Ligler başladığından beri As Akyazıspor’u sadece iki kez izleyebildim. İlk maçında 45 dakika, ikinci maçında ise tamamında izleme şansım oldu. İlk yarısını izleyebildiğim ilk maçta üç gol vardı. Bunlardan ikisini As Akyazı, diğerini ise rakip takım atmıştı. İlk yarının sonucu 2-1 As Akyazı lehineydi. Sonra ben Sakaryaspor maçını izlemek için maçtan ayrıldım ve maçın sonucunu sorduğumda ise ilk yarı skorunun değişmediğini öğrendim.
İkinci izlediğim maç ise Pamukova maçı oldu. P.Ova Gençlergücü maçı berabere tamamlandı ve iki takımda birer puana razı oldu. İzlediğim bu maçta As Akyazıspor’u beğendiğimi söyleyemem. Saha içinde görev alan oyunculara baktığımda bizim takımın iyi oyunculardan kurulu olduğunu görüyorum. Usta ayaklardan oluşan bir takımın daha iyi futbol oynaması ve rakibini de güzel futbol oynayarak yenmesi lazım.
As Akyazı iyi oyunculardan kurulu ama bu maçta doldur boşalt sistemiyle oynadı. Uzun toplar atarak ileride oynayan Oğuzhan’la birlikte diğer ileri uç elemanlarını pozisyona sokmak istediler ama başaramadılar. Kendi sahanda oynarken böyle doldur boşalt yaparsan ve top benden gitsin de nereye giderse gitsin dersen başarılı olamazsın. Bunun altını çizmeliyim.
Dediğim gibi As Akyazı bu maçta hücumda bir türlü çoğalamadı. Gol umutlarını sadece Oğuzhan’a bağlarsan olmaz. Yanında oynayan diğer ileri uç elemanlarının da Oğuzhan’a katkı vermeleri lazım. Aksi halde golü bulmakta zorlanırsın. Nitekim As Akyazı bu maçta golü bulamadı.
As Akyazı kötü oynamasına rağmen birkaç pozisyon buldu. Özellikle Tolga’nın ceza alanına topla girdikten sonra kaleye cılız şut yerine penaltı noktasında bulunan Oğuzhan’a o topu aktarsa Oğuzhan’ın topa daha sert vurma ve gol atma şansı fazla olurdu. Tolga pas yerine şut atmayı tercih edince o güzelim pozisyonda yok olup gitti.
Birde Oğuzhan’ın düşürülmesine hakemin devam demesi ve penaltıyı vermemesi As Akyazı için şanssızlıktı. O pozisyondan sonra epey kritik yapıldı. Kimilerine göre Oğuzhan düşürüldü. (Bende o görüşteyim) Kimilerine göre ise faul vardı ama Oğuzhan’ın düşeceği kadar sert bir müdahale değildi ve de Oğuzhan o müdahaleden sonra düşmekte geç kaldı. Hakemde o nedenle devam dedi şeklinde fikirler ortaya atıldı. Ben yine hala aynı görüşteyim ve Oğuzhan’a rakip oyuncu tarafından yapılmış bir faul var. Sert ya da yumuşak yapılmış önemli değil. Burada önemli olan faulün yapıldığı ve yapılan hareketinde ceza alanı içinde olduğudur. Öyleyse hakemin tereddüt etmeden penaltı noktasını göstermesidir. Kurallar bunu gerektiriyor.
Maçın kritiğine hakemle başlamak sonra da oyuncularda devam etmek istiyorum. Maçın hakemi çok kötü bir yönetim gösterdi. Buda maçın kalitesine yansıdı. Sarı kartı hayli fazlaydı. Kırmızı kart birde kaldı ama hakem maçı kötü yönettiğini bildiği için kırmızı kart sayısını arttıramadı. Şayet arttırmış olsaydı bu kartların birçoğu bizim oyunculara çıkardı. Buda benim görüşüm.
Neden böyle söylüyorum açıklayayım. Bizim takımın çoğunluğu generallerden kurulmuş bir takım. Asker sayısı yok denecek kadar az. Maç sırasında generaller sadece emir verdi ve az sayıdaki askerde verilen o emirleri güçleri yettiği kadarı ile yerine getirmek için gayret s arfetti. Hal böyle olunca saha içindeki mücadele maalesef istenen seviyeye çıkmadı.
Takımdaki generaller saha içinde üzerlerine düşeni yapmadıkları ve de güçleri tükendiği için olsa gerek hakemle fazla haşır neşir oldular. Hakemin çaldığı her düdüğe ve verdiği her karara itiraz ettiler. Eğer bu maç deplasmanda oynanmış olsaydı ve de bizim oyuncular böyle itiraz etmiş olsalardı inanın bizim takımın yarısı kırmızı kart görürdü.
Yasin’in neden atıldığını oturduğum yerden anlamam elbette ki mümkün değil. Hakem Yasin’e hiç tereddüt etmeden direkt kırmızı kartını çıkardı. Tribünde maçı izleyen hemen hemen herkes gibi bende Yasin herhalde küfür etti ki, direkt kırmızı kartı gördü dedim. Maç sonrası yaptığım istihbaratta ise Yasin’in ne söylediğini öğrenemedim ama küfür etmediği yolunda kuvvetli bilgilere ulaştım. O zaman da hakemin dürüstlüğünden şüphelendim. Bunun da altını çiziyorum.
Hakem maçı yanılmıyorsam 6 dakika uzattı. O uzatmalarda her iki takım müthiş bir mücadele örneği gösterdi. Uzatmalarda top iki kale arasında adeta mekik dokudu. Her iki kalecide uzatma dakikalarında birer müthiş kurtarış yapıp alınan bir puanda pay sahibi oldular.
Benim bizim takımın oyuncuları ile cezalı yöneticiye sözüm şu olacak. Yönetici nerede olursa olsun bu kadar agresif olmamalı. Maçı daha sakin izlemeli ve saha içindeki oyuncularını da kendini örnek göstererek sakinleştirmeli.
Oyunculara önerim şudur. Çeneniz yerine ayaklarınız çalışsın. Hakemin çaldığı her düdüğe ve verdiği her karara bu maçta olduğu gibi itiraz ederseniz çok kırmızı kart görürsünüz. Bizim takımdan kaptan Hasan’ın mücadelesini ve hırsını çok beğendim ama kaptanlığını beğenmedim. Zira saha içinde sadece kaptan konuşur, diğerleri onu dinler. Beğendiğim bir diğer oyuncumuz ise sağ kanat savunucusu oldu. Çalışkan ama tecrübesiz. Biraz tecrübe edinirse takıma daha çok yararı olur.
Rakip takımdan ise kaleci, 5-7 ve 10 numaralı oyuncuları beğendim. Bizim seyirci 10 numaraya fazla tepki gösterdi ama keşke bizim takımda da öyle birkaç 10 numara olsaydı.
Bir önerimde teknik patronumuza olacak. Bir takımın teknik patronu ucuz bir şekilde ceza almaz ve takımını saha içinde yalnız bırakmaz. Benim teknik patrona tavsiyem yöneticine söylediğim gibi maç esnasında daha sakin olmandır. Verilen kararlar yüzünden fevri davranış sergilersen oyunu okumakta zorlanırsın ve de hakem tarafından tribüne gönderilirsin. Bunu yapma. Çünkü sen tecrübeli bir spor adamısın.
Yazımı kulüp ve belediye başkanımıza bir ricada bulunarak noktalamak istiyorum. Ricam şu; maçlarda tribünde görev yapan basın mensupları için yedek kulübelerinin bulunduğu yerin arkasında bir yer yaptır. Zira belli bir oturacak yerimiz için maçları