TARİH :16.03.2012
Muhterem Mü’minler!
Tarihimizdeki eşsiz başarılardan biri de Çanakkale zaferidir. 18 Mart 1915 yılında gerçekleşen bu zaferin 97. yıldönümünü önümüzdeki pazar günü idrak edeceğiz.
Çanakkale zaferi, milletimizin iman ve azminin, din, namus ve vatan sevgisinin unutulmaz belgesidir. Çanakkale, insanlığın hafızasından çıkmayacak kadar derin, muhteşem ama bir o kadar da hazin bir tablonun adıdır. Anneler ağıtlarıyla, şairler şiirleriyle, şehitler kanlarıyla, gaziler hatıralarıyla bu unutulmaz tabloyu tarihin sayfalarına not etmişlerdir. Bu zafer, bütün mukaddes değerleri yok edilmek istenen milletimizin kahramanlık destanıdır.
Çanakkale zaferi tevhidin küfre, hakkın batıla karşı yaptığı en büyük savunmalardan biridir.
Değerli Mü’minler!
Avrupalı güçler, çeşitli sebeplerle milletimizin zayıf düşürüldüğü ve birinci cihan harbine sokulduğu bir zamanda İstanbul’u almak, Anadolu’yu ele geçirmek ve milletimizi yok etmek için bütün güçleriyle saldırıya geçtiler. Ancak gücünü imanından alan ve şehitlik özlemiyle yanıp tutuşan kahraman askerimizin direnişi ile karşılaştılar. Düşmanların korkunç bombardımanları karşısında milletimizin bu aziz neferleri dinini, namus ve vatanını korumak uğruna şehadet şerbetini içinceye kadar direndiler. Nihayet askerimizin bu iman ve azmi karşısında boğazı geçemeyeceklerini anlayan düşmanlar, büyük kayıplar vererek geri çekilmek zorunda kaldılar. Muharebe sonunda 250 binden fazla askerimiz şehit olmuştur. İstiklal Marşımızın yazarı merhum şairimiz Mehmet Akif, boğaz harbini anlatan şiirinde kahraman vatan evlatlarına şöyle seslenir:
Şehitlik üstün makam, hiçbir paha biçilmez,
Kalpte iman oldukça Çanakkale geçilmez,
Sahipsiz olan memleketin batması haktır,
Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır.
Çanakkale zaferi, büyük bir sebat ve kahramanlık örneğidir. Bunu gerçekleştiren kahraman askerlerimiz her türlü övgüye layıktır. Yüce Rabbimizin; “Ey iman edenler! Bir düşman topluluğu ile karşılaştığınız zaman, sebat edin ve Allah’ı çok anın ki, kurtuluşa eresiniz.” şeklindeki müjdesine mazhar olan şehit ve gazilerimiz, vazifelerini hakkıyla yerine getirmişlerdir. Peygamberimizin de bir müjdeleri var. Buyuruyor ki: “ Cennete giren hiç kimse, yeryüzündeki her şey kendisine verilse bile, dünyaya geri dönmek istemez. Sadece şehit, gördüğü itibar ve ikram sebebiyle tekrar dünyaya dönmeyi ve defalarca şehit olmayı ister.”
Değerli Kardeşlerim!
Bu vatan, böyle ağır bedeller ödenerek kazanılan büyük zaferler neticesinde bize emanet edilmiştir. Her karış toprağı şehit kanlarıyla yoğrulmuştur. Vatanımızın bütünlüğünü ve varlığımızı koruyabilmemiz için daima uyanık olmalı ve çok çalışmalıyız. Birbirimizle kenetlenerek, kardeşlik duyguları içinde maddi ve manevi olarak güçlü olmaya ve yavrularımıza daha mamur bir vatan bırakmaya gayret etmeliyiz. Gençliğimize de Çanakkale’yi iyi anlatmalıyız. Zira günümüzde yabancı kültürlerin yıkıcı etkilerine açık olan herkesin, özellikle gençlerimizin, yaşanan bu acıları iyi tahlil etmeleri ve gerekli dersleri çıkarmaları çok önemlidir. Geçmişimizden kopuk bir umursamazlık içinde, tarihimizi yok saymamız büyük bir gaflettir. Tarihinden, geçmişinden koparılmış bir millet, kimliksiz ve kişiliksiz bir topluluktan farksızdır. Bu sebeple, asırlar geçse de Malazgirt zaferi, İstanbul’un fethi ve Çanakkale müdafası gibi büyük kahramanlık destanlarımız milletimizin hafızasında daima yerini korumalıdır.Yüce Rabbimiz bizlere böyle acılar göstermesin; millet olarak bizi sonsuza kadar aynı ruh ve heyecanla yaşatsın. Bu vesileyle başta Çanakkale şehitleri olmak üzere, bütün şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.