Yerine getirmekle yükümlü olduğumuz ibadetlerin de başta gelenidir. Namaz, insanı dünyada güzel ahlak sahibi kılar, ahirette de manen yücelmeye, cehennem azabından kurtulmaya ve cennete girmeye vesile olur. Bütün bunları elde etmek ise namazı usulüne ve şartlarına uygun olarak yani tadil-i erkâna uygun bir şekilde kılmakla mümkündür. Diğer tüm ibadetler gibi namazı nasıl kılacağımızı da Efendiler Efendisi bize öğretmiş “Ben namazı nasıl kılıyorsam, siz de öyle kılın.” Buyurmuşlardır.
Muhterem Müslümanlar!
Rükünlerin düzgün, yerli yerinde, doğru yapılması anlamına gelen tadil-i erkân namazın vaciplerinden olup şu şekilde yapılır.
- Ayakta dimdik durmak, sağa ve sola meyletmemek,
- Rükûda sırt ve baş düz bir satıh oluşturacak şekilde eğilip, sübhâne rabbiye’l-azim diyecek kadar beklemek,
- Kavmeyi tam yapmak, yani; rükûdan doğrulup, secdeye varmadan önce sübhâne rabbiye’l-azîm diyecek kadar kıyam vaziyetinde kalmak,
- Secdede sübhâne rabbiye’l-a’lâ diyecek kadar kalmak,
- Celseyi tam yapmak yani; İki secde arasında sübhâne rabbiye’l-a’lâ diyecek kadar beklemek,
- Secdeyi yedi uzuv üzerine yapmak, elleri ve alnı yere tam koymak, kolları yere yaymamak ve secdeleri hızlı yapmamak.
Değerli Kardeşlerim!
Rasulullah (sav) bir gün mescitte ashabıyla birlikte otururlarken, dini yeni öğrenmiş ve adı Hallâd olan bir kişi gelip, iki rekât namaz kıldı. Sonra Peygamberimizin (sav) huzuruna gelerek selam verdi, Efendimiz de (sav) selamını aldı ve ona: “Dön, namazı tekrar kıl“ buyurdu. O kişi döndü, yine evvelki kıldığı gibi namazını kıldı. Efendimiz (sav): “Dön tekrar kıl. Çünkü sen, namaz kılmış olmadın” buyurdu. Bu durum üç defa tekrarlandı. Nihayet Hallâd “Seni hak ile gönderen Allah’a yemin olsun ki, ancak bu kadar biliyorum, ne olur doğrusunu bana öğret.” dedi. Efendimiz (sav) bunun üzerine şöyle buyurdu; “Namaza kalkmak istediğinde güzelce abdest al ve kıbleye dön, iftitah tekbirini alıp kolayına geldiği kadar Kur’an’dan oku, sonra rükûa varıp ta (uzuvların ve mafsalların) sükûnet buluncaya kadar dur, sonra başını kaldırıp büsbütün doğruluncaya kadar ayakta kal, sonra secdeye varıp mutmain oluncaya kadar dur. Başını kaldırıp hareketsizliği temin edinceye kadar otur. Bunları bütün namazlarında böylece yaparsan namazın tamam olmuş olur, bunlardan neyi eksiltirsen namazını eksiltmiş olursun.” Bir başka hadislerinde yine; "Sizden biri, rükû ve secdelerde belini (tam olarak) doğrultmadıkça namazı yeterli olmaz.” Buyurmuşlardır.
Sevgili Peygamberimiz birgün ashabıyla sohbet ederken, “En kötü hırsızlığın namazdan çalmak” olduğunu söyledi. Orada bulunanlardan biri: “Ey Allah’ın Rasülü! Kişi namazından nasıl çalar?” diye sorduğunda; Peygamberimiz (sav): “Rükû ve secdelerini tam olarak yapmaz” buyurdular.
Aziz Cemaat!
Hutbemi, okuduğum ayetin meali ile bitirmek istiyorum: “Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah’ı anmak (olan namaz) elbette en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı biliyor.”