AKP’nin Sakarya’daki tüm mitinglerini takip ediyorum.
Daha önce de Sakarya’da birçok miting takip ettim.
12 gündür devam eden gergin ortamda Sakarya Kent Meydanı’nda toplanacak kalabalığı merak ediyordum.
Gerçekten böylesi yolsuzluk iddialarına muhatap olan AKP’nin topladığı kalabalık tam manasıyla muhteşemdi.
2011 seçimleri öncesi Kent Meydanı’nda da AKP çok büyük bir kalabalık toplamıştı ama dünkü kalabalık daha büyüktü.
Sabahtan polisin aldığı abartılı önlemlerle Başbakan’ın gelişi Sakaryalı için bir çileye dönüşse de cuma namazı sonrası Kent Meydanı dolmaya başladı.
Toplu açılış töreni için hazırlıklar yapılırken, meydanının neredeyse tümünün açık tutulmasına hayret etmiş “Ve kendilerine ne kadar güveniyorlar, bu alanı nasıl dolduracaklar?” diye düşünmüştüm.
Alana yaklaştığım da yanıldığımı anladım.
Bırakın Meydanı, Atatürk Bulvarı da tıklım tıklım dolmuştu.
Polis, kontrol noktalarını Bulvar’da oluşturmuştu.
İlçelerden, komşu illerden otobüslerle insanlar getirilmişti.
Kadınlar, yaşlılar Başbakan’ı dinlemeye gelmişlerdi.
Şehir merkezinden de çok tanıdık, bildik insanı Kent Meydanı’nda gördüm.
O muhteşem kalabalıkta eksik olan bir şey vardı.
Heyecan.
Eski mitinglerdeki coşku ve heyecan yoktu.
“Musa Peygamberi Firavundan koruyan Allah seni de korusun.” , “ Bu baş secdede eğilir.” “Cehennemde olsa gelen göğsümüzde söndürürüz, bu yol ki hak yoludur, dönmek bilmez yürürüz” yazılı pankartlar günün havasına uygundu.
Bu arada Atatürk Bulvarı’nda köşede bir iş merkezine asılan “ Ey Fetullah senin bedduana
Türkçe ve Arapça AMİN diyen olmaz, ama İsrail dilinde AMEN diyen olur” şeklindeki pankart, polisler tarafından indirildi.
Başbakan konuşmasında Sakaryalı Bakan müjdesiyle başladı.
Sözü uzatmadan gündemdeki yolsuzluk iddialarına getirdi.
“Minareyi çalan, kılıfını hazırlar” atasözüyle gündeme giriş yaptı.
Acaba yanlış bir giriş mi oldu derken “Bunlar minareyi çaldılar, şimdi kılıfı hazırlıyor. Burada çok çirkin, çok tehlikeli, içinde ajanlık olan, casusluk olan, içinde ihanet olan son derece tehlikeli niyetler var" sözleriyle göndermeler yaptı.
Başbakan konuşurken ilginç bir şey oldu.
Miting alanını dolduran kalabalık birden bire boşalmaya başladı.
Ayrılanlarda arasında ellerinde parti bayrakları olanlar da çoğunluktaydı.
Neden dinlemeye geldikleri Başbakan’ın dinlemeden meydandan ayrıldılar anlamadım.
Başbakan’ın konuşmasının son bölümünde Sakaryalılar’a sorular sordu;
“Sakarya, yeni Türkiye’yi kurmaya var mısın?
Sakarya yeni Türkiye’nin İstiklal Savaşı’na hazır mısın?
Milli iradeye sahip çıkıyor musun Sakarya?
Demokrasiye sahip çıkıyor musun Sakarya?”
Meydandaki o büyük kalabalıktan bu sorulara “Evet” diye cevap verenlerin sayısı o kadar azdı ki, bunu da anlamakta zorlandım.
Başbakan’ın onca olumsuzluğa rağmen Kent Meydanı’nda toplanan büyük kalabalıkla Sakarya’da yine huzur bulduğunu düşünüyorum.
Ancak takıldığım nokta Başbakan’ın yine okuduğu Sakarya Türküsü oldu.
’Sakarya saf çocuğu masum Anadolu’nun/ Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun.
’Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz/ Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz/Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya/ Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk Sakarya!’
12 yıldır her geldiğinde haykırdığı “Ayağa kalk Sakarya” sözü beni fena halde rahatsız ediyor.
Ben de Sayın Başbakan’a bir kez daha seslenmek istiyorum;
“Kaldır artık Sakarya’yı ayağa!”