Evinin balkonunda sarhoş bir magandanın kurşununa hedef oldu ve daha hayatının baharında hayata veda etti.
Sarhoş haliyle sağa sola ateş ederek Berna’nın hayatına kasteden maganda çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklanarak ceza evine gönderilmiş. O maganda bir müddet ceza evinde yatacak sonra çıkıp hayatına devam edecek. Ama onun serseri kurşununa hedef olan ve hayatını kaybeden Berna ise kara toprakta yatacak. Oldu mu şimdi. Elbette ki olmadı.
Ben bu olay için Berna’nın alın yazısı böyle yazılmış, ya da Berna’nın kaderi böyleymiş diyemem. Benim bu olay için söylemem gereken söz şu olmalıdır. “Bu kaza değil tam bir ifadeyle cinayettir” O zaman yapılması gereken de bu yolda olmalıdır.
Yenihaber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve Sakarya Gazeteciler Cemiyeti başkanımız sevgili kardeşim Sezai Matur’un ablası da bir düğünde böyle bir maganda kurşunu ile hayatını kaybetmişti. İşte bu olay sonrası toplanan Abhaz büyükler aldıkları kararla her türlü eğlencelerde silah atılmasını yasakladılar. Aradan geçen bunca zamana rağmen abhaz büyüklerin aldığı o karar harfiyen uygulanıyor. Hiçbir abhaz çıkıp ta o kararı delmiyor ve delemiyor. Çünkü yaptırımları çok ağır.
Böyle bir kararı abhaz büyükler alıyor ve uygulatıyorsa, aynı kararı Devletin de alması ve de uygulaması lazım. İşin aslı bu değil mi. Elbette ki işin aslı bu ama gelin görün ki çark ters işliyor ve Devlet bu konuda üzerine düşeni maalesef yapmıyor.
Akıl var mantık var. Devlet bu yasağı sıkı takip etse ve Denetim mekanizmasını istenildiği ve sade vatandaşın beklediği gibi işletmiş olsa bu kadar ruhsatsız silahlanma olmazdı. Hatta Devlet ruhsat verirken bile bazı hususları dikkat etse, sık dokuyup ince elese birçoğunun şu anda cebinde ruhsatı belinde silahı olmazdı.
Geçtiğimiz aylarda İlçemiz Emniyet Müdürlüğü de silahlı sevince son sloganı ile bir kampanya başlatmıştı. Bende bunu sonuna kadar desteklediğimi belirten bir de yazı yazmıştım. İlçemiz Emniyet Müdürlüğünün başlattığı bu kampanya devam ediyor. Şu an itibarıyla yeterli bilgiye sahip olmadığım için bu konu üzerinde başarı elde edilip edilmediğini bilmiyorum. Ama inanıyorum ki, atılan o adım mutlak surette başarıyı da beraberinde getirecektir diye düşünüyorum.
Ben Kuzuluk mahallesinde ikamet ediyorum. İnanın hafta sonu gelecek mi diye ödüm kopuyor. Sebebi ise yapılan düğünler ve o düğünlerde gecenin ilerleyen saatlerine kadar atılan mermiler ve o silahlardan çıkan mermilerin çıkardığı kulakları sağır eden sesleri duymamak içindir.
Hele hele gelin konvoylarının geçişi sırasında sürücüler başta olmak üzere araçların içinde oturanların sağına soluna bakmadan elini camdan dışarı çıkararak silah atıyor olmaları inanın beni son derece rahatsız ediyor.
Şimdi bunlara asker eğlentileri, tuttuğu takımın maç kazanması ya da şampiyon olması gibi unsurlarda eklenince Kuzuluklular bu olumsuzlukları hafta sonları yerine haftanın her günü yaşamak zorunda kalıyor.
Kuzuluk mahallesi (eskiden beldeydi) bugün itibarı ile nüfusu 10 bine yaklaşmaktadır. Bunun dışında İhlas kaplıca evlerinde devre mülkleri olan 30 bin civarında misafire de ev sahipliği yapmaktadır. Türkiye’nin değişik İllerinden gelen bu misafirler hemen hemen her gece atılmakta olan silah seslerinden rahatsız olmakta, hatta korktuklarını bile söyleyecek noktaya gelmiş durumdalar.
Artık bu olumsuzluğa dur demenin zamanı gelip geçmektedir. Ben şahsen İlçemiz Kaymakamını ve özellikle de Kuzuluk Mahallesi için İlçe Jandarma Komutanlığımızı göreve davet ediyorum. Bunun böyle devam etmesi halinde sonu ölümlerle sonuçlanabilecek istenmeyen olayların yaşanmasından korkmakta olduğumu ifade ediyorum ve bir kez daha yetkililere seslenerek şunu söylüyorum “Abhaz büyüklerin başardığını Devletimizin de başarmasını istiyorum ve de bekliyorum. Çünkü Devletimden böyle bir talepte bulunmak benim en doğal hakkımdır diye düşünüyorum. Artık Kuzuluk başta olmak üzere her yerde silah sesleri sussun insanlarda rahata ve huzura ersin. Öyle değil mi bizleri yöneten büyüklerimiz. “