TARİH : 02.11.2012
Dünya hayatı insanlar için bir imtihan yeridir. Dünyada başımıza gelen iyi ve kötü durumlarla imtihan edilecek ve ahirette hesaba çekileceğiz. Bu anlamda sağlık Müslüman için hesabı verilecek bir nimetken hastalıklar da sabredilmesi gereken birer imtihandır.
Hastalıklar imtihandır fakat tedavi de haktır. Şifa mülkünün sahibi eş-Şafi olan Yüce yaradandır. Resûlullah (s.a.v) Efendimiz bakın ne buyuruyor; “Yüce Allah indirdiği herhangi bir derdin, şifasını da indirmiştir. Her derdin bir devası (yani) her hastalığın bir ilacı ve tedavisi vardır. İlacı bulunur, tedavisi yapılırsa, Allah’ın izni ile hasta iyileşir” Bir başka hadislerinde Efendimiz (s.a.v) tedavi olmayı teşvik etmekte ve şöyle buyurmaktadır; “Tedavi olmak da Allah’ın takdiridir. Tedavi olunuz, Zira Cenab-ı Hakk hiçbir hastalık yaratmamıştır ki, devasını da yaratmış olmasın. Sadece biri, yani yaşlılık müstesna.”
Değerli Kardeşlerim!
Çağımızda tıp ilmi, gerçekten çok ileri bir seviyeye yükselmiş, eskiden tedavisi mümkün görülmeyen pek çok hastalık, bu gün kolaylıkla tedavi edilebilir hale gelmiştir. Kan bağışı ve organ nakli de bazı hastalıkların tedavisi için bugün son derece önemli kabul edilmektedir. Hatta bazı hastalar ancak kan, doku ve organ nakli ile tedavi edilebilmekte; aksi halde bunlar ya hayatlarını kaybetmekte veya sıkıntı içinde ömürlerinin sonunu beklemektedirler. Böyle bir kişinin sağlığını kurtarmak ona yeniden hayat kazandırmak büyük bir sevap olmalıdır. Nitekim Yüce Allah (c.c.) şöyle buyuruyor: “Her kim de birini (hayatını kurtararak) yaşatırsa sanki bütün insanları yaşatmıştır.”
Kardeşlerim!
Ölümünü beklerken, yeniden hayata dönen bir insan, hayatının kurtulmasına vesile olan kişiye büyük bir minnet duyar. Hadisi şerifte “Bir Müslümanı sevindirmek amellerin en üstünü” kabul edilmiştir. “Bir Müslümanı sıkıntıdan kurtaran kimsenin ise kıyamet gününün sıkıntılarından kurtulacağı” bizzat Peygamberimiz (s.a.v) tarafından müjdelenmiştir.
Aziz Müminler!
Bugün pek çok sayıda insan, tedavisi olmayan hastalıklarla uğraşırken, bir o kadar insan da, organ ve kan nakli gibi yöntemlerle tedavisi mümkün iken, ya ilgisizlik sebebiyle ya da dini gerekçelerle, bu tedavi yöntemlerine yanaşmamaktadır. Hâlbuki Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu yayımladığı kararda organ nakli ve kan bağışının caiz olduğunu değerlendirmektedir.
Bu nedenle; organ nakli ve kan bağışı konusunda gereken hassasiyetin gösterilmesi önem arz etmektedir. Böylece hem dini, hem de insani bir görevi yerine getirmenin huzur ve mutluluğuna erişmiş oluruz.