TARİH :02.03.2012
Muhterem Müslümanlar!
Ahlâkî ve kültürel bir kalkınma, toplumların vazgeçilmez esaslarından biridir. Ahlâkî ve kültürel bir kalkınma için insanların bilinçlendirilerek alkollü içki, sigara ve uyuşturucu madde kullanımının -mümkün olduğunca- en aza indirilmesi hedeflenmektedir. Ülkemizde bu önemli vazifenin öncülüğünü Yeşilay yapmaktadır. Yeşilay ilk defa 5 Mart 1920 tarihinde Hilâli Ahdar adıyla kurulmuş, daha sonra Yeşilay olarak ifade edilir olmuştur. 19 Eylül 1934 tarihinde, toplanan Bakanlar Kurulu kararı ile de kamuya yararlı cemiyetler arasına alınmıştır. Yeşilay, yurdumuzda, alkollü içki, sigara ve uyuşturucu madde kullanımını, özel sektör ve devlet organları ile de iş ve gönül birliği yaparak, en aza indirmeyi amaçlamaktadır. Bu münasebetle Yeşilay Derneğinin kuruluş tarihini içine alan 1–7 Mart tarihleri ülkemizde Yeşilay Haftası olarak kutlanır. Yeşilay Haftasında diğer zamanlarda olduğu gibi değişik faaliyetlerle alkollü içkilerin, uyuşturucuların topluma, aileye, bireye zararları anlatılır, bu konuda ne gibi önlemler alınması gerektiği tartışılır.
Kur an-ı Kerîm’de Yüce Allah, "Ey iman edenler! içki (hamr), kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz.” ayetiyle içkiyi yasaklamış ve içkinin haram olduğu açıkça bildirilmiştir. Diğer yandan ayette geçen hamr kelimesi, aklı gideren bütün içkiler ile sarhoşluk veren bütün içeceklerin azının da çoğunun da haram olduğunu ifade eder. Dolayısıyla âyet içki yasağının hikmetini, bizlere asırlar öncesinden özlü olarak belirtmiştir. Bugün tıp dünyası içkinin insan sağlığına verdiği zarar üzerinde ittifak hâlindedir. İstatistikler ile bazı devletlerin zaman zaman teşebbüs ettiği içki yasağı, bunun, iktisadî, sosyal ve ahlâkî zararlarının en açık delilleridir.
Muhterem Cemaat!
Peygamberimiz (sav) çeşitli hadisleriyle bu konuda uygulama esaslarını bize çok açık göstermektedir: "Her sarhoşluk veren şey şaraptır ve sarhoşluk veren her şey haramdır. Bir kimse şarabı dünyada içer de ona devam üzere iken, tövbe etmeden ölürse âhirette kevser şarabını içemez". "Çoğu sarhoşluk veren şeyin azı da haramdır." Hz. Peygamber (sav) e ilaç için şarap yapmanın hükmü sorulunca; "Şüphesiz şarap deva (ilâç) değil aksine derttir". şeklinde cevaplamışlardır.
Muhterem Cemaat!
İlâm dini, içkinin içilmesini yasakladığı gibi, Müslümanlar arasında her türlü ticaretini de yasaklamıştır. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "İçki konusunda on kişi lanetlenmiştir. İçkiyi yapan, yaptıran, içen, taşıyan, kendisine taşınan, dağıtan, satan, parasını yiyen, satın alan ve kendisi için satın alınan” Müslümanın vazifesi yalnızca haramı işlememek değil, başkalarının işlemesine de -yapabildiği ölçüde- mânî olmaktır. Bu kaide onun, içki içilen yerde oturmasını önler. Hz. Ömer in naklettiğine göre Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Allah a ve âhiret gününe iman eden kimse, üzerinde içki dolaştırılan sofraya aslâ oturmasın!"
Şunu biliyoruz ki; Evine sarhoş olarak gelen ve ailesi ile gereksiz yere tartışıp, evde huzursuzluk çıkaran, hanımını ve çocuklarını döven ve bu yüzden aile yuvasını yıkanların sayısı hiç de az değildir. Dinimizin alkollü içkileri yasaklamış olması, hem fertlerin sağlığı, hem de aile ve toplumun huzuru, birlik ve beraberliği için son derece önemlidir.