TARİH : 30.03.2012
Muhterem Mü’minler!
Tevazu, insanlara karşı alçak gönüllü olma, kibirlenip böbürlenmekten sakınma anlamına gelen bir ahlâk terimidir. Yüce kitabımızda Allah’ın iyi kullarının tevazu sahibi olduklarından söz edilerek “Onlar yeryüzünde tevazu içinde yürürler” buyrulmaktadır.
Aziz Kardeşlerim!
Tevazunun olmadığı yerde kibir olur. Tevazunun zıddı diyebileceğimiz kibir, büyüklenmek, kendini üstün, diğer insanları küçük görmek demektir. Kibir kötü huyların en tehlikelisi olarak görülmektedir. Çünkü kibir, insanlar arasında kin doğurur, toplumsal uyuşma ve kaynaşmayı baltalar, dostların gönüllerine nefret sokar ve böylece Müslümanlar arasında var olması gereken kardeşlik duygularını zedeler ve engeller. Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de kibir huyundan sakındırarak şöyle buyurmuştur: “İnsanlara karşı avurdunu şişirme, böbürlenme! Yeryüzünde çalımla yürüme! Çünkü Allah övünen ve kuruntu edenlerin hiç birini sevmez!” Peygamberimiz (sav) bir defasında “Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kimse cennete giremez” buyurmuştu. Bir adam: “Ey Allah’ın Rasulü! İnsan elbisesinin ve ayakkabısının güzel olmasını sever, bu kibir midir?” diye sordu. Peygamberimiz (sav) “Allah güzeldir, güzelliği sever. Kibir ise hakkı kabul etmemek, insanları hor ve hakir görmektir” buyurdu.
Muhterem Mü’minler!
Allah Teâlâ insanları eşit yaratmış, ırkların birbirine üstün olmadığını açıkça beyan etmiştir. Müslümanların ırk, zenginlik, mevki ve hatta dindarlık gibi hususiyetlerle birbirlerine büyüklük taslamalarını, kendilerini överek gururlanmalarını yasaklamıştır. Necm sûresinde Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “Siz kendinizi övmeyiniz, kimin takva sahibi olduğunu Allah daha iyi bilir!”
Aziz Kardeşlerim!
Mü’min her zaman Allah’a muhtaç olduğunu bilmeli, acziyetinin farkında olmalıdır. Bu farkındalık müslümanın kibirlenmesini engelleyebilir. Rabbimiz insana acizliğini şu ayette hatırlatmaktadır: “Yeryüzünde kibir ve azametle yürüme! Çünkü sen asla yeri yaramazsın ve boyca da dağlara erişemezsin!”
Muhterem Cemaat!
Peygamberimiz gerçek bir tevazu örneği idi. Bir peygamber olmasına rağmen ev işlerini kendisi yapar, elbisesini kendi yamardı. Çarşı pazara gider ihtiyaçlarını görürdü. Konuklarını kendisi ağırlar, fakir zengin ayrımı yapmadan herkesin evine gider onların hatırını sorardı. Ashabından farklı giyinmezdi. Bu yüzden ashabı ile otururken gelen bir yabancı “hanginiz Muhammed” diye sorma ihtiyacı hissederdi.
Aynı şekilde Peygamberimiz (sav) kendisini diğer peygamberlerden de üstün görmezdi. “Peygamberler arasında üstünlük farkı yapmayın!” diye buyurmuştur. Böyle tevazu sahibi bir peygamberin ümmeti olarak bizler de böbürlenmeyen, kibirlenmeyen, büyüklük taslamayan mütevazı müminler olmalıyız. Nitekim kibir kişiyi sadece alçaltır, “Tevazu gösteren kimseyi ise Allah yüceltir”