Değerli Kardeşlerim!
Allah (cc.), yeryüzüne halife tayin ettiği insanı, erkek ve kadın olarak yaratmıştır. İnsanın bu dünyaya gelişini de cinsiyetini tercih etmesini de kendisine bırakmamıştır. Nitekim Şura Suresi’nde şöyle buyrulmaktadır: “Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. O, dilediğini yaratır. Dilediğine kız çocukları, dilediğine erkek çocukları verir. Yahut o çocukları erkekler, dişiler olmak üzere çift verir, dilediği kimseyi de kısır yapar. Şüphesiz O, her şeyi hakkıyla bilendir, hakkıyla gücü yetendir.” Ancak bu ilahî takdire, geçmiş, bugün ve gelecekte boyun eğmeyen, erkek evladını kız evladına üstün tutan asi kulun durumu ise şöyle yerilmektedir: “Onlardan biri, kız ile müjdelendiği zaman içi öfke ile dolarak yüzü simsiyah kesilir! Kendisine verilen kötü müjde (!) yüzünden halktan gizlenir. Şimdi onu, aşağılanmış olarak yanında tutacak mı, yoksa toprağa mı gömecek?
Bak, ne kötü hüküm veriyorlar
“En mükemmel eş” ve “dört kız çocuk babası” olan Allah Resûlü, “Her kim iki kız çocuğunu yetişkinlik çağına gelinceye kadar büyütüp terbiye ederse, kıyamet günü o kimseyle ben, şöyle (parmaklarını bitiştirerek) yanyana bulunacağız” buyurdu. Bir başka hadiste ise Efendimiz (sav): “Her kim kız çocukları yüzünden bir sıkıntıya uğrar da onlara iyi bakarsa, bu çocuklar onu cehennem ateşinden koruyan bir siper olurlar” buyurmaktadır.
Muhterem Müslümanlar!
“Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi (Allah’ın varlığının ve kudretinin) delillerindendir Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır”
Bugünün kız çocukları hiç şüphesiz yarının eşleri ve anneleri olacaktır. Her durumda eşler ve anneler ile iyi geçinmemiz gerektiği, hem ayetlerde hem de hadislerde emredilmektedir. Bakınız hadisi şerifte ne buyuruluyor: “Mü’minlerin îmân bakımından en mükemmeli, huyu en iyi olanıdır. En hayırlınız, kadınlarına karşı hayırlı olanlardır.” Diğer bir hadiste ise şöyle buyrulmaktadır: “Bir kimse karısına kin beslemesin. Onun bir huyunu beğenmezse, bir başka huyunu muhakkak beğenecektir.”
Değerli Müminler!
Varlık sebebimiz olan anne ve babamıza nasıl davranmamız gerektiğini yine Kur’an’dan öğrenmekteyiz: “Biz insana, ana-babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Çünkü anası onu nice sıkıntılara katlanarak taşımıştır. Sütten ayrılması da iki yıl içinde olur. (İşte bunun için) önce bana, sonra da anne-babana şükret diye tavsiyede bulunmuşuzdur. Dönüş ancak banadır.” Bir başka ayette ise şöyle buyrulmaktadır: “Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine "of!" bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle. Onları esirgeyerek alçakgönüllülükle üzerlerine kanat ger ve: "Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de sen onlara (öyle) rahmet et!" diyerek dua et.
“Bir adam Resûlullah (sav)’e gelerek: “Kendisine en iyi davranmam gereken kimdir? diye sordu. Resûlullah (sav): “Annen!” buyurdu. Adam: Ondan sonra kimdir? diye sordu. “Annen!” buyurdu. Adam tekrar: Ondan sonra kim gelir? diye sordu. “Annen!” dedi. Adam tekrar: Sonra kim gelir? diye sordu. Resûl-i Ekrem (sav): “Baban!” cevabını verdi.”
Kardeşlerim!
Toplumda çeşitli rolleri cesaretle üstlenip bize destek olan eşlerimize, üzerimizden hayır dualarını eksik etmeyen annelerimize ve de göz aydınlığımız olan evlatlarımıza gereken merhamet, sevgi ve saygıyı gösterirsek her daim huzur ve mutluluk bizi bulacaktır. Unutmayalım ki; huzur annelerimizledir, huzur eşlerimizledir, huzur evlatlarımızladır. Hutbemi şu dua ile bitiriyorum: “Rabbimiz! Bizlere eşlerimizden ve çocuklarımızdan göz nuru olacak (hayırlı) insanlar ihsan et ve bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder kıl.”