TARİH : 30.12.2011
Muhterem Mü’minler!
İslam’ın beş temel esasından biri olan zekat, Hicretin ikinci yılında Medine’de farz kılınmıştır. Kur’an-ı Kerim’de otuz iki yerde namazla birlikte zikredilmesi bu ibadetin önemini ortaya koymaktadır. Bakara suresinde “Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin…’’ buyuran Yüce Allah Ahzab suresinde ise zekat veren mü’minlerin bağışlanacaklarını ve büyük bir mükafata erişeceklerini müjdelemektedir.
Zekat lügatte; artma, ziyadeleşme, temizlenme gibi anlamlara gelir. Dini bir terim olarak ise zekat; belirli bir malın bir kısmını, üzerinden belirli bir zaman geçtikten sonra ihtiyacı olan Müslümanlara zekat niyetiyle temlik etmek demektir.
Aziz Müslümanlar!
Kur’an-ı Kerim namazla zekâtı birlikte zikretmektedir. Namaz kıldıktan sonra zekatı vermek, din kardeşliğinin güçlenmesi için şarttır. Zira Namaz Allah’a karşı, zekât da kullara karşı yerine getirmemiz gereken vazifelerimizdendir.
Muhterem Cemaat!
Zekat; kişiyi madde perestlikten koruduğu gibi kalbinin katılaşmasını önler, malını temizler ve bereketlendirir. Nitekim, Kur’an-ı Kerimde Yüce Allah, bu gerçeği şöyle ifade etmiştir: ‘‘Ya Muhammed! Servet sahiplerinin mallarından zekat al! Zekat, onların mallarını temizler vicdanlarını arıtır.’’
Zekât; insanlar arasında sevgi, kardeşlik ve samimiyet bağlarını güçlendirir. Varlıklı kimselerden, yoksullara uzanan bir yardım eli olarak, muhtaçları sevindirir. Cimrilik ve haset hislerini giderir. Toplumu meydana getiren fertler arasında birlik ve beraberliğin doğmasına sebep olur.
Değerli Mü’minler!
Her zengin Müslümanın kazancında, fakirlerin hakkı vardır. Nitekim Yüce Allah,’’Zenginlerin mallarında muhtaç ve yoksullar için bir hak vardır.’’ buyurmaktadır. Bu itibarla zekât vermemek, fakirin hakkını gasbetmektir. Peygamber Efendimiz (s.a.v): “Zekâtı verilmeyen malın kıyamet gününde zehirli bir yılan misali, mal sahibinin boynuna dolanacağını bildirmektedir.’’
Helalinden kazanmak ve kazandığını dünya ve ahireti uğruna değerlendirmek bir müslüman için en büyük bahtiyarlıktır. “Veren el, alan elden üstündür’’ hadisi bizi veren el sahibi olmaya davet etmektedir.
Aziz Müslümanlar!
Zekat, toplumun sosyal güvenlik şemsiyesidir, hayır hasenat kapılarını açar, mülkiyeti emniyet altına alır, gelir dağılımındaki dengesizliğin giderilmesine katkıda bulunur, servet düşmanlığını azaltarak zengin, fakir arasında köprü oluşturur ve toplumda huzur ve birliği sağlar. Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in de buyurduğu gibi, “Zekât İslamın köprüsüdür.’’ Gerçekten de zekât, tehlikeli vadileri aşmak ve selametle Cennet’e ulaşmak için en muhkem bir köprüdür. Bu köprüyü koruyan kimse, felaketlerden uzak kalır.
Hutbemi bir Ayet-i Kerimenin mealiyle bitiriyorum: ‘‘Namazı dosdoğru kılın zekâtı verin. Kendiniz için her ne iyilik işlemiş olursanız, Allah katında onu bulursunuz. Şüphesiz Allah, bütün yaptıklarınızı görür.’’