En büyük bayramımızı kutladık. Geçmiş birkaç yıla baktığımda bu yıl ki kutlamanın daha güzel, daha dinamik ve de daha coşkulu olduğunu görmenin ben de mutluluğunu yaşadım.
Kaymakamımız Yakup Güney’in törende yaptığı konuşma çok hoşuma gitti. Kaymakamımız “Türk Milletinin tabiat ve adetlerine en uygun idare Cumhuriyet idaresidir” diye başladığı konuşmasına şöyle devam etti “ Cumhuriyet; erdemin, faziletin, halk idaresinin, hak ve hukukun, medeniyetin adıdır. Cumhuriyet Türk Milleti için sadece yönetim şekli değildir. Özgürlüktür, kurtuluştur, diriliştir, birliktir, kurumaya yüz tutmuş çınar ağacının yeniden canlanmasıdır”
Kaymakamımızın bu sözleri benim hem vicdanımda hem de düşüncem de yerini bulmuştur. Teşekkür ediyorum Sayın Kaymakamımım.
***
Ben tören alanında o çocuklarımızı ve gençlerimizi böyle diri ve böyle coşkulu gördükten sonra yarınlarımızın daha aydınlık, daha güzel olacağına olan inancımı bir kat daha arttırdım.
Bayram kutlaması güzeldi. Daha güzel olabilirmiydi. Elbette olurdu. Çünkü ben daha güzel kutlamaları gördüm. Onun için olabilirdi diyorum. Ben yine de kutlamaları beğendim. Daha da iyi olacağına olan inancımı muhafaza ediyorum. Zira ben yarınlara çok umutla bakıyorum.
***
Bir önceki yazımda ben” çocuklarımız ve onların beslenmeleri ile ilgili bir önerim var” demiştim. Şimdi o önerimi sizlerle paylaşıyorum.
Önerim şu; Okullarımız açıldı ve eğitim çağında olan çocuklarımız okullarına gidiyor ve öğrenimlerine devam ediyorlar.
Hayat pahalı. O nedenle bazı aileler okula gönderdikleri çocuklarının beslenme çantalarına istediklerini alıp koyamıyorlar. Koyamayınca da çocuklarımız yeterli beslenemiyor.
Gelin Akyazılılar olarak buna bir çare bulalım. Diyorum ki, Akyazı’da Belediyemiz var. Ticaret Odası, Ticaret Borsası ve Ziraat Odası gibi güçlü Odalarımız var. Başarılı işlere imzasını atan Kızılay’ımız, zengin olan hemşerilerimiz, güçlü fabrikalarımız ve de güçlü bir basınımız var. Kaymakamlığımızda bu konuda öncülük görevini üstlensin. Biz de basın olarak bütün imkanlarımızı seferber edelim ve bu konuyu hiç gündemden düşürmeyelim.
Yapılacak olan iş basit. Bu çalışmayı önce ana sınıfı ve ilkokullardan başlatalım. Okullarımızda sınıf öğretmenleri marifetiyle alım gücü düşük ailelerin çocukları belirlensin. Belirlenen isimler bu çalışmaya öncülük yapacak olan kuruma bildirilsin. Bu bilgiler toplandıktan sonra kaç öğrencinin bu durumda olduğu belirlensin ve belirlenen sayıya göre de yukarıda belirttiğim kurumlar aracılığı ile bu destek sağlansın. Böylece hem insani hem de vicdani bir sorumluluktan kurtulmuş olalım.
Birileri çıkıp ta Sosyal Yardımlaşma Vakfı marifeti ile biz bu yardımları yapıyoruz diyebilir. Benim önerim sadece ve sadece okula giden çocuklarımıza beslenme desteği yapılmasıdır. Diğer yardımlar zaten devam ediyor. Bu destek konusu o yardımları hiçbir zaman olumsuz olarak etkilemez. Çünkü ben Kaymakamlığımızdan hiçbir talepte bulunmuyorum.
Gelin el ele verelim bu sorunu çözelim. Ne dersiniz?