Geçtiğimiz haftayı Akyazılılar olarak derin üzüntü içinde geride bıraktık. Haftanın bitimine bir gün kala çok değerli kardeşim, Belediyemizin eski Başkanı Yaşar Yazıcı’yı kaybettik.
Eşiyle birlikte yakınlarının ziyaretine giden güzel kardeşim eşini yakınına bıraktıktan sonra dışarı çıkıyor ve yakınındaki bir camiye gidip namazını kılıyor. Namazını kıldıktan sonra park ettiği yere gelip arabasına biniyor. İşte o anda kalp krizi geçiriyor ve ruhunu yüce mevlasına teslim ediyor. Bütün bu anlattıklarımı sosyal medyada yayınlanan kamera görüntülerinde görebilirsiniz.
Vakti saati gelen her canlı ölümü tadacak. Bunu biliyor ve inanıyoruz. Yaşar kardeşimin de vakti geldi ve emaneti teslim etti. Ancak her şeyde olduğu gibi ölümünde de hayırlısı var. Ne mutlu ki, değerli kardeşim namazını eda ediyor, arabasına gelip biniyor ama hareket edemiyor. Arabasında abdestli bir şekilde de geçirdiği kalp krizi sonrası ömrünü tamamlıyor. İşte güzel ölümlerden biridir Yaşar Yazıcı’nın bu ölümü. Allah’ım hepimize hayırlı yaşam ve hayırlı ölümler nasip etsin.
Şimdi bana Yaşar Yazıcı’yı anlat deseniz inanın istediğim gibi anlatmakta zorlanırım. Çünkü Yazıcı kardeşimin o kadar fazla meziyetleri vardı ki, birini anlatsam diğerini atlayabilirim. Ancak şu kadarını söyleyip o soruyu cevaplamış olayım.
Yaşar Yazıcı süper beyefendi, büyükle büyük, küçükle küçük olabilen. Herkesi dinleyen, kendisinden destek isteyenlere imkanlarını zorlamak suretiyle fazlasını veren, iyi niyetli, yüreği sevgi dolu, iyilik yapmak için sürekli gayret gösteren müthiş bir insandı.
Ben Yaşar Yazıcı’yı tanımak ve onunla birlikte çalışmış olmaktan büyük mutluluk duydum ve zevk aldım. Belediye Başkanlığı süresi içinde kendisini en çok eleştiren olmama rağmen daha bir gün o güzel gülüşünden, o sevimli davranışlarından hiç vaz geçmedi. Kısaca birileri gibi hiç mi hiç kırılmadı, küsmedi ve bizim için savcılığa gidip suç duyurusunda bulunmadı ve mahkemeye vermedi. Böyle bir Belediye başkanı bir daha gelir mi? bilmiyorum hatta zannetmiyorum.
Hizmetlerine gelince; İmkanlarını zorlayarak Akyazılılara hizmet etmeye çalıştı. Yaptıkları çok oldu, yapamadıkları da oldu. Neticede yüreğindeki hizmet aşkını Akyazı’da görmeyen kalmadı. Görev yaparken makam odasının kapısı ardına kadar açıktı. İsteyen elini kolunu sallayıp odasına girer, isteğini söyler giderdi.
Yaşar Yazıcı’nın en büyük özelliklerinden biride basın mensuplarına olan sevgisi ve saygısıydı. Her 24 Temmuz’da hiçbir Belediye başkanının yapmadığını yapar ve Sakarya’da görev yapan tüm meslektaşlarımı bir araya toplar, birlikte yemek yer ve onlarla sohbet eder giderlerken de hediyelerini takdim ederdi. Kısaca Yaşar Yazıcı tam bir ifadeyle BASIN DOSTU bir Belediye Başkanıydı.
Yaşar Yazıcı’yı anlatmak zor bir iş. Onu tanımak için onunla birlikte çalışmak, yaptıklarını görmek gerekir. Benim Yaşar Yazıcı için söyleyeceğim son sözler şudur; Yaşar Yazıcı güler yüzlü, sevecen, kin ve nefreti olmayan, yüreği insan sevgisiyle dolu, sevgide ve saygıda asla kusur yapmayan adam gibi adamdı.
Onun gibi idareci ve adam bulmak zordur. Yaşar Yazıcı rüzgar gibi geldi, esti ve rüzgar gibi de genç yaşında aramızdan ayrılarak yüce mevlasına kavuştu.
Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun. Geride bıraktığı annesine, eşine, çocuklarına ve tüm yakınlarına sabır ve başsağlığı diliyorum. Kısaca hepimizin başı sağ olsun. CAN KARDEŞİM BENİM. SENİ ŞİMDİDEN ÇOK ÖZLEDİM.
Yazımı Belediye Başkanımız Bilal Soykan’a ve yardımcılarına teşekkür ederek noktalamak isterim.Yaşar Yazıcı’nın vefat haberini alır almaz nefes almadan İstanbul’a koşar adım giden, işlemlerini tamamlayarak cenazesini Akyazı’ya getiren, cenaze günü tam bir ev sahipliği yapan, her halinden üzüntüsü net görülen Bilal Soykan’a, Başkan yardımcılarına ve de birlikte çalıştığı mesai arkadaşlarına bu güzel davranışlarından dolayı bir Akyazılı olarak teşekkür ediyorum.