Akyazı Güncel
Giriş Tarihi : 20-12-2021 23:31   Güncelleme : 20-12-2021 23:31

77 YIL ÖNCE AKYAZI’DA KÖY VE BELEDİYE İŞLERİ

Bundan tam 77 yıl önce İstanbul’da yayınlanan “KÖYE DOĞRU TÜRK

77 YIL ÖNCE AKYAZI’DA KÖY VE BELEDİYE İŞLERİ

 

Bundan tam 77 yıl önce İstanbul’da yayınlanan “KÖYE DOĞRU TÜRK KÖYCÜLÜK MECMUASI” NIN 101. Sayısında yayınlanan bir röportajda Akyazı’da köy işleri ve Belediye işlerinden söz ediliyor.  Kaymakam Vekilinin Mustafa Sert, Belediye Başkanının da Maksut Öztemel’in olduğu 15 Kasım 1945 tarihli bu Röportajdan Akyazı’nın o günleri  hakkında özet bir bilgi ediniyoruz.

Bu röportaj aynen şöyle:

Adapazarı- Hendek şosasının yarısını işaret eden Ormanköy’den bu yola tam dikey bir inişle karşımıza çıkan muntazam şoseyi takiben Güney’e doğru yola çıktık.

Arabamız şimdi Akyazı Kasabasına doğru yol almaya başladı.  1944 Eylülünde Kocaeli’nin onuncu kazası olarak meydana çıkan bu kasabaya bağlı köylerin bir kısmı yolun sağında ve solunda, bazen alargada kalmış bir halde yalınız siluetleri görünür bir şekilde uzaktan gözümüzü okşuyor.

Kışın bize bağışladığı güzel ve güneşli bir gündeyiz. Hendek Bölge Sıtma Mücadele hekimi Hamdi Açan’ın arabası ile gidiyoruz. Doktorun yollardaki köylere uğrayışı, hasta muayeneleri, sağlık memurlarının devir defterlerini kontrolu gibi işler yüzünden akşamı hemen hemen kucaklayacak bir zamandan kasabanın kıyı mahallelerine girdik.

Akın akın köylüler kasabayı terk ediyor….. Bu gün Cuma Akyazı’nın hafta pazarı günü. İki saat daha önce gelebilseydik pazarın en hareketli devrinde  bir şeyler görebilecekmişiz.

Geç kalışımıza sebep, Doktorun, haliç vapurlarına benzeyen, duruş, uğrayış ve meşguliyetleri. Fakat ne denir.? O’nun arabasına binmiş bulunuyoruz. Düdüğünü öttürmek gerek galiba. Diye sesimizi kesiyoruz.

Kasaba 700 hane. Bahçeli evler halinde genişlemiş ve Kaz Ovasının güney bitiğine yayılmış. Yalınız çarşı ve çarşıya yakın mahalleler, geniş bir caddenin etrafında toplanmış.

Kasaba merkezinde 3.000, 54 köyünde ise 30.000 insan yaşamaktadır. Çarşının hemen ortasında iki katlı, geniş pencereleriyle göz alan büyük ve yeni binaya doğru yürüdük. Burası Akyazı Nahiye iken 300 liraya yapılmış  hükümet binası. Şaşmayınız ve bu rakamın yanlış olduğunu sanmayınız. Çünkü Akyazı’lılar çok çalışkan ve zengin insanlardır. Bu bina yapılırken kasabalısı, köylüsü, sanki kendilerine ev yapıyormuş gibi hareket etmiş. Malzemesini parasız, ustalığını fisebilillah temin edivermişlerdir.

Fakat emekleri de boşa gitmemiş. İşte, her daire mümessili yeni kazaya gelir gelmez hazır bürolarına oturmuş ve hemen devlet  makinasını  işletmeye başlamışlardır.

Kaymakam Vekili Mustafa Sert, Hiç te soyadına uymuyor, yumuşak ve sevimli bir şekilde bizi karşıladı.

Kendisiyle konuşmaya başladık.

– Köylerde ele alınan işler hakkında bizi aydınlatınız.

- Hangi sahalarda.?

- Ben şahsen bir köy kalkınması lafı duyduğum zaman, kan damarlarından söz açılmasını isterim. Yurdumun Kan damarları, yollar olduğuna göre, köy yolları, köprüleri, merkeze ve komşu köylere kolaylıkla gidip gelmeleri mevzuları ve işleri, gibi tedbirler almaktasınız… Önce bunları öğrenmek istiyorum.

- Biz de, ilk iş olarak, irtibat meselesini düşündük. Köy Muhtarlarıyla yaptığımız toplantının ilkinde bu davayı  ortaya attık. Yıllardır kaza merkezine bağlanmayı ve devletle kolaylıkla temasa kavuşmayı candan isteyen köylülerimiz derhal faaliyete geçtiler. Her köy kendi hududu içindeki yollarını kullanılır hale soktu. Boztepe, ve Beldibi yolu üzerindeki büyük Mudurnu yolu üzerine 100 metre boyunda ahşap bir araba köprüsü yaptırdık.

1200 liraya yeni bir santral sipariş edildi. Ve her köy telefonla merkeze bağlanmaya başladı.

-Köylerde Maarif hareketleri ne durumdadır.?...

- Yol faaliyetleri ile birlikte bu işe de hızla devam edilmektedir. Arifiye Köy  Enstitüsünden aldığımız bir listeye göre 1949 yılına kadar yapılacak okullar ve öğretmen evleri bir sıraya konulmuştur. 1944 yılında Yuvalak okulu ikmal edilerek  gelen Enstitülü öğretmen işe başlamıştır. 1945 yılında ise Bedil İsmo (Erdoğdu), Yahyalı, Alaağaç köylerindeki inşaat bitirilecektir.

-Köylünün iş ve refahı hakkında da bir kaç laf etsek.

- Köylümüzün refahı umumiyet itibarı ile çok iyidir. Yalınız birkaç köyümüz, arazi kıtlığı ve toprak zayıflığı  bakımında zor geçinmekte ise de diğerlerine bir şey denemez. Patates, mısır ve hele pancar ziraati yüzümüzü güldürecek birer gelir kaynağımızdır.

-Köylerinizde fabrika,değirmen, kaplıca ve sayfiye şöhretini almış köşeler ve tesisler var mıdır.?

-Kuzuluk köyünde yurdumuzun sayılı kaplıcalarından birisi vardır. Bilhassa romatizma, siyatik ve emsali gibi mafsal, asap ve kemik hastalıklarına çok iyi gelen bu kaplıca her yaz mevsiminde binlerce hastaya şifa veren bir varlıktır.

Yine Kuzuluk’ta büyük bir kereste fabrikamız vardır. Un değirmenleri, veya sulardan faydalanılarak kurulmuş bıçkı tezgahlarımız yoktur. Fakat köylülerimizin kendi ihtiyaçlarını görebilecek sel değirmenleri vardır.

-Köylerde çalışkan muhtarlar diyebileceğimiz birkaç muhtarımızın adını verebilir misiniz?

- Hay.. hay.. yazınız. Kabakulak Muhtarı Ahmet Duran, Yahyalı Muhtarı Mehmet  Mustafaoğlu, Uzunçınar Muhtarı Hasan kart, Pazaköy Muhtarı Şakir Kahraman. Bunlar köy kalkınmasının birer kıymetli elemanıdır.

-Üç küçük odadan ibaret köhne Belediye dairesinde gördüğüm çalışkan Belediye Reisi Maksut Öztemel’e ilk sözüm:

-300 Liraya koca bir Hükümet binası yapan Akyazılılar her halde mükemmel bir Belediye dairesi de yapmaktan çekinmezler. Bu işte de ön ayak olmalısınız Bay Reis…

Kendisini 1943 Büyük Hendek  zelzelesinde yardım otomobilleriyle Hendek’e erzak taşımıştım. Samimiyetle elini sıktım. Maksut Öztemel, oturmam için yer gösterirken sorgumu cevaplandırdı;

-Akyazı’nın kaza oluşu buraya can vermiştir. Umarım ki en geç bir yıl sonra yeni Belediye binasını da göreceksiniz.

Şimdilik kasabanın en önemli ihtiyaçları ile meşgulüz iyi bir otel açtık. İki han temin edildi. Bir umumi hela kurduk. Sıra Kasabanın hamamında. Hamam da açıldıktan sonra Belediye dairesine sıra gelecek.

Akyazı’da halk odası, memurin mahfelininbir kahve haline gelişi ve hatta kağıt oyunlarının oynandığı bir yer oluşu yüzünden hiçbir varlık arz etmemektedir. Halbuki memleketin en güvenilir bir kültür yuvası olan Halk Odasının kaza maarif mensupları elinde Akyazı’ya faydalı bir tesis haline gelmesi lazımdır.

-Yeni Kaza Akyazı’dan ayrılırken, köy kalkınmasında da büyük bir amil olacak olan Halk odasının enerjik genç öğretmenlerimizin ellerinde bu muhite de faydalı olmasını istemekten kendimi alamıyorum.                                                                                                                                                                        Umarım ki yazımı bitirirken Akyazı’ya tayinini öğrendiğim Kaymakam Ekrem de ilk iş olarak Halk odasının bu derdine çare bulacaktır.

 

 

SALİM ÖZYILMAZSALİM ÖZYILMAZ