TARİH : 27.04.2012
Değerli Müslümanlar!
Hz. Muhammed (s.a.s) devrine yetişmiş, Müslüman olarak Peygamberimizi görmüş, onun sohbetinde bulunmuş ve Müslüman olarak vefat etmiş olan kimselere sahabî denir. Peygamberimizin 23 yıllık peygamberlik hayatı boyunca, ona destek olup, meşakkat ve zorluklar içerisinde geçen İslam davetinin, yayılması ve hayata uygulanabilmesi hususunda büyük gayret ve fedakârlıklar gösteren bu güzide insanlar, hem Allah ve Peygamberi hem de müminler nezdinde şerefli bir mevkiye sahiptirler.
Allah Teâlâ, Yüce Kitabımızın birçok ayetinde Ashâb’ın gayret ve samimiyetini övmüş, bu ayetlerin ifade ettiği anlam çerçevesinde bunların güzel vasıflarını biz müminlere örnek olarak göstermiştir. Cenab-ı Hak, konu ile ilgili bir ayet-i kerime de meâlen şöyle buyurmuştur: “İslâm’da birinci dereceyi kazanan Muhacirler ve Ensar ile onlara güzelce tâbi olanlar yok mu? Allah onlardan razı, onlar da Allah’tan râzı oldular.”
Efendimiz (s.a.s) de şöyle buyurmuştur: “Sahabîlerim hakkında kötü söz söylemeyin. Zira sizden biriniz, Uhud dağı kadar altını sadaka olarak verse, sahabîlerimden birinin iki avuç (hurma) sadakasının (sevabına) erişemez, hatta bunun yarısına dahi erişemez.”
Ashab-ı Kiram, hem zor zamanlarda İslam’a gönül vermişler hem de kendilerinden sonra gelen bütün Müslümanlara rehberlik ve muallimlik yapmışlar, bu üstün gayretleri neticesinde Allah katında üstün bir makama erişmişlerdir.
Muhterem Mü’minler!
Allah’ın övgüsüne mazhar olan ve O’nun rızasını kazanma bahtiyarlığına eren bu güzide şahsiyetler, her yönüyle insanlar için en güzel örnek ve model olan Peygamberimize tam bir sadakat ile uymuş ve onun dosdoğru yolunda yürümüşlerdir.
Sahabe’nin Hz. Peygamber’e karşı besledikleri engin sevgi, derin bağlılık ve itaat duygusunu, ona inanmayan insanlar dahi itiraf etmek zorunda kalmışlardır. Hudeybiye barış antlaşmasına bizzat şahit olan ve henüz o dönemde İslam’ı kabul etmemiş olan Urve b. Mesud, sahabenin Peygamberimize olan bağlılık ve sadakatlerini şu cümlelerle ifade etmiştir. “And olsun ki, bu yaşıma kadar birçok krallar gördüm, heyetler halinde Kayser’e, Kisrâ’ya ve Necaşi’ye gittim. Ancak, ashabının Muhammed’e gösterdiği saygı ve hürmetin benzerinin hiçbir krala gösterildiğine şahit olmadım”.
Ne mutlu Allah Rasulü (s.a.s)’i sevenlere; Ne mutlu Allah Rasulü (s.a.s)’i sevenleri sevenlere!