Kuzuluk aynı zamanda Akyazı’nın nüfus ve alan bakımından en büyük Mahallesi.
O kocaman Mahalle Akyazı Belediyesinde temsil edilemiyor. Yani Belediye Meclisinde bir üyesi dahi yok. Akyazı Belediyesinin Meclisi ayda bir olağan toplanır. Gündemindeki maddeleri görüşür ve karara bağlar.
Toplantılarda yer alan gündem maddelerinin çoğu zaman Kuzuluk Mahallesinin ismi de geçer. Özellikle de yer satışlarında ya da kiralanmasında. Son Meclis toplantısında ise Kuzuluk başta olmak üzere Belde Belediyesi iken mahalle dönüşen Altındere ve Dokurcunda Mahalle sayısının artışları ile ilgiliydi bu madde.
Altındere eskiden olduğu gibi üçe bölündü. Çünkü Altındere’nin Mecliste biri AK Partili diğeri MHP’li iki üyesi vardı onlar kendi Mahallelerini savundu. Kuzuluk ise eskiden üç Mahalleydi bu defa ikiye bölündü.
Neden çünkü Kuzuluk Mahallesinden Mecliste üyesi olmadığı için bu Mahalleyi savunan olmadı. Bu bölünme bana göre yanlış bir bölünmedir. Mahalleler bölünecekse eski hallerine getirilmesi lazım.
Nasıl ki, Altındere’de eskiden üç Mahalle vardı şimdi de üç Mahalleye dönüştü ise Kuzuluk Mahallesinin de eskiden üç Mahallesi vardı şimdi de üç Mahalleye bölünmesi lazımdı. Savunucusu olmadığı için Meclis üyeleri istediği gibi bölünmeyi gerçekleştirdi.
Kuzuluk Mahallesinin bu duruma düşmesinin sorumlusu Meclis üyesi seçildikten sonra Memuriyeti tercih ederek Meclis üyeliğinden ayrılan Bilal Soykan’dır.
Ben iktidar Partisi olan AK Parti’nin Kuzuluk Mahalle temsilcisi ile Mahallemizin hanımefendilerinden biri olan AK Parti Kadın Kolları Başkanı Oya Asana buradan çağrıda bulunuyorum. Çağrım şudur; Meclis toplantılarını takip edin.
Kuzuluk Mahallemizle ilgili maddeler görüşülürken en azından bilgi sahibi olursunuz ve Mahallemizin aleyhine bir karar çıkıyorsa karşı çıkarsınız. Bunu sizlerden bekliyorum.
FELEKTEN BİR GECE ÇALDIK
Sesleri ile Şükrü Karasakal, Yaşar Kırlak ve Kenan Certel, sazları ile Hasan Özdemir (saz) ve Ertan Medet (Klavye) Akyazılıların yakından tanıdığı ve sanatçı denildiğinde ilk akla gelen isimdir.
Bunlara ünlü sunucu Gönül dostu Remzi Armağan’ı da eklediniz mi keyiften dört köşe olursunuz. Akyazı’da bu isimlere sazında usta İsmail’le birlikte ekleyebileceğiniz başka isimlerde vardır. Her ne hikmetse bu sanatçıların değerini Akyazılıların bilemiyor olması üzüntü vericidir.
Yoğunluk nedeniyle bu konuyla ilgili olarak yazmam gereken yazımı biraz gecikmeli olarak yazıyorum ve diyorum ki, yukarıda isimlerini yazdığım ses ve saz sanatçıları geçtiğimiz Cuma akşamı Semazen Restaurantta ben dahil o geceye katılanlara muhteşem ve asla unutamayacağımız bir gece yaşattılar.
Gecede sahne alan sanatçı kardeşlerim Yaşar Kırlak ve gecenin as solisti Şükrü Karasakal müthiş eserler okudular ve özellikle üzerinden yıllar geçmiş ama asla eskimeyen ve unutulmayan şarkı ve türkülerini okurken birden beni yıllar gerisine götürdüler. Gecemizin as solisti sevgili kardeşim Şükrü bir as solistten beklendiği gibi ağır başladı, yavaş yavaş hızlandı ve sonunda öyle bir potpori patlattı ki, geceye katılanlar sahneye çıkıp kurtlarını dökme şansı yakaladılar.
O gece Alaattin Onur kardeşimle eve dönerken demek ki, bizim ara sıra da olsa böyle geceler yaşamaya, şarkı ve türkü dinlemeye ihtiyacımız var diye aklımdan geçirmeden edemedim. Çok içten söylüyorum o geride kalan bir haftanın yorgunluğu tamamen gitti ve eve gayet dinç ve huzurlu bir şekilde döndüm.
Gecemizin birde görünmeyen kahramanları vardı. Onlar geceye sesleri ile değil ama sazları ile adeta damga vurdular. Fabrikada çalışıyor ve yorgun olmasına rağmen o gece sazını adeta konuşturdu. Peki klavyede ki kardeşimiz Ertan’a ne demeli.
O gece onun çaldıklarını dinleyenlerin ortak bir görüşü vardı o da bir klavye ancak bu kadar mükemmel çalınırdı. Gecemizin bir diğer iki kahramanı daha vardı. İlki değerli arkadaşım, yıllara dayanan dostum ve meslektaşım Kenan Certel’di.
O da o gece sesini konuşturdu. Kendisine boşuna pavarotti dememişler. İkincisi ise güzel kardeşim Akyazı’nın en ünlü sunucusu Gönül Dostu Remzi Armağandı. Armağanda eskilerin unutulmaz iki türküsünü seslendirdi. Güzel sesiyle kulaklarımızın da pasını silmeyi başardı.
O gece şunu anladım. Böyle gecelere ve eğlentilere ihtiyacımız var. Onun için diyorum ki, böylesine güzel ve insanların yorgunluğunu üzerlerinden atabilecek kadar da etkili olan eğlence geceleri sıkça düzenlensin, bizlerde katılalım ve günlerin yorgunluğunu ve stres ini üzerimizden atalım.
Bu konuda kimin üzerine ne görev düşüyorsa o ü zerine düşeni mutlaka yapmalı diyorum ve bize o güzel geceyi yaşatanlara, o geceye katılmama vesile olanlara teşekkür ediyorum.