hak arayan köylüler tarafından bir eylem vardı. Eylemi izlemek ve eylem nedenlerini öğrenmek için bende dere mahalledeydim.
Erken saatte gittiğim için daha eylem başlamadan önce eylemin neden yapıldığını, eyleme neden olan olayı en ince detayına kadar öğrenme imkanı da buldum.
Eylem yapılmasının ana sebebi Ballıkaya barajının yapımı nedeniyle gerçekleştirilen istimlaklar için ödenmek istenen paranın yetersizliği.
Eylem yapmak için dere mahallesine gelen köylüler devletimiz bizi mağdur ediyor. Başka il ve bölgelerde yaptığı istimlaklar için ödemekte olduğu para miktarının bize dörtte birini bile ödemiyor diye serzenişte bulundular.
İstimlak bedeli kaç lira diye sorduğumda söyledikleri rakam gerçekten mağduriyetin ana sebebi. Köylülerin ifadesine göre DSİ ilk başta dekar başına 23 bin lira teklif etmiş. Bu rakamı köylüler kabul etmemiş ve mesele yargıya taşınmış. Yargı iki tarafı birden dinlemiş ve bilirkişi marifetiyle de bir fiyat belirlemiş ve bu işlemlerin hemen ardından da karını vermiş ve verdiği kararı iki tarafa birden tebliğ etmiş.
Yargı kararına göre DSİ tarafından verilen 23 bin lira 26 bin 400 liraya yükseltilmiş. Rakamlara bakıldığında bir artış söz konusu gibi görünüyorsa da köylüler ilk verilen miktara arazilerimizin üzerinde bulunan fındık ve ağaç bedelleri dahil değildi. Onları ilave ettiğimizde elimize geçecek olan para yargı tarafından verilen paranın da üzerindeydi. Biz ona bile itiraz ettik. Yargının verdiği kararda fındık ve ağaçlarımız çıkarılmış üzerinde ne olursa olsun sadece dekar başına 26 bin 400 lira verilecek. Bu durum açıkça görüldüğü gibi bizim mağduriyetimizi azaltacağı yerde arttırıyor.
Köylüler örnek gösteriyorlar ve diyorlar ki, Devletimiz Artvin’de her tarafı taş olan kayalık alanda yaptığı istimlak için dekar başına 60 bin, Melen çayı projesinin hayata geçirilmesi için yapılan istimlakta dekar başına 100 bin lira, Ortaköy’de yaptığı istimlak için dekar başına 45 bin lira ve İzmit Derbent’te yaptığı istimlak için dekar başına 105 bin lira öderken, her tarafı fındık ve orman ağaçları ile kaplı olan ve ekilen her ürünün yetiştiği verimli arazilerimiz için dekar başına 26 bin 400 lira fiyat biçmesi bizim mağduriyetimiz değil de nedir diye sormayı da ihmal etmiyorlar.
Yine köylüler tüm yerleri istimlak olduğu için yerlerini terk etmek zorunda olduklarını, ancak kendilerine verilecek olan paranın tamamı ile bir başka yerleşim alanında 100 M2 yer dahi satın almalarının mümkün olmadığını belirtiyorlar Devletin kendilerini mağdur etmemesini ve Devletin kendilerini koruması gerektiğini ve yolu da bu nedenle kapattıklarını söylüyorlar.
Köylülerin anlattıklarını arka arkaya dizdiğinizde haklı oldukları tüm çıplaklığı ile görünüyor. O halde burada yapılması gereken yerleri v e evleri istimlak edilen köylülerin mağduriyetlerinin önlenmesi. Bunu yapacak olan da elbette ki Devlettir. Zaten köylülerde Devletten bunu talep ediyor ve bekliyorlar.
Köylülerin şikayetçi oldukları kişi ve kurumlarda var. Sakaryalı parlamenterler şikayet edilenlerin başında geliyor. Onları Valimiz, Kaymakamımız, Büyükşehir ve Akyazı belediye başkanları ile İl Genel Meclisi üyeleri takip ediyor.
8 köyde yaşamakta olan bin 100 hanenin göç edeceği o bölgeye yukarıda isimlerini saydığım kişilerin gitmesi ve çalışmalar nedeniyle yerinden yurdunda olacak olan o insanlarla bire bir görüşmesi gerekmiyor mu? Diye bir soru sorsam herkesin gerekiyor, hatta geç bile kalınmış diyeceğini duyar gibi oluyorum. Öyleyse şikayete maruz kalanlar hiç zaman geçirmeden bölgeye gitmeli ve köylülerin dertlerini yerinde dinlemelidirler. Aksi halde özellikle seçimle bugün bulundukları yerlere gelenler yarın oy istemek için onlara nasıl gideceklerdir buda benim merak konumdur.
Geride bıraktığımız Salı günü baraj yapımını başlatmak için şantiyesini kuran ihaleyi kazanan firmaya ait dozer mahalle sakinlerinin yolu kesmeleri nedeniyle çalışma alanına gidemedi. Sabah saatlerinde başlayan bu eylem 12.00 sularında yoğun geçen telefon görüşmelerinin ardından olaysız bir şekilde sona erdi. Zaten İlçe Jandarma Komutanlığına bağlı ekiplerde herhangi bir olumsuzluk yaşanmasın diye gerekli önlemlerini aldı ama iki tarafından sağduyulu davranması nedeniyle de eylem olaysız sona erdi.
Tabi bu sona eriş sadece Pazartesi gününe kadar. Taraflar arasında Pazartesi gününe kadar b ir uzlaşma sağlanamazsa belki de Salı günkü eylemin aynısı Pazartesi günü de tekrarlanabilir. Benim temennim Pazartesi gününe kadar tarafların uzlaşmasıdır. Zaten yerel mahkemenin verdiği karar temyiz edilmiştir. Temyizden gelecek olan karar nihai karar ve uyulması gereken bir karar olduğu için ben tarafları bir kez daha sağduyulu olmaya davet ediyorum.