olarak da tam maç gitti diye üzülürlerken kaptanın müthiş füzesi ile bir anda sevindiler. Hem bizim hem de rakip takımın kaçırdığı ve atamadığı golleri de bunlara ilave edersem kısaca dünkü maçta olmayan yoktu
Maçtan önce isterseniz güzelliklerden bahsedeyim. Maçın başlamasına saatler olmasına rağmen tribündeki yerlerini alan tatangalar maçın sonuna kadar yaptıkları şovlar yazılması gereken güzelliklerden badece biriydi. Diğer güzellik ise tecrübesiz çocuklarımızın tecrübeli ağabeyleri ile birlikte saha içinde verdikleri o müthiş mücadeleydi. O tecrübesiz çocuklarımızdan bazıları biraz dikkatli olabilseler ve tecrübesizliklerinin kurbanı olmamış olsalardı inanın bu maçın sonucu kesinlikle 2-2 olmazdı.
Bu anlattıklarım iki güzel görüntü idi. Birde o güzelliklere gölge düşüren ise genç ama kendisinden çok şeyler beklediğimiz oyuncumuz Kerem’in davranışları oldu. Kerem’in bu olumsuz davranışı maça damgasını vurdu desem sizleri yanıltmamış olurum.
Kerem bir kayboldu pir kayboldu. Uzun zamandan beri de ir türlü kendini bulamıyor. Dünkü maçta kendinden beklenen oyununu sergileyemeyince hocası onu oyundan alınca olanlar oldu. Kalkan tabelada kendi numarasını gören Kerem bir anda sinirlendi ve etrafını kırmaya başladı. Kerem bununla da yetinmedi ve tribündeki bazı taraftarlarla da tartıştı ve Kerem güçlükle yedek kulübesine oturtuldu. Onun yüzünden tribünlerde kısa süreli karşılıklı tartışmalarda yaşandı.
Kerem’e tavsiyem şu; Genç ve büyük bir yeteneksin. Daha önünde nice başarılı yıllar var. Ben dahil şu anda formasını giydiğin Sakaryaspor için canını bile vermeye hazır taraftarlar senden takımına katkı yapmanı ve takımını sırtlayıp götürmeni bekliyor. Oyundan alınıp saha dışına çıkarken yaptıklarını sana hiç mi hiç yakıştıramadım. Ne kadar büyük futbolcu olursan olu, giydiğin formanın senden daha büyük olduğu gerçeğini asla unutma. Ben seni olumsuz davranışlarınla değil attığın o şapka çıkarttığım gollerini tekrarlarken görmek istiyorum.
Gelelim maça; Uzatma dakikaları maçın tamamına eş değerdeydi. 90 dakika içinde iki gol izleyen sporseverler 5 dakikalık uzatma içinde de iki gol birden izleme şansı buldular. Hele hele bizim attığımız o müthiş ikinci golü izleyemeyenler inanın çok hayıflanacaklardır.
Maç ın b.azı bölümlerinde ve özellikle de uzatma dakikalarında yerlerimizde fazla oturamadık. Hop oturup hop kalktık. Aynen Büyükşehir Belediye başkanımız Zeki Toçoğlu gibi.
Yediğimiz ilk golde hatası olmayan oyuncumuz yok gibiydi. Gol geliyorum dedi ve geldi. Attığımız ilk gol ise takipçiliğin sonucunda geldi. Golümüzü atan genç oyuncumuz Doğan Seçkin’i kutluyorum.
Dediğim gibi uzatma dakikaları gerçekten maçın tamamından daha heyecan vericiydi. Bu dakikalar içinde yediğimiz golle yıkıldık ve eyvah maç gitti dedik ama bir dakika sonra kaptanımızın müthiş füzesi ile bu defa yıkılan onlar sevinen biz olduk. Bu defa maç gitti ama geri geldi demeye başladık.
Attığı o müthiş füze için kaptanımıza ayağına sağlık diyorum ve o müthiş golü stadı dolduran tüm sporseverler gibi bende ayağa kalkıp alkışladığımı ifade etmekte bir beis görmüyorum.
Pazar günkü maçı onlarda kazanabilirdi bizde kazanabilirdik. Çünkü her iki takın öyle akıl almaz golleri kaçırdılar ki, sormayın gitsin. Özellikle A.Kadir ve Gazenfer’in kaçırdıkları akıl alacak gibi değildi.
A.Kadir’e takımda senden başka 10 oyuncunun daha oynadığını unutma diyorum. Topu ayağına aldı mı bir türlü arkadaşlarına vermiyor. Bu huyundan vazgeçer ve yerinde paslarla arkadaşlarını beslerse daha da büyür. Hatırlatayım istedim.
Hakeme gelince; Ankara bölgesi hakemi maçın skoruna doğrudan etki yaptı desem sizleri yanıltmamış olurum. Hakem Bülbül iki penaltımızı vermedi. Ayrıca kart çıkartmakta da geç kaldı. Nitekim bir sarı kartı olan bize ilk golü atan Ayhan Evren’e birkaç dakika sonra yaptığı harekete de sarı kart göstermesi ve iki sarı karttan oyun dışı bırakması gerekiyordu.
Sonuç olarak Bandırma gibi güçlü bir takımdan bir puan almamız başarıdır. Üç puan almış olsaydık daha büyük başarıya imza atmış olacaktık. Kısmet değilmiş.