Yerel seçimlerin yapılmasına 6 aydan az bir zaman kaldı ama gönüllerinden belediye başkanlığı, belediye meclis üyeliği, muhtarlık ve azalık geçirenler çalışmalarına başladılar bile.
Özellikle iktidar partisinden Belediye başkanı olmak istiyorum diyenlerin gözü kulağı Angaradan gelecek sese işarete bakıyor. Ben adayım diye ortaya çıkanların, çıkmak için fırsat kollayanların ya da bekledikleri ışık ve ses gelene kadar sessiz kalayım diyenlerin tamamının Angarada bir adamı var. Kimileri aynı adamla kontak kurup aday olup olmayacağı yönünde karar vermeye hazırlanırken, kimileri de benim işim tamamdır ben gerekli olan işareti aldım diyerek adaylık konusunda “ben de varım” demeye hazırlanıyorlar. Gönüllerinden geçen koltuğa oturabilmek için mutlak surette bir güçlü isme ihtiyaçlarının olduğunun bilincinde olan iktidar partisinden aday adayı olacaklar o güçlü ismi bulma adına sık sık Angara’nın büklüm büklüm olan yollarını aşındırmayı sürdürüyorlar.
Yanılmıyorsam geçtiğimiz Salı günü AK Parti Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın “ Bizim partiden aday adayı olmak isteyenler torpil peşinde koşmasın. Torpil yaptırmak istenenler de bu konuda bize gelmesin. Torpil yaptırmak için bize gelenlerin istekleri olmayınca darılabilirler. O nedenle aday adayları müracaatlarını yapsın değerlendirmesini biz yaparız” şeklinde bir açıklama yapınca içimden Sayın Erdoğan torpille ilgili tüm kapıları kapattı diye geçirdim.
Bana göre işin doğrusu da budur. Aday adayları torpil peşinde koşacaklarına liyakatlarını konuşturmalılar. Aday belirleme bu şekilde yapılırsa daha sağlıklı bir karara varılır ve işin başına bu işi yapabilecek kapasitede olanlar geçebilirler. Aksi halde kim olursa olsun yeter ki bizden olsun mantığıyla hareket edilirse geçmişte yapılan yanlışlıklar devam eder ve kaybeden o yörenin insanları olur. Onun için aday belirlemenin belli bir kuralı, belli bir kriteri olmalı ki, adayların isimleri açıklandığında o yörenin insanları aday adayları içinde en uygun olanı buydu diyebilmeli.
2014 yılı Mart ayında yapılan Mahalli seçimlerde AK Partiden Belediye Başkanlığı aday adaylığı için müracaat edenlerin sayısı yanılmıyorsam 10’du. Ali Ateş, Ali Gezer, Ali Karakaş, Ali Şener Bayraktar, Bilal Soykan, Cevdet Akbaş, Hasan Akcan, Nail Kahveci, Resul Dalkıran ve Yaşar Yazıcı 2014 seçiminde belediye başkanlığı için aday adayı olan isimlerdi. Genel Merkez ince ve sık dokumadan Hasan Akcan’ı aday gösterdi ve gösterilen adayda rakiplerine önemli bir fark atarak Akyazı’nın Belediye başkanı olmayı başardı. 5 yıldan beri Akyazı’yı yöneten Hasan Akcan’ın başarılı olup olmadığının takdirini sizlere bırakıyorum.
Seçime 6 ay gibi bir zaman var ama bazıları “ben iktidar partisinden belediye başkan aday adayıyım” diyerek ortaya çıkmış durumdalar. AK Partiden ilk sesini yükselten “ben aday adayıyım” diyen ilk isim Ekrem Çoruhlu oldu. Hayırlı olsun diyorum. Bu arada siyasi kulislerde aday adaylığı için isimleri geçenler de var. Mesela eski İlçe Başkanlarından Ali Şener Bayraktar, Bilal Soykan, Mehmet Onat, İstanbul B.Ş. Belediyesinin başarılı ismi hemşehrimiz Selçuk Yaşar’ı sayabilirim. Geçtiğimiz günlerde bir araya geldiğimizde “Belediye Başkanlığına aday adayı olacakmısın” şeklindeki soruma “Bir daha İlçe Başkanı olmayacağım” şeklinde bir cevap veren Fevzi Bora’yı da bu isimlere dahil edebiliriz. Şu anda Belediye Başkanlığı görevini yürütmekte olan Hasan Akcan’ın da tekrar aday adayı olacağını düşünüyorum.
Aday adaylığı konusunu Belediye eski başkanı Yaşar Yazıcı’ya da sordum. Cevabı şöyle oldu “ Ben aday adayı olmam aday olurum” bu cevap bana enteresan geldi. Bu cevaba benim yorumum “ Yaşar Yazıcı bir başka Partiden Belediye Başkan adayı olacak” şeklindedir. Bakalım kehanetim tutacak mı?
Geçmiş dönemde aday adayı olanlardan görüştüklerim bana “Ankara ile temastayım. Oradan alacağım cevaba göre hareket edeceğim” AK Partinin Genel Başkanı Sayın Erdoğan’ın yaptığı açıklamayı dikkat aldığımızda böyle düşünenlere veya Ankara’dan ışık ve ses gelmesini bekleyenlere benim söyleyeceğim “Ankara’dan ümidinizi kesin” olabilir.
Yazımın başlığı gördüğünüz gibi son zamanların en sevilen bir türkünün adı. Ben şahsen “Angara’nın bağları, büklüm büklüm yolları” isimli türküye bayılıyorum. İşte kıvrım kıvrım olan Ankara yollarını eskitenler bakalım hedeflerine ulaşabilecekler mi? Bekleyip görmek lazım.
VURDUMDUYMAZLIK İSYAN ETTİRDİ
Önceki gün Sosyal Geliş Merkezinde önemli bir toplantı vardı. Akyazı’nın tamamını ilgilendiren toplantıyı düzenleyen SASKİ’ydi. SASKİ Akyazı sınırları içinde bir ileri biyolojik atıksu arıtma tesisi yapmak istiyor. Tesisle ilgili olarak Akyazılılara bilgi vermek için düzenlediği toplantıya üzülerek ifade etmeliyim ki, asıl katılması gereken Belediye Başkanı, yardımcıları, Fen İşleri Müdürü, Belediye Meclis Üyeleri, Siyasi Partilerin başkanları ya da temsilcileri, Sivil Toplum Kuruluş başkanları ve yöneticileri olması gerekirken, bazı Mahalle Muhtarları ile duyarlı birkaç vatandaşın dışında katılımın olmaması gerçekten üzüntü verici bir durumdu. O toplantıya katılan Çetin Sarı Belediye Meclisi adına değil başkanı olduğu kurum adına katıldığını söylediğini de belirtmeliyim.
Hazırlanan ve yapılması düşünülen projenin Akyazı’ya ne kazandıracağı, ne kaybettireceği önemlidir. Özellikle de arıtma sırasında yayacağı pis koku hepsinden önemlidir. B.Ş. Belediyesi Atıksu Arıtmalar Şube Müdürü Murat İkincinin toplantıdaki konuşmasında “ Tesisimiz pis koku yaymayacaktır” şeklindeki açıklamasına ben şahsen inanmıyorum. Bunun altını çizmeliyim. Çünkü Küçük Sanayi Sitesinde çalışmalarını sürdüren esnafın 10 yıldan fazla çektiklerini bilmeyen yoktur. Aynı olumsuzlukla karşı karşıya kalmamız halinde o zaman bunun hesabını kim kimden soracaktır. Bu da benim merak ettiğim bir konudur.
Toplantıya katılan Cumhuriyet mahallesinden bir duyarlı vatandaş kendi Mahalle Muhtarının o toplantıya katılmamasını eleştirirken, İnönü Mahalle Muhtarı Mustafa Aydın’ın konuşmasında “Nerede bizi idare edenler. Nerede Belediye Başkanımız ve Belediyenin diğer yetkilileri. Nerede Siyasilerimiz. Nerede STK başkanlarımız” diye isyan ederken, ben de Sayın Muhtarın o isyanına aynen katılıyorum. Gerçekten bizi yönetenlere “Hakikaten siz o gün o saatte neredeydiniz” diye ben de sormak istiyorum.
Bu konunun önemi büyük. Konuyu yakından takip ediyorum ve bu konuyu bir kez daha gündeme taşımak istiyorum. Araştırmalarımı yapabilmem için bana biraz süre tanıyın diyorum.