Sakaryaspor belki de bu sezonun en kötü futbolunu Pazar günü oynadı. Bu kadar kötü futbola rağmen kazanmış olmamızı ben şahsen şansa bağlıyorum. Bir takım düşünün şampiyonluğu hedef tahtasına oturtmuş. Ancak lige çok kötü bir başlangıç yaparak daha sezonun başında hedefinden hayli uzaklaşmış. Daha sonra toparlanmış ve üst üste maçlar kazanarak bulunduğu yerden yavaş yavaş yukarılara doğru çıkışa başlamış. Kazandığı maçlardan sadece birinde güzel futbol oynamış diğerlerini Pazar günü olduğu gibi ite kaka maçları kazanmış. İşte o takım bizim takımdı.
Maç başlamadan önce basın mensupları olarak aramızda sonuç tartışması yaparız. Olaya duygusal yaklaştığımız ve gönlümüzden o şekilde geçtiği için olsa gerek çoğu da zaman tutturamayız ama yine de yapmaktan vazgeçmiş değiliz. Bu hafta da vazgeçmedik ve yakınımda oturan arkadaşlarım maçın sonucuyla ilgili fikirleri beyan etti. Bu hafta sonuç söyleme tartışmamıza gazetemiz Spor Müdürü Ali Fikri Aşık da katıldı. Aşık bu maçta rakibimizi beşleriz dedi. Tabi dediği çıkmadı. Onun için dünkü köşesinde bizden özür dileyerek dürüstlüğünü gösterdi. Bende özrünü kabul ediyorum. Dürüst bir davranış sergilediği içinde kendisini tebrik ediyorum.
Bizim takım Pazar günü Eyüp karşısında gerçekten çok çok kötü bir futbol oynadı. Düşünebiliyormusunuz Sakaryaspor gibi kendini her zaman kanıtlamış bir Sakaryaspor kazandığı bir maçta 90 dakika içinde tek bir korner dahi atamamış kaybeden rakip ilk yarıda iki, ikinci yarıda 5 olmak üzere 90 dakika içinde 7 korner atışı kazanmış olsun. Bu sayısal durumda bizim takımın ne kadar kötü oynadığını gösteriyor.
Bizim takım bu maça çift forvetle başladı. İç sahada oynuyorsan ve kazanmak zorundaysan bu başlangıç en ideal başlangıçtır. Ancak çift forvetle maça başlayan bir takımın kanatları o kadar iyi çalışmalı ki yapacağı sağlı sollu ortalarla o forvete gol atma şansı versin. Pazar günkü maçta üzülerek ifade etmeliyim ki, kanatlardan tek bir orta gelmedi. Hal böyle olunca da bizim forvetlerimizde kendilerinden bekleneni yerine getiremedi. Hatta forvetlerimizin çoğu zaman topla buluşabilme adına kendi sahamıza kadar geldikleri bile görüldü.
Dikkat ederseniz golümüze bile rakip takımın kaptanı kendi kalesine attı. A. Aziz’in sert şutunu kaleci çelip geri gelince o top kaptanları Muharrem’in göğsüne çarpıp ağlarla kucaklaştı. Bu pozisyonda olmasa biz bugün yine ahlar vahlar arasında kaçıp giden iki puanımıza ağlar halde olacaktık.
Ekonomik bakımdan da düzlüğe çıkmaya başladığımız şu günlerde oynadığımız bu maçta sapır sapır dökülen oyuncularımızınartık akıllarını başlarına almaları gerekiyor. Sahaya çıktıklarında giydikleri o şanlı formanın hakkını vermeliler. Aksi takdirde pazar günü olduğu gibi muhteşemler tarafından sürekli olarak ıslıklanırlar. Benden söylemesi.
Dediğim gibi Pazar günkü maçta kalecimizin dışında sahada adam gibi oynayan tek bir oyuncumuz yoktu. Kaptanımız ve kalecimiz sahada gezinen arkadaşlarının dışında kalarak tek başına maçın kazanılmasında rol oynadı ve kalesinde devleşerek rakibin yüzde bir milyon diye tabir edilebilecek en az üç pozisyonda rakibe gol şansı tanımadı.
Hele hele bir pozisyon var ki, o pozisyonda geri dörtlümüz adeta apaşıp kaldı. Rakip oyuncu üç oyuncumuza öyle bir çalım attı ki, üçü de aynı anda yerlerinde çakılıp kaldı ve o da tek başına ceza alanımıza girdi ve kalecimizle karşı karşıya kaldığı pozisyonda şut yerine topu ofsaytta olan arkadaşına verince pozisyonda kendiliğinden kaybolup gitti.
Sakatlıktan yeni çıktığı için olsa gerek Ferit Erişçi çok kötü günündeydi. Orta alanda oynayan oyuncularımızın tamamı da Ferit gibi çok kötüydüler. Geri dörtlümüzde az da olsa oynamaya çalışan sadece Canberk vardı. O da geçmişte olduğu gibi kendi kulvarından ileri çıkıp ortalar yapamadı. Kanatlar çalışmayınca, orta alanda da çok top kaybettiğinizde forvetiniz de doğal olarak top alabilmek için geri gelecek.
Teknik patronun bu kötü duruma müdahalesini geç yaptığına inananlardanım. Bir teknik patronun takımı ancak bu kadar kötü futbol oynayabilir diye de düşünüyorum. Suat hocanın hem kendine hem de takımına artık bir ç eki düz en verme zamanı gelip geçmektedir. Çünkü bizim takımın bırakın üç puanı tek bir puan dahi kaybetme lüksü kalmamıştır. Bunun da altını çizmeliyim.
İşte böyle bir durumda kazandığımız maçın değeri hayli fazladır. Aldığımız üç puan hayati öneme haizdir. İnşallah bundan sonraki maçlarımızda böylesine kötü futbol oynamaz ve rakibimize de bu maçta olduğu kadar pozisyon vermeyiz. Çünkü her takım Eyüpspor v e Eyüpsporlu oyuncular gibi cömert olmayabilirler.
Eyüp spor dedim ya devam edeyim istiyorum. İç sahada oynadığımız maçlarda izlediğim takımlar arasında en beğendiğim takım şu anda lider konumunda olan Ankara Demirspor, arkasından da Vanspor geliyordu. Bunlara Pazar günkü rakibimiz Eyüp’te katıldı. Taş gibi bir takımdı pazar günkü rakibimiz. Fırsatları yakalayan oyuncuları biraz becerikli olabilselerdi bu maçın sonucu kesinlikle bizim lehimize olmazdı. Dediğim gibi uzun zamandan beri şans ilk kez bizim yüzümüze güldü diyebilirim.
Maçın hakemi bana göre iyi bir yönetim gösterdi. Rakibin oluşan bir pozisyonda düşen oyuncuları için penaltı bekledi v e hakemin dev am kararına hayli itiraz etti ama o pozisyon penaltı değildi. Hakem o pozisyonu iyi süzdü. Zaten kendisine yakındı. Hakemin bana göre tek eksik tarafı rakibin sert oyununa fırsat tanımış olmasıydı. Çıkardığı kartların rengi sarı oldu. İçlerinde kırmızı olması da gereken oyuncular vardı. Hele hele rakibin 8 numaralı oyuncusu Berkan Burak Turan’ı bu kadar neden kolladığını bir türlü anlayamadım. Maçın başından itibaren atmaya başladığı tekmeler Eyüp’e kadar köprü olurdu.
Bu hafta sonu çıkacağımız Bodrum maçı bizim için çok önemlidir. Bu maçı kazanmak zorundayız. Kazanabilmek içinde iyi futbol oynamak gerekiyor. Eyüp maçında ortaya koyduğumuz kötü futbol inşallah bu maçta tekrar etmez v e iyi futbolla rakibimizi yenip Sakarya’ya geri döneriz. Çünkü Sakarya olarak bizim bu tür başarılara, galibiyetlere, biraz da sevinmeye ve mutlu olmaya hem ihtiyacımız var hem de hakkımız var diyorum ve takımımıza Bodrum maçında başarılar diliyorum.