Bugün Kuzuluk’ta tamamlanan Tabiat ve Orman parkın açılış töreni vardı. Ben de hem töreni izlemek hem de neler yapıldığını yerinde görmek için tören yerine gittim.
Zaman zaman çiseleyen yağmur, zaman zaman hafif şiddette esen rüzgar ve zaman zaman da güneşin kendini gösterdiği tören güzel başladı. Ama güzel tamamlanamadı.
Belediye başkanı Hasan Akcan kürsüye çıkıp konuşmasını yaparken konuyu yollara ve asfalta getirince töreni izlemek ve törenden sonra da başkanla görüşüp her tarafı delik deşik olan ve sürekli toz yutmaktan adeta hayatlarından bezen, mahalle arasına kurulan şantiyenin getirdiği olumsuzluk, görüntü ve gürültü kirliliğinden usanan tüm bu olumsuzlardan nasıl ve ne zaman kurtulabileceklerini anlatabilmek için parkın açılış törenine katılan Kuzuluk Şose Mahallesinden bir grup bayanlardan birinin oturduğu yerden Sayın başkan bizim yolumuz ne zaman asfaltlanacak. Artık dayanacak gücümüz kalmadı şeklindeki sözüne bakın Başkan nasıl cevap verdi.
Başkanın cevabı aynen şöyle oldu; “ Kuzuluk Mahallesinde alt yapı çalışması sürüyor. Bu çalışma tamamlanana kadar çatlasınız da patlasınız da size asfalt yok”
Allah aşkına sorarım size. Yaklaşık iki yıldan beri yolları bozuk olan, sürekli toz yutmak zorunda kalan, bu nedenle kapılarını pencerelerini açamayan, balkonlarında oturup çaylarını yudumlayamayan Kuzulukluların bu haklı isteğine bir Belediye başkanı hem de başkan olmadan önce yıllarca öğretmenlik ve idarecilik yapmış biri böyle mi cevap verir.
Sana o soruyu soranlar birer insan. Hem de hanımefendi. Aynı zamanda da seçmen. Sıkıntıları var. Hazır seni kürsüde yakalamışken (Çünkü başka yerde seni bulma şansları yok) yollarımızı ne zaman asfaltlayacaksınız diye sormuş. Ne oldu. Seni rencide mi ettiler. Sana hakaret mi ettiler. Hayır. Öyleyse ne oldu da onlara bir cevap verme gereği duydun.
Ben söyleyeyim. Sen henüz siyasetçi olamadın. Siyasetçinin hoş görüsüne, siyasetçinin kızsa da kızgınlığını belli etmeyenlerin seviyesine henüz ulaşamamışsın. Hemen kızıp o anda aklına geleni söyleme alışkanlığını halen sürdürüyorsun.
Bu durum sana yakışmaz başkan. Sen belediye başkanısın ve siyaset yapıyorsun. Her zaman seni pohpohlamazlar. Zaman zaman da soru sorarlar. Sen de o konuda ne biliyorsan insani ölçüler içinde cevaplarsın. Olur biter. Ne ortam gerilir. Ne sen kızarsın. Ne de karşındaki insanları kızdırır ve küstürürsün. Her şeyin başı hoşgörülü olmaktır. Senden de beklenen budur.
Sorulan o soru üzerine öyle cevap vereceğine “Hanım kardeşlerim, sıkıntınızı biliyorum. Ben de sizlerle beraberim. Bu konu Büyükşehir Belediyemizin işi olduğu için bizim belediyemizi ilgilendirmiyor ama ben sizin belediye başkanınızım. Sizin sıkıntınız benim sıkıntımdır. Bu konuda merak etmeyin elimdeki tüm imkanları kullanıp sorununuzu çözme konusunda size söz veriyorum “ deseydin neyin eksilirdi. Hiçbir şeyin eksilmez bilakis daha büyür, daha saygın ve daha da sevilen bir başkan olurdun. Ama sen bu yolu seçmedin. O nedenle hem yaptığın o açıklamayı hem de tören sonrasında ikram yerine girerken seninle konuşmak isteyen o hanımefendilerle karşılaşmamak için ördürdüğün etten duvarı yakıştıramadım sana başkan. Bundan sonra yapman gereken tek bir davranış biçimi var o da, o hanımefendilerden özür dilemendir.
Bir sözüm de evlenene kadar komşum, evlendikten sonra Akyazı’da oturmaya başlayan sevdiğim ve saydığım bir ailenin de kızı olan güzel kardeşime olacak. Gelişen bu istenmeyen olayın hemen akabinde “Kendilerini küçük düşürdüler” şeklinde konuştuğunu duydum. Eğer o sözü söylemişsen sana yakıştıramadığımı ve de üzüldüğümü söylemeliyim. Gelişen ve istenmeyen o olayda asıl küçük düşen senin tarafını tuttuğundur. Bilmeni istediğim için köşeme taşıdım.