“Cami” kelimesi, toplayan, bir araya getiren anlamında bir kelimedir. Cami, müminlerin genç-ihtiyar, zengin-fakir ayrımı olmadan bir araya geldikleri, omuz omuza, gönül gönüle bütünleştikleri kutsal mekânlardır. Dua, ibadet ve zikirlerin Allah’a topluca arz edildiği, din kardeşlerimizle birlikte ibadet yapmanın huzuruna vardığımız, üzüntü ve sevinçlerin paylaşıldığı mübarek mekânlardır.
Aziz Müslümanlar!
İbadetle gerçek huzuru bulabildiğimiz manevi yuvalarımız olan camiler, ayrıca bizim ilim mekânlarımızdır. Çünkü Yaz Kur’an kurslarıyla yavrularımız camilerimizde dinlerini ve Rabbimizin yüce kitabı Kur’an-ı Kerim’i okumayı öğrenmektedirler. Cuma hutbelerimizle, namaz öncesinde ve arkasında yapılan vaazlarla da cemaatimiz dinen bilgilendirilmektedir.
Camilerimizin bakımı, yapımı, temizliği ve ihtiyaçları ile ilgilenmek son derece önemlidir. Rabbimiz ayette camisiyle ilgilenen insanların ancak samimi Müslümanlar olduğunu şöyle ifade buyurmaktadır: “Allah’ın mescitlerini, ancak Allah’a ve ahiret gününe iman eden, namazlarını dosdoğru kılan, zekâtlarını veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte doğru yola erenlerden olmaları umulanlar bunlardır.” Sevgili Peygamberimiz (sav) ise “Kim Allah rızası için bir mescit yaptırırsa, Allah da bunun karşılığında ona cennette bir köşk ihsan eder” buyurmuştur.
Başka bir gölgeliğin bulunmadığı kıyamet gününde Cenab-ı Hakk, yedi kısım insanı arşının gölgesinde gölgelendirecektir. Bu kısımlardan biri de kalbi mescitlere ve camilere bağlı olan kimselerdir. Namaz vakitlerinde camiye koşan, orada olmaktan mutluluk duyan Müslümanlar, Kıyamet gününde gölgelenme mükâfatını hak edeceklerdir.
Muhterem Müminler!
Peygamberimiz cemaatle namaz kılmayı ısrarla tavsiye ederken, camilerin Müslümanlar tarafından daha çok kullanılmasını ve böylece camilerin hayatımızda daha etkin ve birleştirici bir rolü olmasını istemektedir. Peygamberimizin sözkonusu hadisi şudur: “Ezan okutup namaza başlamayı, sonra halkın namazını kıldırması için yerime birini bırakmayı, sonra da beraberlerinde odun desteleri olan bir grup erkekle namaza gelmeyenlere gitmeyi ve evlerini üzerlerine yıkmayı düşündüm."
Aziz Kardeşlerim!
Camilere gidildiğinde bazı hususlara dikkat etmek gerekir. Camiye girildiğinde vakit namazı kılınmayacaksa ve kerahât vakti değilse, iki rekât “Tahiyyetü’l-Mescid” namazı kılmak sünnettir. Ancak vakit namazı kılınacaksa bu namazı kılmaya gerek yoktur. Camilere temiz elbiselerle, kötü kokulardan arınmış olarak girilmelidir. Efendimiz (sav) “Kim sarımsak, soğan, pırasa yemişse mescidimize yaklaşmasın! Çünkü insanoğlunun rahatsız olduğu şeyden melekler de rahatsız olur” buyurmuştur.
Camide başkalarını rahatsız edecek davranışlardan kaçınarak, mümkün olduğunca az konuşarak, ibadete yoğunlaşmak gerekir. Camide başkalarının huşuunu bozacak kadar yüksek sesle konuşmak da mekruhtur. Namaz esnasında çalan cep telefonlarının cemaatin dikkatini dağıttığı hususu da aşikârdır. Cep telefonlarını sessize almak kardeşlerimize olan saygımızı ifade eder. Camide alış-veriş işlerini ya da malâyanî dediğimiz gereksiz meseleleri konuşmak yerine namaz, Kur'an ve zikir ile meşgul olmak gerekir. Peygamberimiz (sav) “Mescitler ne maksatla yapılmışsa o iş içindir” buyurarak, camilerin ibadet için olduğunu dikkatlerimize sunmuştur.
Camiler İslam’ın alameti, Müslüman memleketlerin şiarıdır. Camilerimiz, ezanlarla bütün insanları kurtuluşa ve Rableriyle buluşmaya çağırmaktadırlar. Günde beş kez Yüce Rabbimizle buluşmaktan daha güzel ne olabilir?