Ben Sağlık Bakanımızın şahsında Devlet Hastanemizde canlarını dişlerine takarak çalışan doktor, hemşire ve tüm sağlık çalışanları başta olmak üzere Ülke genelinde aynı hassasiyet içinde cansiperane çalışan bütün sağlık personeline ve Bakanlığa bilgileri ile yön veren Bilim Kurulu üyelerine teşekkür ediyorum ve kendilerini tebrik ediyorum. Rahat bırakılması halinde Sağlık Bakanı ve teşkilatları ile Bilim Kurulu üyelerinin daha güzel işler çıkaracaklarına ve CORONA belasından da daha kısa sürede kurtulacağımıza gönülden inanıyorum.
Elbette asıl teşekkürüm alışanlarımız içindir. Onlar aylardan beri gece gündüz demeden, çoluk çocuklarından ve sevdiklerinde ayrı olarak insanları bu illetten kurtarmanın gayreti içindeler. Onlar bu kutsal görevlerini yerine getirirlerken kendi canlarını hiçe saydıklarını da gördük. Onun için asıl teşekkürlerimizin onlar için olması gerektiğinin altını çiziyorum.
Sürdürülmekte olan korona mücadelesinde Doktorlarımızla birlikte Hemşirelerimizi ön safhada görüyoruz. Onlar bu gayretlerini ve içten gelen çalışmalarını asla unutmamamız gerekiyor. Onlara borçluyuz. Bu borcumuzu sadece alkışlayarak ödeyemeyiz.
Borcumuzu onlara verilmesi gereken maddi ve manevi desteğin fazlasını vermeliyiz. Bu konuda söz veren siyasi iradenin de bu sözünü tutmasını bekleyenlerdenim. Bilindiği gibi her yılın 12 Mayıs günü hemşireler günü olarak kutlanmaktadır. Bu yılki günleri sıkıntılı günlere denk geldi. Kendilerini ziyaret ederek ve çiçek takdim ederek günlerini kutlayamadık ama kendilerine bu satırlardan şükranlarımı gönderiyor ve günlerini tebrik ediyorum.
OLAN BİZE OLDU
Etkisi altında olduğumuz korona tehlikesi Ülkemizde birçok kısıtlamaları da beraberinde getirdi. Bunlardan biri de 20 yaş altı ile olanlar içindi. nedeniyle yasağın açıklandığı günden itibaren günlerimi ben de evde geçiriyorum ve çalışmalarımı evden yapmaya gayret gösteriyorum. 65 yaş üstü Sokağa çıkma yasağı Getirilen bu beni ve benim gibi köylerde oturmakta olanları fazla etkilemedi ama şehirlerde yaşamakta olan insanları bir hayli etkiledi. Şehirlerde yaşayan ve kısıtlamaya takılan o insanlar artık dayanamaz noktaya geldi. İşte bu durumu sezen siyasi irade bize ikinci kez sokağa çıkma izni verdi ve insanlar verilen o izni kullandı.
Ben izin gününe itirazlıyım. İkinci kez verilen bu izin Pazar gününe denk getirildi. İzin gününde hem sokağa çıkma yasağı vardı hem de her yer kapalıydı. O nedenle ben ve benim gibi yaşa takılanlar bu izin günlerini istedikleri gibi kullanamadılar.
İzin günü belirlenirken bizlerin de bankalarda, resmi kurumlarda işlerimizin olduğu ve alış veriş yapmamız gerektiği hususlarının da dikkate alınması gerekirdi. Çünkü bu yaş gurubunda olan bizlerin de bahsettiğim kurumlarda işleri vardı ve bizler de iki aydan beri o kurumlardaki işlerimizi takip etmekte hayli zorlandığımız bilinmeliydi. Zira en yakınımıza bile söylemek istemediğimiz mahrem işlerimizi bu süre içinde takip edemedik. Hiç olmazsa izin günümüz mesai gününe denk getirilseydi bizler de kendi işlerimizi rahatlıkla görebilirdik diye düşünenlerdenim ve o nedenle de izin gününe itirazlıyım.
ÜZÜNTÜLÜYÜM
Geçtiğimiz ay içinde İlçemizin Balbalı Mahallesinde ikamet etmekte olan çok değerli ve çok sevdiğim can dostum ve asker arkadaşım Habil Can’ı kaybettik. Kısıtlama nedeniyle cenaze törenine katılamamak bende ki üzüntüyü doruk noktaya ulaştırdı.
Yakalandığı amansız hastalıkla çok mücadele etmesine rağmen kendisini o hastalığın pençesinden kurtaramayan değerli asker arkadaşıma Allah’ımdan bol bol rahmet, kederli CAN ailesine, yakınlarına ve arkadaşlarına da sabır ve başsağlığı diliyorum. Mekanın cennet olsun güzel dostum ve adam gibi adam asker arkadaşım.