Belediye başkanı Akcan’la aramızda vuku bulan karşılıklı suç duyuruları Akyazı’da gündeme bomba gibi düştü. Akcan benim ve Alaattin kardeşimin yazdığımız birer köşe yazısında onur kırıcı sözler sarf ettiğimizi iddia ederek hakkımızda Cumhuriyet Başsavcılığına Avukatı marifetiyle suç duyurusunda bulunup cezalandırılmamızı isterken, bizde karşı atağa geçerek Akcan’ın Afyon’da yaptığı konuşmasında basın mensuplarının tamamını töhmet altında bırakan onur ve gurur kırıcı açıklamalarından ötürü suç duyurusunda bulunduk. Akcan’ın atağına kontratakla cevap verdiğimiz bu konu artık yargıda.
Akcan’la biz gazeteciler arasında cereyan eden bu olay gerek Akyazı’da gerekse İl genelinde büyük yankı uyandırdı ve ses getirdi. Olayın haber konusu olmasından sonra öylesine büyük oranda destek mesajları aldık ki, önceleri hafif rüzgar gibi esen o destek mesajları kısa süre içinde adeta fırtınaya dönüştü. İnanının bana mail ve WhatsApp yoluyla gelen mesajların dışında telefonla bana ulaşıp destek bizden sonuna kadar arkanızdayız diyenlerin sayısını unuttum bile.
Bizi desteklediklerini deklere eden öylesine önemli isimler var ki; onları burada yazmaya kalksam yazım hayli uzun olur. Sizleri sıkmama adına isimlerini yazmıyorum. Ben hem kendi adıma hem de can arkadaşım Kenan Certel ve can kardeşim Alaattin Onur adına bize destek için telefon açan, mesaj gönderen, gazetelerinde ve internet sitelerinde haber yapan herkese ama herkese sonsuz teşekkür ediyorum.
SİLAHLA SEVİNMEYE SON DEDİKAMA ?
Biz Akyazılılar alarak sevinçlerimizi silahla ifade etme illetinden bir türlü kurtulamadık gittik. Gelin alıyoruz silaha s arılıyoruz. Kız veriyoruz silaha sarılıyoruz. Asker uğurluyoruz silaha sarılıyoruz. Tuttuğumuz takım galip geliyor ya da şampiyon oluyor silaha sarılıyoruz. Tuttuğumuz siyasi parti seçim kazanıyor silaha sarılıyoruz. Yayla şenliğine gidiyoruz silaha sarılıyoruz. Bu illetten maalesef kurtulamadık.
Bu konuyla ilgili Akyazı’da çok sayıda toplantılar yapıldı. Yapılan o toplantılarda silahla sevinmeye son verelim kararı çıkmasına rağmen kimse alınan o kararlara uymuyor ve uymamakta da ısrar ediyor. Artık bu duruma tam anlamıyla el koymanın zamanı gelip geçmektedir. Ne yapılacaksa ve ne gibi uygulama ve işlem yapılacaksa zaman geçirilmeden ve kimsenin canı acımadan yapılmalıdır. Bu konuda hepimize görev düşüyor. Biz basın olarak üzerimize düşen görev ne ise onu fazlasıyla yapmaya hazırız. Yeter ki bizi yönetenlerde taşın altına ellerini koysunlar ve onlarda hazırız desinler.
Burada iş kuşkusuz siyasilere düşüyor. Devletin kolluk gücünü oluşturan Memurları üzerlerine düşeni yaparken siyasilerinde onlara destek vermeleri gerekiyor. Kısaca herkes o taşın altına elini değil gövdesini koymalı ki, bu sorun kökünden çözülsün. Bu konuda yazı yazmamın nedeni son günlerde silahlı sevinmenin hayli ileri boyutlara gittiğini görmem ve acı bir durum yaşanmadan önlem alınması gerektiğini hatırlatmak içindir.
ÇOCUK İSTİSMARINA DİKKAT
Çocuk istismarı olayları son günlerde hayli çoğaldı. Yetkililer bu konuda anne ve babaları dikkatli olmaya davet ediyorlar ve şüphelendikleri birini görmeleri halinde en yakın Emniyet ya da Jandarma birimlerine haber vermeleri konusunda ciddi şekilde uyarıyorlar.
Birçok kurum ve kuruluş konuyla ilgili olarak açıklamalar yapıyor ve yürüyüşler düzenliyor. Yapılan yürüyüşlerde taşınmakta olan pankartlarda önemli ifadeler kullanılıyor. Tamamı anne ve babalara aman dikkat diyor ve çocuklarını sahip çıkmaya davet ediyor. Bu konuda da toplumun birer bireyi olarak bizlere de önemli görevler düşüyor. Bizlerde üzerimize düşen görevleri en iyi şekilde yerine getirmek için gayret göstermeliyiz. Bugün bir başkasının çocuğu kaçırılıyor ya da kayboluyorsa sonra da ölü olarak bulunuyorsa yarında bizim veya yakınlarımızın çocukları kaçırılabilir kaybolabilir ve onlarda ölü halde bulunabilir. O nedenle bu sorunun üstesinden gelebilmek için hepimiz el birliği içinde olmalıyız. Duyduğumuz, tanık olduğumuz ya da şüphelendiğimiz her olayı en yakın kolluk kuvvetleri ile paylaşmalıyız. Bunun bizim için çok önemli ve asli bir görev olduğunu unutmadan yapmalıyız bunu diyorum.