ZAFER, ZAFER BENİMDİR DİYEBİLENİNDİR…
Bugün, yokluk ve olanaksızlıklar içinde 30 Ağustos 1922 de başarılan BÜYÜK ZAFER’in 99. yıldönümünü. 26 Ağustos günü Büyük Taarruz ile atılan ilk adım, bundan tam 99 yıl önce, tarihin gördüğü en büyük zaferlerden biri ile taçlanmış; Anadolu toprakları egemen ve emperyalist güçlerin prangalarından kurtularak tam bağımsızlığa kavuşmuştur.
Zafer’den tam iki yıl sonra, 30 Ağustos 1924’te, Şehit Sancaktar Mehmetçik Anıtı’nın temel atma törenine katılan Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, BÜYÜK ZAFER’i şu cümlelerle anlatmıştır:
“Afyonkarahisar-Dumlupınar Meydan Savaşı ve onun son parçası olan 30 Ağustos Zaferi, Türk tarihinin en önemli dönüm noktasıdır. Ulusal tarihimiz çok büyük, çok parlak zaferlerle doludur ama Türk ulusunun burada kazandığı zafer kadar kesin sonuçlu, yalnız bizim tarihimize değil dünya tarihine yeni bir adım vermekte kesin etkili, bir meydan savaşı hatırlamıyorum.
Besbellidir ki, yeni Türk devletinin, genç Türk Cumhuriyeti’nin temeli burada sağlamlaştırıldı, ölümsüz yaşayışı burada taçlandırıldı. Bu alanda akan Türk kanları, bu göklerde uçuşan şehit ruhları, devletimizin, cumhuriyetimizin ölümsüz koruyucularıdır. Türk ulusu burada kazandığı zaferle, açığa vurduğu gücü ve istemiyle, bu belli gerçeği bir kere daha tarihin bağrına çelik kalemle koymuş bulunuyor.”
Ülkemizi işgal etmek isteyen düşman güçlerine karşı 99 yıl önce Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ordular İlk Hedefiniz Akdenizdir, İleri!” emri ile mücadele başlamış, 4 gün süren ve bizzat Atatürk’ün komuta ettiği BAŞKOMUTANLIK MEYDAN MUHAREBESİ ile emsali görülmemiş bir savaş ile emperyalist ülkelerin işgaline DUR denilmiştir.
19 Mayıs 1919 da Samsun’da başlatılan AYDINLANMA VE KURTULUŞ yürüyüşü, büyük bir DESTAN yazılarak 30 Ağustos’ta tüm ezilen ve ezilmek istenen ülkelere örnek olacak eşsiz bir başarı ile sonuçlanmış ve CUMHURİYET’e giden yoldaki en büyük engel de aşılmıştır.
Bugün bizlere düşen de 98 yıl önce kurulan Cumhuriyeti, demokrasi ile taçlandırarak ülkemizi kalkındırmanın yanı sıra, mazlum halklara da umut ışığı olmaktır. Suriye’de, Irak’ta, Afganistan’da yaşanan gelişmeler, İslam coğrafyasında bitmek bilmeyen kardeş kavgası, bu zorunluluğun en açık kanıtıdır. Bölgemizin huzura kavuşması, Türkiye Cumhuriyeti’nin “Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti” ilkesine sıkı sıkıya bağlı olmasından geçmektedir. Demokrasi mücadelesi zor bir yolculuk olsa da hiç kimsenin umutsuzluğa kapılma hakkı yoktur.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk mücadele rotasını, “Zafer, ‘Zafer benimdir...’ diyebilenindir. Başarı ise ‘Başaracağım.’ diye başlayarak sonunda ‘Başardım’ diyebilenindir.” sözüyle çizmişti. Kararlıyız, başaracağız! Cumhuriyetimizi, ne pahasına olursa olsun, demokrasi ile taçlandıracağız!
İşte burada ve ülkemizin her köşesinde, önemini ve ulusumuzun gönlündekini yerini kavrayamamış olanlara, tarihteki başka zaferlerle eşdeğerde görenlere ve göstermek isteyenlere inat, coşku içinde BÜYÜK ZAFER’i kutlayacağız ve ilelebet kutlamaya devam edeceğiz.
Bugün yurdumuzda başımız dik, özgür ve bağımsız yaşamamızı, kanları ve canları pahasına bize armağan eden, özgürlük ve bağımsızlığı karakteri sayan, millet egemenliğine gönülden bağlı büyük önder ATATÜRK, İSMET PAŞA, KARABEKİR PAŞA ve isimleri silah arkadaşlarına, binlerce şehidimize, anadolunun gerçek sahipleri fedakar analarımıza sonsuz şükran ve minnetimizi tekrarlıyor, rahmet diliyorum. Ruhları şad olsun; ışıklar içinde uyusunlar.
Halkımızın 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı yürekten kutluyor, sözlerimi Nazım Hikmet’in Kuvayi Milliye Destanında yer alan “Davet” isimli şiir ile sonlandırıyorum.
Dörtnala gelip Uzak Asya'dan
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket, bizim.
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benzeyen toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim.
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,
bu hasret bizim...
Akyazı CHP.Ilçe Başkanı
