Acısıyla tatlısıyla bir dini bayramımızı daha geride bıraktık. Bayramlar insanların birbirini ziyaret ettiği, küçüklerin büyüklerinin yanlarına gidip ellerini öptüğü, büyüklerinde ellerini öpen küçüklere şeker, çikolata ve harçlık verdiği önemli bir gündür.
Kurban bayramını Ramazan bayramından ayıran en önemli özellik kuşkusuz kesilen kurbandır. Ekonomik gücü yerinde olanların kestiği kurban etlerinden sıkıntı çekmekte olan fakir fukaranın yararlanıyor olması bu bayramı özel kılmıştır.
Kurban bayramı nedeniyle uzunca bir tatil yapan çalışan kesim Pazartesi gününden itibaren mesailerine başlayacak ve üstlendikleri görevlerini eksik yerine getirmek için gayret içinde olacaklardır. Bayramların birlik ve beraberliğe, huzur ve güvene önemli katkı sağladığının bilincinde olmamız gerektiğini hatırlatarak bende tüm okurlarımın, yüce milletimin ve tüm İslam aleminin bayramlarını kutluyorum.
Şimdi bu yazıyı yazma nedenine geleyim;
Bayramlar birlik ve beraberliği simgeler dedik. Huzur ve güveni tesis eder dedik ama özellikle huzur ve güven konusunda sınıfta kaldığımızı söyleyebilirim. Çünkü geçmiş bayramlarda olduğu gibi bu bayramda da ateşlenen silahlardan çıkan o dayanılmaz gürültüyü duymak ve sinemize çekmek zorunda kaldık.
Bu tür önemli günlerde neden silah kullanırız inanın anlamakta zorlananlardanım. Sevindiğimizde, üzüldüğümüzde, mutlu ya da mutsuz olduğumuzda silahımıza sarılıp ateşlemek o silahı kullananlara ne kazandırırı bilen varsa rica ediyorum bana da anlatsın bende öğrenmiş olayım.
Akyazı’da oturan meslektaşlarım bu bayramda geçmiş bayramlara nazaran daha fazla silah atıldığını söylüyorlar. Oturduğum Kuzuluk Mahallesinde de durum aynıydı. Kurban bayramında yakılan mermilerin hesabını yapmak her babayiğidin harcı değildir diye de eklemek istiyorum. Ayrıca şunu da eklemek istiyorum.Her şerde aynımıdır bilmiyorum ama Kuzulukta silah sesleri artık dayanılmaz noktalardadır. Bu duruma mutlak surette bir çare bulunmalıdır.
Birileri sevinçlerini ya da kederlerini silahlarına sarılarak onu ateşlemek suretiyle ispatlamaya çalışırken diğerlerinin onların silahlarından çıkan gürültüyü çekmek zorunda kalıyor. Bu duruma seyirci kalmamak lazım..
Kuşkusuz burada ilk görev güvenlik güçlerimize düşüyor. Sayıları az, sorumluluk alanları hayli fazla ama yine de caydırıcılık açısından yapılması gerekenleri yapmalarını da güvenlik güçlerimizden bekliyorum.
Bu konuyla ilgili olarak İlçemiz Müftüsüne de önemli görev düştüğünü hatırlatmak isterim. Müftümüz bu konuyla ilgili olarak ayda bir gerçekleştirdiği toplantılarında emrinde olan din görevlilerine silah atmanın sakıncalarını, boşuna mermi atmak suretiyle uğramakta oldukları ekonomik zararları, insanları rahatsız etme gibi bir haklarının olmadığı hususunu camilerde cemaata anlatma talimatı vermelidir. İlave olarak da din görevlileri boşu boşuna mermi sıkıp ekonominizi bozmayın. Cebinizdeki paranın cüzi bir bölümünü camilere, kuran kurslarına ya da hayır Kurumlarına vermeleri halinde defterlerine yaptıkları o yardımın sevap olarak işleneceği hususunu konuşmalı ve insanları o yöne yönlendirmelidirler. Böyle bir uygulamanın olumlu sonuçlar vereceğine inanıyorum. Tabi bu arada güvenlik güçlerimizde boş durmamalı ve konuyla ilgili yapmaları gerekenleri mutlaka yapmalıdırlar.
Bu konuda Akyazılılar alarak bir ve beraber olmalıyız. Güvenlik güçlerimize yine bu konuda yardımcı olmalıyız. Birileri zevk duyacak diye bizler onların yarattığı olumsuzlukları duymazdan ve görmezden gelmemeliyiz. Sevinç ve mutluluklarımızı hatta kederlerimizi yaşamanın bir başka yolunu bulmalıyız. Bulunacak olan o yol kesinlikle başkalarını rahatsız etmeyecek bir yol olmalıdır.
Aklıselim her Akyazılının bu konuda hassas olması gerektiğini hatırlatmakta istiyorum. Sevinenlerin sevinçlerini, üzülenlerin de üzüntülerini silah kullanmak ve etrafa korku salmakla göstermemesi gerektiğinin altını bir kez daha çiziyorum ve akli selim herkesi silah kullanmamaya davet ediyorum.