Hepimiz Akyazı’da yaşıyoruz. İlçemizin dışına çıktığımızda eşimiz dostumuzla konuşurken Akyazı bizim, Akyazı hepimizin deriz. Ancak yazımın başlığını atarken esinlendiğim kişi Belediye Başkanı Hasan Akcan olmuştur. Akcan Başkan seçildikten sonra 15 Nisan 2014 günü Kenan Sofuoğlu parkında Akyazı’da görev yapan basın mensupları ile sabah kahvaltısında bir araya gelmişti. Bu bir araya gelişte konuşan Akcan önemli açıklamalarda da bulunmuştu. Açıklamasının ilk bölümünde “Akyazı hepimizin sloganı ile yola çıkıyoruz. Gece gündüz demeden çalışıp güzel İlçemiz Akyazı’yı 5 yıl sonra tanınmayacak kadar güzelleştireceğiz” demiş ve ardından da ”elimde can alıcı projelerim var. Bu projelerimi bir bir hayata geçireceğim. Hemşehrilerim bundan emin olsunlar. Projelerimi hayata geçirdikçe Akyazı daha da güzelleşecek, Akyazı tam bir kültür ve turizm şehri haline gelecek. Adımız dışarıya daha güzel yansıyacak, bu yansıma hepimize olumlu geri dönüş yapacaktır” diye devam etmişti.
Akcan bu açıklamasını 2014 yılının 15 Nisan’ında yapmıştı. Şöyle geriye dönüp baktığımda bize dev proje olarak tanıttıklarının hiç birini yapamadığını ve sadece kağıt üzerinde kaldığını görüyor olmam inanın bana büyük üzüntü veriyor. Akyazı hepimizin olduğu için böyle düşünüyorum.
Akcan ikinci bölümünde ise basınla iyi ilişkiler içinde olacağını ortaya attığı slogan çerçevesinde birlikte hareket edeceğini, birlikte çalışacağını, yapılan haklı ve yol gösterici eleştirileri dikkate alacağını, yapacağı her çalışmadan basını bilgilendireceğini o toplantıda söylemişti.
Akcan’ın söylediği o sözlerin üzerinden 4 yıl 2 ay geçti. Bu zaman zarfında ne projelerini hayata geçirebildi ne de basınla ilgili verdiği sözlerini tutabildi. Aksine bir toplantı için gittiği Afyon’da bir taraftan o İlin meşhur olan kaymağını yerken diğer taraftan da çamur at izi kalsın düşüncesinden hareketle verip veriştirmesi ve suç isnadında bulunmasını onun basın mensuplarına karşı duyduğu nefretin dışa yansıması olarak değerlendiriyorum.
Hazır yeri gelmişken Akcan’ı kendisinden hak etmedikleri halde para isteyen ve bu nedenle kovduğunu iddia ettiği gazetecilerin isimlerini açıklamasını bir kez daha istiyorum. Açıklasın ki, bizde mesleki kurala uymayan o gazetecileri bünyemizden söküp atalım. Açıklasın ki bizde Adliyenin yolunu tutmayalım. Zira 6 aylık süre dolmak üzeredir.
Şimdi önümüzde 24 Haziran’da yapılacak olan bir erken ya da baskın seçim var. Diğer partilerle birlikte iktidar partisi de sahaya inip vatandaştan oy isteyecek. Bunlar arasında Hasan Akcan’da olacak. Tabi basın mensupları olarak bizde yapılacak olan toplantıları bir taraftan dikkatli bir şekilde takip ederken, diğer taraftan da o toplantılarda konuşulanları ve vaatleri can kulağı ile dinleyip siz değerli okurlarımız ve kamuoyuyla paylaşacağız. Bakalım Hasan Akcan başta olmak üzere kim söyleyecek kim ne vaat edecek. Sizi bilmem ama ben gerçekten merak ediyorum.
Kısaca şunu ifade ederek yazımı noktalayayım isterim. Ben Akyazılıyım. Akyazı’da doğdum ve yine bu şehirde ölmek istiyorum. Hal böyle olunca doğduğum, büyüdüğüm v e halen yaşamımı sürdürdüğüm şehrimin her zaman güzelliklerle, yapılan güzel eserlerle, gelen misafirlerin geri döndüklerinde gördükleri misafirperverlik, yakınlık ve sıcakkanlılık, gezerken gördükleri müthiş doğa güzellikleri ve mükemmel bir şehir gezdim ve gördüm denilerek anılmasını isterim. Öyle inanıyorum ki “ben Akyazılıyım”diyebilen herkes bunu ister. Bu istekleri tesis etmekte ve yerine getirmek, yaşadığımız şehrimizi mükemmel bir şehir haline getirmekte bizleri yerelde yönetenlerin asli görevidir. Siz ne dersiniz bilemem ama bizde sandık başına gittiğimizde bu benim eşim dostum, benim partilim, benim komşum veya arkadaşım diye bir ayırım yapmadan bu işi adam gibi yapabilecek ve şehrimizi bir adımdan da fazla ileri götürecek olanı bulup seçmemiz lazım derim ben.