Önümüzdeki Çarşamba gününü Perşembeye’ye bağlayan gece Yüce Yaratıcı'nın insanlığa gönderdiği son rahmet elçisi, ilahi vahyin tamamlayıcısı olan Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (sav)’in doğumunun yıl dönümüdür.
Aziz mü’minler!
O’nun dünyayı şereflendireceği güne kadar beyazın siyahtan, gecenin gündüzden farkı yoktu; hayatın gayesi, yaratılışın mânâsı silinmiş, yok olmuştu. Dünyanın her tarafında cehalet, zulüm ve ahlâksızlık artmış, bir olan Allah inancı unutulmuş, insanlık korkunç ve karanlık bir uçuruma düşmüştü. Bu durumu Merhum Mehmet Akif;
“Buhranlar içindeydi, bugünden de beterdi.
Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta;
Dişsiz mi bir insan, onu kardeşleri yerdi” sözleriyle dile getirmiştir.
O'nun dünyaya gelmesiyle, insanlık için yepyeni bir gün doğdu, aydınlık bir devir açıldı.
O’nun eşyaya kattığı anlam ile zulmet perdesi aralandı, geceler gündüz oldu; kâinat kelime kelime; cümle cümle, okunur bir kitap haline geldi ve her şey âdetâ yeniden dirildi ve gerçek değerini buldu. Şairin deyimiyle;
“Yaradılmış cümle oldu şaduman
Gam gidüp âlem yeniden buldu can.
Sevgili Kardeşlerim !
Peygamberimiz (sav)'in doğum yıldönümünü anmak; O'nun elçiliğini, insanlığa getirdiği mesajları anlamak yüksek ahlakını özümsemek ve sünnetine uyma kararlılığımızı tazelemektir. Allah (c.c.)'ın "Ve şüphesiz sen, pek büyük bir ahlak üzerindesin." ayetiyle övdüğü Resulullah (sav)'ın üstün ahlakıyla ahlaklanmaya çalışmaktır. Nitekim Kur'ân-ı Kerîm'de: "Allah'ın rasûlünde sizin için Allah’a ve ahiret gününe iman edenler için güzel bir örnek vardır" buyrulmuştur.
Değerli Mü’minler!
Allah’a ve peygamberine olan sevgimiz, Allah’ın emirlerine uymayı ve yasaklarından kaçınmayı ve rasulüne tabi olmayı gerektirir. Nitekim Kuran’ı Kerim bu sevgiyi ispatlamanın yolunun Rasulullah’a (sav) itaatten geçtiğini şöyle vurgular: "De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın Allah çok merhametli ve bağışlayıcıdır.” Bir başka ayeti kerimede ise "Kim Peygambere itâat ederse, gerçekte Allah'a itâat etmistir." Buyurulur.
Bir fazilet güneşi ve hidâyet meş’alesi olan sevgili peygamberimiz bizlere neler öğretmiş, neleri emretmiş neleri yasaklamıştır? Efendimiz (sav) insanlığın madden ve manen ayakta kalması için gereken tüm kodları bizlere öğretmiştir. Tüm ilkeleri bize vaz‘etmiştir. “İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de gerçek manada iman etmiş olamazsınız” buyurarak, birbirimizi sevmeyi imanın bir gereği saymış. Toplumun salimen ayakta kalmasının en temel ilkesini bildirmiştir. Yine O, bizlere Yüce Allah’a iman edip O’nu içtenlikle sevmeyi, O’na bağlanarak ibadetlerle hayatımızı anlamlı kılmayı, doğruluğu dürüstlüğü, adaleti, emanete riayeti, hoşgörüyü, bağışlayıcı olmayı, sabrı ve tevazuyu herkesin ve her şeyin hakkını gözetmeyi, komşuluk ve akrabalık bağlarına özen göstermeyi, zayıf ve muhtaçlara yardım etmeyi, yetim ve kimsesiz çocuklara kol kanat germeyi, iyilikte yarışmayı, insanlara faydalı olmayı öğütlemiştir. Buna karşılık yapılan iyiliği başa kakmanın, yalan söylemenin, gıybetin haset etmenin, kibrin, riyakarlığın ve suizannın da kötü davranışlar olduğunu ve bunlardan uzak durmamızı istemiştir. Bize düşen de Rasulullah Efendimizin (sav) bizden yine bizim dünyevî ve uhrevî saadetimiz adına istediği şeyleri yerine getirmektir. Yüce Rabbimiz şu ayeti kerimede buna çok açık bir şekilde değinmiştir: "…Peygamber size neyi getirmiş ve emretmişse, onu alın (yapın); neyi yasaklamış ise, ondan sakının."
Muhterem Mü’minler!
Kandiller; kendimizi hesaba çekme, samimi bir tevbe ve dua ile nefislerimizi arındırma ve nefsin yanıltıcı istek ve arzularından kurtulup yeniden Allah’a yönelme imkanı sunan mübarek zaman dilimleridir. Bu anlayışla gelin Mevlid kandilini bir fırsata dönüştürelim ve Allah Rasulü’nün bize getirdiği Kur’an’a ve O’nun sünnetine bir daha sarılalım, onları hayat düsturumuz haline getirelim.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinizin Mevlid Kandilini kutluyor ve bütün insanlığa, sevgi, huzur ve barış getirmesini Yüce Allah’tan niyaz ediyorum.