderek “beni adaylıktan kimse geri döndüremez” diyenlerin Ankara dönüşü n asıl kıvırdıklarını paylaşmak istiyorum.
önceliği ilk olarak ben adayım diye ortaya çıkan ve harıl harıl da çalışan Avukat Ali Ateş’e vereyim. Ali Ateş ilçe başkanlığı için ilk adayım diyen ortaya çıkandır. Kendisi ile konuyla ilgili olarak çok defalar görüştüm ve görüş alışverişinde bulunduk. Bir seferinde beni ziyarete de geldi. İşte o ziyaret esnasında kendisine “Genel merkeze rağmen adaylığın devam edecek mi” diye sormuştum. Aldığım cevap gayet netti. “Şartlar ne olursa olsun ben adayım. Adaylıktan asla vazgeçmem”
Bu sözler ve düşünce ile yola çıkan ve yola çıktığı andan itibaren görüşme yaptığı tüm partililere de bu görüşlerini söyleyen ve birçoğunu da benimseten Ali Ateş Ankara’ya gidince ne oldu da birden bire U dönüşü yaptı dersiniz. Cevabını hemen vereyim.
Ali Ateş’e Ankara’da görüştüğü partinin yetkilileri “sen daha gençsin. Önün açık. Belediye başkanı da hatta Milletvekili de olabilirsin” dediler ve böylece Ali Ateş’i adaylık konusunda devre dışında bıraktılar.
Ali Ateş ne yaptı. Partisinin o üst düzey yöneticilerinin sözlerini dinledi ve belki ileride onların söylediği gibi bir makama gelirim dedi ve çıktığı yoldan geri dönüş yaptı. Tabi o yola birlikte çıktığı arkadaşlarını yolda bırakarak. Bunun mutlaka isimlendirilmesi lazım. Ben adını koymak istemiyorum onu da siz değerli okurlarım koysun istiyorum.
Peki Ali Ateş U dönüşü yaptı da diğerler ne yaptı. İçlerinden Yaşar Zımba’yı ayırmak isterim. Çünkü o her ne kadar ben doğuştan Ak partiliyim demişte olsa AK Parti onu henüz bünyesine kabul etmiş değil. Kısaca doku uyuşmazlığı var. O nedenle Zımba’yı bu işin dışında tutuyorum.
Peki Adem Sağlam ne yaptı. O da Ankara’dan geldi ve ben Genel Merkezin talimatlarına uyuyorum dedi ve son anda da Nail Kahvecinin listesinden yönetime girdi.
Ya Mustafa Yıldırım ne yaptı. O da ben adayım dedim. Geri dönüş yapmam. Genel Merkez istemiyor olsa bile yine de adayım diyerek diğerleri gibi U dönüşü yapmadı ve yüreklilikle sözünün arkasında durdu ve listesini hazırlayıp genel kurul salonuna öyle geldi.
Böyle durumda kimin alkışlanması gerekir. Elbette söylediği sözünden caymayan ve taviz vermeyen. Yani Mustafa Yıldırım. Bende dik duruşundan ve yürekli davranışından ötürü Mustafa Yıldırım’ı alkışlıyorum.
Bir önceki yazımın başlığı adalet bunun neresinde olmuştu. Tekrarlamakta yarar görüyorum ve gerçekten adalet bunun neresinde. Bunu da lütfen yine siz söyleyin.