Danışman mı, düşman mı?

01-01-1970 03:00

Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu’nun Danışmanı Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Bünyamin Bezci’nin adını ilk kez yaptığı açıklamayla duydum.
5-6 yıldır Sakarya Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak çalışan Doç. Dr. Bünyamin Bezci’nin Büyükşehir Belediyesi’ne nasıl danışman olarak atandığını bilmiyorum.
Ancak yaptığı ilk açıklamayla Başkan Toçoğlu’nun danışmanı değil, düşmanı olduğunu gösterdi.
Kimin, hangi yöntemle yaptığını açıklamadığı anketlerde AKP’de ve Başkan Toçoğlu’nun oy oranlarını açıklayarak bilimselliğe ne kadar uzak olduğunu da ortaya koyan Bezci Hoca; Başkan Toçoğlu’nun 2009 seçimleri öncesinde açıkladığı Yenikent’e raylı sistem projesi için “Gerçeklerden kopuk” nitelemesi yaparak aslında Sakarya’dan ne kadar kopuk olduğu belli etti.
Patronu Başkan Toçoğlu ile adeta dalga geçerek “Gerçeklerden kopuk” nitelemesi yapan Bezci Hoca’nın bu düşmanlığı için ne kadar ücret aldığını merak ediyorum.
Bir de Bezci Hocayı Zeki Toçoğlu’na kimin önerdiğini merak ediyorum.
Bu kadar bilimsellikten yoksun, bu kadar Sakarya’dan ve gerçek dünyadan kopuk bir kişi nasıl danışman olarak atanır?
Defalarca buradan yazdım.
Kılavuzlarına dikkat etmesini önerdim.
Başkan Toçoğlu kendisine çok uzakta düşman aramasın, yakın çevresine dikkat etsin diye uyarıda bulundum.
Beni anlamadı.
O yakın çevresi hep bana karşı doldurdular.
Her şeyi, herkesi bıraktı.
Her yerde bana karşı kinini ortaya koydu.
Sanırım bu olay sonrası Başkan Toçoğlu Bezci Hoca’nın konumuyla birlikte onu kendisine öneren kişiyle ilişkilerini de gözden geçirecektir.
Eğer bu olaydan da ders almazsa benim kendisine bir daha söyleyecek sözüm yok.

Kartala özenen karga

Geçtiğimiz günlerde yayınladığım bir öyküyü bugün tekrar köşeme alıyorum;
Göklerin kralı kartal, bir koyunu kaptığı gibi kaldırmış göklere.
Karga bunu görünce çok özenmiş.
Boyu bir karışmış ama hiç boyuna bakmadan; “Ben de bir koyun kaldıracağım” diye tutturmuş.
Yükseklerde gezinirken yaylada otlayan bir sürü görmüş.
Başlamış üzerinde dönmeye.
Sürüden en besilisini, en güzelini gözüne kestirmiş…
Tam bir kurbanlık…
Bakmaya doyulacak gibi değilmiş…
Kendi kendine, “Seni kimler büyüttü böyle” diye söylenmiş…
“Bu ne et, bu ne yağ, bu ne kuyruk” diye gaklamış…
“Gel seninle gezmelere gidelim” demiş ve birden süzülerek koyuna saldırmış.
Meğer o güzelim koyun, koca peynirden daha ağırmış.
Üstelik postu da belalıymış.
Kıvrım kıvrım yünleri yapışanı bırakmazmış.
Karganın pençeleri dolanmış koyunun postuna…
Karga ne kadar uğraşsa da kendini kurtaramamış avının postundan.
Kurtulmaya çabalarken nefes nefese, kalmış.
Bu arada çoban gelmiş…
Kargayı yakalamış ve kafese atmış.
Sonra da çocuklara oynasınlar diye vermiş…

İnternetten

 

DİĞER YAZILARI Burhan Özfatura'dan Arınç'a açık mektup 01-01-1970 03:00 Birileri İstiyor Diye..... 01-01-1970 03:00 Tarih 5 Mayıs 1960... Yer Kızılay... 01-01-1970 03:00 SİHİR VE BÜYÜ HARAMDIR 01-01-1970 03:00 SAHTE İLAÇ 01-01-1970 03:00 Türk’üm demek, ayıp bundan böyle 01-01-1970 03:00 BUGÜN 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMIDIR 01-01-1970 03:00 İSRAF VE ZARARLARI 01-01-1970 03:00 Fertyat ..! 01-01-1970 03:00