TARİH : 06.04.2012
Hayat, Allah ın insanlara verdiği en önemli nimetlerden biridir. Sağlık ve afiyet içerisinde yaşanılan hayatın değerini ve bizler için ifade ettiği önemi ise kelimelerle ifade etmek gerçekten zordur. Allah Rasulü’nün ifadesiyle elde iken kıymeti bilinmeyen iki nimetten birisi sağlık, diğeri de boş vakittir. Hz Peygamber (s.a.s), bir yandan "İman dışında hiç kimseye sağlıktan daha hayırlı bir nimet verilmemiştir”ifadeleriyle sağlığın nimet oluşuna vurgu yaparken diğer yandan da: "Ölümden önce hayatının, hastalıktan önce sağlığının, meşguliyetten önce boş vaktinin, ihtiyarlıktan önce gençliğinin, fakirlikten önce de zenginliğinin kıymetini bil." sözleri ile bu nimetin heder edilmemesine dikkat çekmektedir.
Muhterem Mü minler!
İslâm insan sağlığını, korunması gereken önemli bir değer olarak görür ve ona zarar verecek şeyleri de yasaklar. İnsan, hem ruh sağlığının hem de beden sağlığının korunmasında çok dikkatli olmalıdır. Günümüzdeki teknik buluşlar, sanayileşme, şehirleşme, büyük kalabalıklarla bir arada yaşamanın getirdiği sıkıntılar, insan sağlığını tehdit etmekte, birtakım hastalıklara da davetiye çıkarmaktadır.
Sağlığın korunmasında hastalıklara karşı tedbir almak sonra da tedavi olmak gerekir. Sevgili Peygamberimiz: "Bir yerde veba hastalığı olduğunu işitirseniz oraya girmeyiniz, bulunduğunuz yerde bir hastalık meydana çıkarsa oradan da çıkmayınız.”buyurmuştur.
Muhterem Mü’minler!
Sağlığı korumak için alınan bütün tedbirlere rağmen yine de hastalık gelirse, bu defa kişiye düşen tedavi olmaktır. Hastalıklara karşı tedavi olmak dinimizin gereğidir. Bir yandan "...Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın, her türlü hareketinizde dürüst davranın, çünkü Allah dürüstleri sever” mealindeki Kur’an ayeti diğer yandan Allah Rasulü (s.a.s)’in " Ey Allah ın kulları, tedavi olunuz, zira Allah, ihtiyarlıktan başka dermansız bir dert vermemiştir" sözleri hastalıklara karşı tedbirli olmanın gerekli oluşuna işaret etmektedir.