Vali Çetin Oktay Kaldırım, Gazeteciler Cemiyeti’ne ziyarete geldiğinde anlattı.
Sakarya’ya atandığında çevresinde herkes “Çok zor bir şehre atandın. Allah kolaylık versin” demiş…
Bu ön yargıyla Sakarya’ya gelmiş.
3 yılı aşkın görev süresini tamamlayıp ayrılırken “Hiç de öyle değilmiş. Çok değerli Sakarya halkını hep yanımda hissettim. Görevinizi layıkıyla yaptığınızda o zorluklar ortadan kalkıyor” dedi.
Anahtar kelimeler bu üç cümle içinde gizli.
“Görevi layıkıyla yapmak.”
Bu sabah yeni Valimiz görevine başlıyor.
Yaşar Karadeniz Manisa’dan Sakarya’ya geliyor.
Meslekte kıdemli sayılabilecek (58) bir yaşta.
Sakarya’ya gelmeden verdiği ilk mesaj “Çiçek göndermek isteyenler AFAD’a bağış yapsın” şeklinde.
Yine Sakarya’nın gündeminde yer alan konuları, Sakarya’daki kurum ve kuruluşlarla işbirliği halinde çözeceklerini söylemiş.
Yeni Valimiz Yaşar Karadeniz’in bu iki mesajı da çok olumlu.
Ben Vali Karadeniz’i Sakarya’da kendisini bekleyen iki zor konuyu ilk günden önüne şehrin iki önemli sorunu olarak koymak istiyorum.
BİR- Sakarya Türkiye’nin deprem riski en yüksek illerinden biri. 17 Ağustos 1999’daçevresindeki illerle birlikte büyük bir deprem yaşayan Sakarya’nın önünde yine çok yıkıcı büyük depremler var.
Bunu biz değil uzmanlar söylüyor.
Sakarya AFAD’ın İl Afet Riskini Azaltma Raporu’nda da bu durum açıkça yazılı.
Ne yazık ki şehrin olası depreme hazırlığı konusunda gerekli adımlar tam olarak atılmış değil.
İl Emniyet Müdürlüğü ve Jandarma İl Komutanlığı binalarının riski bina raporlarına rağmen yenileri yapılamadı.
Okullarla ilgili son dönemde çok ciddi adımlar atıldı.
Ancak 1999 depremini görmüş yapıların taşıdıkları deprem riski gözardı ediliyor.
Bu yapılar taşıdıkları yüksek riski rağmen bir şekilde kullanılmaya devam ediliyor.
Özellikle şehir merkezinde ticaretin en yoğun olduğu caddelerde (Çark Caddesi başta olmak üzere) çok katlı yapılar büyük risk oluşturuyor.
En kötüsü bu yapıların oluşturduğu riskin farkında değiliz.
İKİ: Sakarya Türkiye’nin en verimli topraklarına sahip. Ancak bu topraklar çok hızlı bir şekilde sanayiye açılıyor.
Birbiri ardına kurulan Organize Sanayi Bölgeleriyle, şehri bir yeşil cennet olmaktan çıkarıp bir sanayi kentine döndürüyoruz.
Sakarya, artık sanayiye doymuştur.
Bundan sonra kurulacak her OSB, şehri İstanbul’un sanayi çöplüğü haline getirmekten öteye bir anlam ifade etmeyecektir.
Sakarya Ovası’nın bir Dilovası olmaması için hepimizin üzerinde büyük bir sorumluluk vardır.
Ne yazık ki içimizde Sakaryamızın eşsiz doğasını katlettiğimizde, bu şehrin yaşanmaz hale geleceğinin farkında olmayanlar var.
Sayın Valim:
Birinci konuyla, yani şehrin depreme hazırlığıyla ilgili kimseler kapınızı aşındırmaz.
Hatta böyle bir sorunun varlığı bile çok konuşulmaz.
Sorun süpürüldüğü halının altında öylece kalsın istenir.
İkinci konuyla, yani şehrin tarım arazilerinin sanayiye açılması için çok arayanınız, çok geleniniz olur.
Bu İş öylesine ballandırılarak anlatılır ki, ne kadar çevre duyarlılığınız olursa olsun “acaba” dersiniz.
En kirli sanayiler öylesine makyajlanır ki, Sakarya için kurtarıcı sanırsınız.
Çok uzağa gitmeyin.
Ferizli’de kurulmak istenen MEGA OSB ile ilgili dernek başkanının İstanbul’dan Sakarya’ya getirmek istediği dökümhanesinin fotoğraflarına ve OSB arazisinin kuş bakışı çekilmiş fotoğraflarına bakın.
En temiz OSB olarak lanse edilen Söğütlü’deki 3. OSB’nin atıklarının Hasanfakı Deresine nasıl deşarj edildiğini sorun.
Sayın Valim…
Bu iki konu şehrin en zor konularıdır…
Her ikisi de vicdanınıza emanettir…
Başarılar dilerim…