Evet bu yazıyı sipariş eden Orhan Köse'yi dün kaybettik.
Ortak dostumuz Ergün Özkan verdi acı haberi.
Onlar Selçuk Gedikli ile birlikte cenaze hazırlıklarına girişirken ben bu sipariş yazıyı yazmaya başladım.
Geçtiğimiz yıl kansere yakalandığını öğrendiğimizde kendisini teselli etmeye çalışıyorduk.
Oysa o ölümü kabullenmişti.
Bana " Ölürsem benimle ilgili bir yazı yazmanı istiyorum, içinden ne geliyorsa onu yazıya dök lütfen " dedi.
Ben geçiştirmeye çalıştırdıkça " Bak bir şey istiyorum. Ben ölünce ne olur, ne olur beni anlatan bir yazı yaz" diye de üsteledi.
O gün söz verdim.
Şimdi o sipariş yazıyı yazıyorum.
Orhan Köse'yi yıllardır tanırım.
Ama öyle oturup, uzun uzun sohbet etmişliğimiz yoktu.
2011 seçimleri öncesinde CHP'den milletvekili aday adayı olunca kendisini yakından tanıma fırsatı buldum.
Kısa süren aday adaylığı çalışmalarımda bana büyük destek verdi.
O günlerde sürekli beraberdik.
CHP'yi Sakarya'da onun kadar tanıyan kimsenin olduğunu sanmıyorum.
Her ilçede, her köyde kaç CHP'li olduğunu, CHP'lilerin hangi saatte hangi kahveye gittiğini, hatta hangi tuvalete gideceğini kadar bilen koyu CHP'liydi.
Partinin rütbesiz bir askeriydi.
Partiyi ve partilileri onca tanımasına rağmen partide hiç rütbe alamadı.
Hep birileri bir yerlere gelirken O hep nefer olarak kaldı.
Bundan hiç de gocunmadı.
CHP'nin iktidara gelmesi için Sakarya'yı adım adım gezdi.
Benim aday adaylığım sırasında da birlikte Sakarya'yı, CHP örgütlerini gezdik.
Orhan Köse bana siyasetin ne kadar iki yüzlü bir şey olduğunu öğretti.
Onun arkasından konuşanların yüzüne karşı nasıl yalakaca davrandıklarını gördüm.
Bunu kendisi de biliyordu.
CHP'de kimin yüreğinin kaç okka geleceğini bilen Orhan Köse bu çalışmamız geçmişte sırtına basıp yükselenleri anlatırken bu insanların daha sonra kendisini hiç aramamasına çok içerliyordu.
Biz aday gösterilmedik ama Orhan Köse ile bir abi- kardeş gibi olmuştuk.
Seçim öncesi başlayan rahatsızlıklarını seçim çalışmaları nedeniyle öteledi.
İlçe ilçe, köy köy gezdi.
Miting meydanını süslemek için direklere tırmandı.
Doktora gitmesi için yaptığımız çağrıları önemsemedi.
Seçimden sonra gittiği hastanede akciğer kanserine yakalandığı ortaya çıktı.
Hem de küçük parçalı denen türündendi kanseri.
Bir hayli de ilerlemişti.
Doktorlar 4 ay ömür biçtiler.
O inatla doktorları yanılttı.
Doktorların tahmininden 4 kat daha fazla yaşadı.
Bir yandan tedavisi devam ederken bir yandan da hayatı doya doya yaşamaya çalışıyordu.
Sanki eksik kalan bir şeyleri tamamlamak istiyor gibiydi.
Yatağa düştüğünde çocukları O'nu inanılmaz güzel baktılar.
En son ziyarete gittiğimizde artık iyice erimişti.
Bir daha gidemedim.
Hep gülerken gördüğüm Orhan Köse'yi acılar içinde görmeye cesaret edemedim.
O'nu bugün Orhan Cami'den sonsuzluğa uğurlayacağız.
Bugün tabutunun bir köşesinden kendisini uğurlayanları izleyeceğini tahmin ediyorum.
Güle güle Orhan Abi…
Seni özleyeceğim