Şimdi size bir soru sorsam ve o sorunun cevabı için üç şık versem hangisini seçerdiniz diye de o sorumu noktalasam acaba nasıl bir cevap verirdiniz. Sorum şu; Size göre “Vefa” nedir. Üç şık da şöyle; “Vefa” İstanbul’da bir semt adıdır. “Vefa” dünyaca ünlü boza adıdır. Son alarak da “Vefa” yapılan iyilikleri unutmama, iyilik yapanlara misliyle ve daha güzeliyle karşılık vermeye devam etmedir.
Herkes kendi düşüncesine göre bir yanıt verir ama ortak noktada buluşulacak olan cevap ise “Vefa”yapılan iyilikleri unutmama, yapılan iyiliklere daha fazla iyilik yaparak ve de güzellik katarak karşılık vermelidir olur. Cevabın aslı da doğrusu da kesinlikle budur. Diğer cevaplar ise sadece kendini kandırmadan öteye gidemez. Çünkü Vefa’ yı unutmayanlara insanlar Vefakar derler.
Yıllar öncesinde başlayan güzel dostluklar, abi-kardeş ilişkileri ve kurulan o dostluk bağı nedeniyle yaşanan güzellikler bir kalemde silip atılamaz. Atılmamalıdır da. Maalesef bu doğruyu herkes bulamıyor. Bu da ahde vefa duygusu taşıyanları üzüyor.
“Vefa” duygusu çok önemli bir duygudur. O duyguyu herkes yaşayamaz. “Vefakar” insanlara da bu devirde rastlamak güçtür. “Vefa” ve “Vefakarlık” her insanda bulunması gereken en güzel hasletlerden biridir. Çünkü Vefalı ve Vefakar olan insanları başta yüce mevlamız olmak üzere herkes sever.
“Vefakarlığın ” zıddı ise “Nankörlüktür” Yapılan iyiliklere kötülükle karşılık verilmesi, iyiliklerin çok çabuk unutulması, kendi istekleri olmayınca yapılan tüm iyilik ve güzelliklerin bir çırpıda silinip atılmasıdır. Bunan adına da “Nankörlük” denir.
Yaşadığımız şu dünyada sürekli iyilik yaptığınız, yıllarca sırtınızda taşıdığınız insanlardan tek bir beklentiniz olur. O da bu güzel ilişkiyi sonuna kadar sürdürmektir. Bir beklenti yerine gelmedi diye o güzel ilişki ve düşünce Nankörlüğe dönüşürse işte orada durmak, o insanlardan sakınmak ve uzak durmak gerekir. Aksi halde o kişi ya da kişiler Nankör davranışlara alıştığı için size her zaman zarar verebilir. O nedenle onlardan uzak durmakta yarar vardır.
İnsanları değiştiren en önemli unsur hiç ummadığı bir yere gelmesidir. Nereden geldiğini çok çabuk unutan ve geldiği veya bulunduğu yerin ağırlığını kaldıramayanlar Vefa duygusunun da ne olduğu pek bilmezler. Fertler arasında Vefakarlık olmayan toplumlarda güven ve huzurda olmaz. Vefakarlık dostlukların devamını da sağlayacağından sosyal dayanışmayı daha güçlü kılar.
Kibire gelince; Kibir’in anlamı insanları küçük görmek, kendisini başkalarından üstün görmektir. Kibirle ilgili hem yaradanımızın emirleri hem de Peygamber Efendimizin hadisleri açık ve nettir. Kibirli insanları yüce mevlamız ve Peygamber Efendimiz nasıl sevmiyorlarsa insanlarda sevmezler. Kibirli insanların toplumda yerleri yoktur. Kibirli insanlara baktığınızda yürürken, otururken, konuşurken küçük dağları ben yarattımhavası estirirler. Kibirli insanlar gerçek manada tehlikelidirler. Allah hepimizi bu tür insanlardan korusun.
Kibir’in zıt karşılığı ise tevazudur, alçak gönüllülüktür. Toplum içinde tevazu ve alçak gönüllülük gösteren insanlar hayli sevilir ve de sayılırlar. Onun için üç günlük dünya da nankör ve kibirli olmamak gerekir ve olmamak içinde gereken ne ise o yapılmalıdır.
Vefa ve Vefakarlığın sözlük anlamını bilmeyenler günün birinde bulundukları yerlerden ya da makamlardan inip normal hayata döndüklerinde o anlamadıkları ya da işlerine gelmediği için anlamak istemedikleri her ikisinin de kendileri için geçerli olduğunu görecekler ama o zaman iş işten geçmiş olacaktır.
Benim bir merakımda bu tür düşünce içinde oldukları için yapılan her güzelliği ve iyiliği istediği bir şey yerine getirilmedi diye bir çırpıda elinin tersiyle itenlerin o ittikleri insanlarla mahşerde nasıl hesaplaşacakları konusudur. İşin hiç unutulmaması gereken yeri de burasıdır. Çünkü orada hak vardır, hukuk vardır ve orada hesap vermek çok ama çok zor olacaktır.